Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '14

 
Kategori
Deneme
 

Arabesk sevdalar

Arabesk sevdalar
 

https://www.youtube.com/watch?v=uaUdUPAq3wQ                 

(Müslüm Gürses/Hangimiz Sevmedik)

Hangimiz düşmedik kara sevdaya
Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi
Hangimiz bir kuytu köşe başında
Bir vefasız için yol gözlemedik

Herkesten bir anı saklar bu yollar
Herkesin acısı sevgisi kadar
Güzelmiş çirkinmiş ne fark eder ki
Deli gibi sevmek ruhumuzda var

Aşığın gözü kör kulağı sağır
Doğruyu yanlışı ondan görmedik
Yakıldı yıkıldı yine de sevgi
Ah o vefasızlar kıymet bilmediler….

Yok! Bu şiir bana ait değil maalesef. Kime bilmiyorum ama girdiğim bir büfe de içli bir parça çalıyordu. Ve Müslüm Gürses söylüyordu. O şarkının sözleri bunlar. Arabesk bir alışveriş yapıp çıktım ama eve gelene kadar döndü durdu sözler zihnim de…’’Herkesin acısı sevgisi kadar’’.

Ve yine uzak anılara taşıdı bu içli ezgi beni.. Çocukluğuma… Benim çocukluğuma denk gelen zaman dilimi içinde babam uzun süre şark görevi yaptı. Aynı ülkenin çocukları olduğumuz halde dilini bilmediğimiz ama yüreklerini çok sevdiğimiz bir coğrafya da büyüdük. Zordu yaşam oralar da; iklimi çetindi, dağları geçit vermezdi her şeyi zordu da insanı başkaydı. Sevdi mi bir kere; ciğerine sokardı sizi, dostlukları başkaydı….

Ama pek bir eğlenceniz olmazdı. Babam bu suçluluk duygusuyla olsa gerek Almanya ‘da çalışan bir arkadaşına artık son hükümranlığını yaşayan ama kısa bir süre de olsa bizim evde de taht a oturacak  video ve kaset sipariş etmişti. Heyecanla beklediğimiz konuğumuz gelmiş lakin kasetler bizi hayal kırıklığına uğratmıştı. Genelde arabesk ve aksiyon filmlerden oluşan kendi koleksiyonunu göndermişti babamın gurbetçi arkadaşı. Sıla özlemini belli ki adamcağız böyle dindiriyordu. Anlayacağınız bizimki dayatmalı bir keyif olacaktı.

Yine de defalarca izlemiştik tüm film arşivimizi. Bu filmlerden biri Temel Gürsu’nun yönettiği başrollerin de Müslüm Gürses, Oya Aydoğan ve Eray Özbal’ın oynadığı  ‘’İsyankar ‘’ isimli filmdi. Filmi bilmeyenler için kısa bir özet sunmam gerekirse ;

Müslüm Gürses; çilekeş ağabey, Umut rumuzuyla filmdeki esas kızla yazışıyor

Oya Aydoğan; fabrika da çalışıyor, İsyankar rumuzuyla Müslüm’ün yazıştığı esas kız

Eray Özbal; Müslüm’ün erkek kardeşi, tek özelliği tıpta okumak ve benim film de hoşlanmadığım bir karakter.

Kız Umut’un çok yakışıklı olduğunu düşünür ve Umut kendinden utanıp kardeşinin fotoğrafını gönderir genç kıza, kardeşi ve İsyankar  birbirlerine aşık olurlar ama kavuşmak ne mümkün fabrikatörün oğlu karaçalı olur ve Umut; benim hazıra konduğunu görüp sinir olduğum kardeşi ve aslında kendi sevdiği kız İsyankar'ın aşkları için elinden geleni yapar ancak filmin sonunda ölür… Son derece acıklı bir film.... Ve ben yıllarca büyük ağabeyim Müslüm’e benzediği için( tek benzerlik saçlarının kıvırcık olması aslında) ona acıdım, küçük ağabeyim Eray Özbal’a benzediği için( bence o gerçekten benziyor) muhteşem bir adam olduğu halde ona da sinir oldum… Benim ki nasıl bir etkileniş varın siz hesap edin.

O gün büfe de bu şarkı beni ta geçmişe işte bu filme, o sevdalara götürdü, Arabesk Sevdalara…

Her ne kadar dayatmalı olarak bu filmlerle büyüdüysek de yabancısı olduğum bir dünya arabesk dünya ve aşkları. Malum az çok mürekkep yalamış biriyim, eh biraz da eli yüzü düzgün, bu sebeple sevenimiz oldu ama bu Arabesk Sevdalı yürekler bize yaklaşamadı, güya onlardan üstündük ya… Bu şarkının  tutkulu sözleri ve şarkıya sesiyle tutkuyu daha bir katan Müslüm Gürses ‘in aşka bakış açısını ve onun nezdinde Arabesk Sevda yaşayan tüm Müslümcülerin aşklarını  merak ettirdi bu durum bana..

Hayatını araştırmaya, şarkılarını dinlemeye başladım. Sanatçı ; 1953 de Urfa’nın bir köyünde dünyaya gelmiş. Annesi ve babası tarım işçisi, iki kardeşi varmış; biri kız, biri erkek.  Geçim sıkıntısı yüzünden aile bir süre sonra Müslüm 3 yaşında iken Adana’ya yerleşmiş. İlkokuldan sonra okulu bırakmak zorunda kalmış Müslüm. Babası terzilik yapmasını istemiş  ama o 15 yaşında Adana’da bir çay bahçesinde düzenlenen ses yarışmasında birinci olup şarkı söylemeye başlamış. Ancak kendi deyimiyle ‘’İşler iyi gitmediği için’’ çay bahçesinde türkü söylemeyi bırakıp terzi de çalışır bulmuş kendini... Derken bir arkadaşının referansıyla Adana da bir pavyonda sahne almış ve mikrofonu bırakmamış artık. Bu sırada babası annesini öldürmüş, erkek kardeşi de Urfa da bir çatışma da ölmüş. Cezaevine giren babasıyla bir daha asla görüşmemiş. Bu acıyla ilgili hiç konuşmamış Müslüm Gürses ve bir vasiyet bırakmış ben öldükten sonra hayat hikayemi filme çekmeyin.... Acıyı gömmüş içinde, kendine bile  hatırlatmak istememiş ve toprağın altına koyduğu anneciğine o acıyı defalarca yaşatmak bilmiş o filmi çekmeyi... 1978 de Adana da ciddi bir trafik kazası geçirmiş, öldü zannedilip morga kaldırılmış beyninde bir plakayla, yeterince duyamadan ve hiç koku alamadan yaşayacak olsa da artık; hayata yeniden tutunmuş.1982 de hayranı olduğu kendinden 21 yaş büyük olan Muhterem Nur’la tanışıp ve 30 yıl sürecek olan tam bir teslimiyetin, tükenmez bir aşkın, saygının, birbirleri için hayatta ki her şey olmanın hazzını  yaşadıkları bir birliktelikle evlenmişler..

Kendi aşklarını ‘’Bizimki ibadet eder gibi bir sevgi’’ olarak tanımlıyor yaşadığı sürece büyük sanatçı.. Muhterem Nur ondan öncesinin olmadığını, Müslüm Gürses ona hayatını verdiğini ama karşılığında yeni bir hayatla ödüllendirildiğini söylüyor. Söyledikleri nadir şeylerden biri bunlar; Müslüm Gürses acılarını anlatmayı sevmeyip, bunu duruşuna, hüzünlü sesine, şarkı sözlerine yansıttığı gibi sevinçlerini de anlatmayı sevmiyor  onları da gözyaşlarına saklıyor yıllarca...

Yürek acıyınca bizim anlamayacağımız kadar öyle dibine kadar acıyınca susar, sabrı öğrenir, derin acılar dilsizdir zaten. Konuşturan hafif acılardır.... Onun ki acıyla gelen olgunluk, aşka, müziğe adanmış 60 yıllık bir ömür...

Günlerdir şarkılarını dinliyorum; şu ana kadar öylesine tesadüf etmediysem dinlemediğim şarkılarını…Ve anlamaya çalışmak istiyorum onun sesini çok sevenleri, anlamaya çalışmak istiyorum yabancısı olduğum Arabesk Sevda ları… Sesi bir yarayı tamir edebilecek güçte, şarkılara ruh veriyor ve tıpkı çocukluğumun coğrafyasının insanlarının sevgisi gibi sesi ciğere işliyor…

Ölmeden önce son sözleri ‘’Hayat bana zordu ama güzeldi… Herkesten tek isteğim var, haklarını helal etmeleri’’  … Kendi vatanında, binlerce seveninin arasında, ona hayatı anlamlı kılan en sevdiğinin yanı başında öldü büyük sanatçı…Hayat o yüzden güzeldi ona; hiç yalnız kalmadı, bencillik yapmadı, hayatı boyunca tıpkı kendi gibi derin acılar yaşamış bir kadına hayat oldu, acıdan beslenen ama sonsuz muhhabbete dönüşen bir sevda sundu; Arabesk Sevda... Kendi gibi hüznün çocuklarına umut oldu, şarkılarıyla onların yerine de üzüldü, kimseden şefkat beklemedi, beklememeyi öğrendi hayatta, şefkat oldu herkese, acılarına ortak oldu sevdiklerinin... Hayat bu yüzden güzel davrandı ona...

Hadi şimdi sıyrılın tüm ön yargılarınızdan benim gibi, bırakın ruhunuzu, yüreğinizi ;Müslüm Gürses’in onaran, acıdan düze çıkaran eşsiz sesine…. Ve düşünün dinlerken; hayatta mutlu olabilmenin sırlarını tüm zorluklarına rağmen...

https://www.youtube.com/watch?v=HNY5zCbcIXU

 (Müslüm Gürses-Sensiz Olmaz)

 
Toplam blog
: 110
: 1076
Kayıt tarihi
: 26.05.14
 
 

Dünyanın kirletemediği bir lotus... ..