Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Aradığımız gençlik midir? Eski günler mi?

Aradığımız gençlik midir? Eski günler mi?
 

Evet dostlar, bir araya geldiğimizde eski ama eskimeyen dostlarımızla bir şekilde geçmiş gelir oturur gündemimize. Çok düşünmüşümdür eski günler midir? Güzel olan, gençliğimiz mi? diye. Gelin birlikte irdeleyelim bu nazik konuyu.

Hep şöyle başlar o sözler, o lakırdılar; "hey gidi günler, neydi o günler ya, nasılda şen şakrakdık. Bizim zamanımızda böyle miydi, bir çiçek, bir güzel söz yeterdi bize" gibi tümcelerle giriş yaparız genelde. Şimdi şimdi düşünüyorumda kendini bilen, ayakları üzerinde duran, kendine güvenen her kişi yine bir çok şeyden haz alabiliyor, maddiyat değilde maneviyat önemli diyebiliyor. Ama hey gidi günler demekten de geri kalmıyor. Galiba asıl aradığımız bizim gençliğimiz, gençken hissettiklerimiz.

Gençlikte hangi ortamda olursak olalım bir çıkış yolumuz olduğunu bilirdik sanki. Üzüntülerimizi belki çok uçlarda yaşardık ancak o anları atlatınca gelecekten umudumuzu hiç yitirmediğimiz için çabuk kabuk bağlatırdık yaralarımıza. Sıkıntılarımızı, dertlerimizi anlatırken bile bir şekilde nereden kaçacak delik bulabiliriz diye bakınırdık etrafımıza. Zaten yaraların yerini dolduracak başka materyalleri bulmaktada hayat bize yardım ederdi... Yasaklar sanki biz delelim diye konmuştu. Yasakların delinmesi hatta ve hatta zevk bile verirdi kimi zaman bizlere. Parasız kalsak dahi ertesi gün veya daha ertesi gün mutlaka bir şekilde halledileceğini bilirdik veya bilmesek bile çok dert etmezdik. Eee unutmayalım ki sorumluluklarımız daha azdı. Geleceğe dair planlar yapabiliyorduk. Hayallerimiz hep ön plandaydı. Ölüm, gençlikte çok uzak, henüz bize dokunmayacak bir olaydı.İşte gençlik böyle bir şeydi. Onun için eskiyi konuşurken özlemle anıyoruz ve özlemle şimdi nerdeee diyebiliyoruz.

Oysa şimdi de aynı sorumsuzluğu gösterebilsek, aynı umudu taşıyabilsek o eski günleri yaşabiliriz gibi geliyor bana. Günümüzde yarınımızın ne olacağının belli olmadığının bilincindeyiz artık. Zamanın çok hızlı akıp gittiğinin, kaçırdıklarımızın yerinin doldurulamayacağının farkındayız. Yaş ilerledikçe ölüm haberlerini daha çok duyar olduk ve duyduğumuz ölüm haberleri nedense artık tanıdık kişiler olmaya başladılar. Tek avuntumuz yavaş yavaş çocuklarımızın mutlulukları olmaya başladı. Biraz daha ilerleyince sanırım torunlarımız bizi hayata bağlayan unsur olacaktır.

Bu durumda en iyisi nedir? diye düşündüğümüzde anı yaşayabilmek diyoruz. Bundan sonra yapabileceğimiz en iyi şey elimizdekinin kıymetini bilip, şimdiyi görebilmektir. Farkına vararak ve şimdiyi yaşayarak huzuru bulacağımıza inanıyorum.

Ne yaparsak yapalım, gençliğin tadını bulamayacağımızın farkındayız aslında hepimiz. Hani bir laf vardır "her yaşın bir güzelliği vardır" diye. Bence kısmen doğru bu. Mesela 70-80 yaşın ne güzelliği olabilir, ancak ve ancak büyük olduğun için gördüğün hürmet veya mecburiyetten hürmet diyelim biz buna. Bir çok mekanda yer verirler sana, biraz hizmet görürsün, pek iş yaptırmazlar. Bunların hangisi gençliğin coşkusuna değişilir. Efendim hiçbiri mi dediniz. Evet evet duyuyorum hiçbiri. Nedir burada en güzel olan 70-80'i görmüş olmak. Doğru mu?

İşte bunun için diyorum ki "nerde eski günler" değil, "nerde gençlik" diye başlanmalı söze. Ben inanıyorum şimdinin gençleri de bizim yaşlarımıza geldiklerinde "nerde eski bayramlar", nerde eski aile toplantıları" vs. vs. gibi sözler edeceklerdir. Kuşaktan kuşağa geçmesi gereken en doğru cümle ise "NERDE GENÇLİK" olmalıdır bence.

Şimdinin gençlerine gençliklerinin kıymetini bilmesini, benim gibi gençliklerini biraz geride bırakanlara ise geçmişe takılıp kalmadan günü gününe yaşamanın güzelliğini tatmasını dileyerek bu yazımıda bitiriyorum dostlarım.

 
Toplam blog
: 18
: 1220
Kayıt tarihi
: 08.11.07
 
 

1957 yılının Kasım ayında dünyaya gelmişim. Neşeli, hayatı seven dolayısı ile insanları seven biriyi..