Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Araban mı var? Sana müstahak!-1

Araban mı var? Sana müstahak!-1
 

images.google.com.tr


Efendim, bu yazım'da başımdan geçen olayları mizahi bir tarzda anlatmaya çalıştım. Konu; görevini kötüye kullanan ve insanlarımızı rüşvet vermeye zorlayan bir sistemle bütünleşmiş, görevinde savsaklayan, vurdumduymaz ayvaz ve memleketin en önemli işlerinde çalışan "uğru"lar için yazılmıştır. 

Zira vatanını ve milletini seven her türlü zorluklara, sıkıntılara göğüs geren, alnının ak'ı ile dimdik ayakta durup insanlarımızın gözünün içine bakabilen, temiz kalpli, helal para kazanan ve yaptığı işin hakkını gerçekten verdiğine inananlara söyleyecek bir tek söz var! O'da "Helal olsun" demektir. 

Kimse yazdığım ve yaşadığımız bu gerçeklerin altında bir şey aramaya kalkmasın olay bundan ibarettir ve her gün tekerrür etmektedir. Derisi nasır tutmuş yüzleri olanların yüzü kızarmaz. Haram ile beslendikleri için yüzlerine tükürseniz, tükürüğünüze yazık olur. Çünkü onlar bunu da yer, farkında olmazlar! 

Tarih 10.10.2007: 

Bende tüm kurban... Pardon insanlar gibi aracımı muayeneye getirmiştim!
Arızası filan yoktu çok şükür, taş gibi vasıta emme emir büyük yerden! Baktır bakalım diyorlar sağına soluna, altına üstüne, içine dışına; Malum siz sürücüler dikkat etmezsiniz araçlarınızın eksiğine fazlasına. 

Yani... Haksız da sayılmazlar hani! Aramızda arabanın (A) sından anlamayan yok mu? Çooook.
Aslında bu vesileyle bende buraya gelirken arabamı genel bir bakıma sokmuştum.
(Ben ayrıca periyodik bakım uzmanıyımdır.)

Yıllardır bir kaplumbağa kadar yol alamayan bu kurumda, düzen malum hepinizin bildiği gibi; "Ağabey ben kıyamam sana bee; sen yorulma geç şöyle gölgeye otur, kardeşine bir dua et, bir de sakal ver! Anında halletsin işini"  

Vallahi böyle iyiliksever vatandaşlarımız olduğu için çok şanslıyız çoook. He mi de, öyle çoklar ki, elini kazara yukarı kaldırsan dört bir yanını bu iyilik melekleri saracak. 

Birde anlam veremediğim konu, burada görev yapan arkadaşlarımız ne hikmetse eli ayağı ve Türkçesi (!) düzgün, kendi arabası için uğraşan insanlara çektirdikleri zorlukları bu arkadaşlara çektirmiyorlar. Eee bununda vardır bir hikmeti değil mi? 

Hani şehirlerarası yolculuk ederken, otobüsler ihtiyaç molası verirler ya; daha arabadan inerken bazı vatandaşlarımız, hemen elini uçkuruna atar! Sanki alet edevatı otobüste bırakıp bırakmadığını kontrol eder gibi! Onca insanın gözü önünde utanmadan bu hareketi yapan görgüsüz krolar! 

Neyse konumuz o değil tabi ama idare edin işte canım; fakat ileride önümüze çıkacak unutmayın! Ben, bundan 25–30 yıl önce; otobüsler yine böyle ihtiyaç molası verdiklerinde, insanların tek kapılı tuvaletlere kapıdan çöğdürdüklerine çoook şahit oldum. 

Bilakis bu eylemin içinde de çoook bulundum! Hani bir adım içeri girebilmek için; bırakın diz altı kısa çizmeyi, kasık çizmesi lazımdı kasık… Artı bir de ağızlık! 

Rahmetli Turgut Özal geldiğinde, başta halı sahalar olmak üzere bu tuvalet işlerini, firma sahiplerine nasıl olması gerektiğini yurt dışı kültürü ile bir güzel anlatı verdi! Çok şükür şimdi bakıyorum da, bu gibi konaklama yerlerinin %95 i %100 süper hizmet vermekte ve insan onuruna ve ahlakına yakışır imkânlar sunmaktadır. 

Eveet nerde kalmıştık? Fenni muayenede; Kavga gürültü, itişip kakışarak, sonunda temiz kâğıdını aldım. 

( Kâğıt temizdi ama o kâğıt alınana kadar dillerden dökülenler ve orada olup bitenler hiçte temiz topluma yakışacak gibi değildi! ) 

Harç yatırıldı, sıraya girildi, yandan yundan girenlere, ayakçılara, kapkaççılara, suratında haram yemekten meymenet kalmamış meymenetsizlerin yaptıkları sineye çekildi. 

Tam iyi dileklerimizi sunup, muayeneden başarılı şekilde çıkmış olmanın sevincini yaşayacaktım ki! Ruhsatta arabanın muayenesinin yapıldığını yazacak yer kalmadığı için önce cemiyetten (Ek 1) alıp bilmem ne adındaki trafik işlerini yapan yere gidip daktilo ile bu (Ek–1) doldurmamı söylediler. 

Neyse çaresi olmayan bir hastalık değildi ama önce cemiyette kayıt sırası, sonra evrak sırası; sağ olsunlar cennet, cehennem sınaması yapıyorlar sanki! Araban mı var, resmen sanık muamelesi ile karşı karşıyasın! Rabbim ne olurdu sanki bu kadar çok araba ve şoför olmasaydı! Yıllar önce büyüklerin anlattığı gibi kalsaydı bu işler! 

“Tövbe tövbe, beni bağışla yarabbi. Senin hikmetinden hiç sual olur mu?” 

Eskiden kamyon veya otobüs şoförü kahveye girdiği zaman, herkes ayağa kalkıp ona devlet erkânı gibi hürmet gösterirlermiş! (Vay gariplerim vay.) Hıı, şimdi ördek, kaz gözüyle bakıyorlar özellikle haram yiyiciler! Yol babam yol, ne güzel de paylaşırlarmış iş bölümünü! Bi banaa, bi sanaa, bi banaa, bi sanaa
Küçük olan demiş ki "hani bana" büyük olan da ucundan azıcık gösterip "nah" sana demiş! 

Yuphii... 

— Affedersin sağcı mısın "yooo"
- -Solcu musun "yooo"
— Yolcuyum yolcu he he (cehennemin dibine kadar yolun var hı hı hı)
— Öylemi... Ben de kaz, amaan ördek, amaaan şoförüm, ŞOFÖRRR (!) 

Malum ek–1 den de iki tıktık bir şıkıdık ile yüklediler bize ekstra liraları! 

Son olarak yaptırdığım bu evraklar ile arabamın kayıtlı olduğu yere gidip ruhsatımı yenilememi söylediler. 

Fakat kimse bunun süresinin 30 gün olduğunu söylemedi! Sonuç itibari ile bana göre önemli olan aracın muayenesi değil mi? Onu da yaptırmıştım nasılsa.
(Sen öyle san) 

M.Talip Girgin 

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..