Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '10

 
Kategori
Kitap
 

Araf / Elif Şafak

Araf  / Elif Şafak
 

Araf / Elif Şafak


"Barda sadece iki müşteri kalmış. Okul taksitleri ile ev kiraları, aldıkları bursları katbekat aşan iki doktara öğrencisi; ikisi de bu şehirde yabancı, ikisi de Müslüman ülkelerden. Tüm ortak noktalarına ve yakın arkadaş olmalarına rağmen aslında birbirlerine benzedikleri söylenemez; en azından şu anda, sabaha karşı 02.36 itibariyle, birisi körkütük sarhoş, diğeri her zamanki gibi içikinin damlasını dahi koymamışken ağzına. Gittikçe görünürlük kazanan bir tezat içinde yan yana oturuyorlar saatlerdir. Tam tamına beş saattir. "

Diye başlıyor Araf.

Yazarın "Bit Palas" kitabını okuyup beğendiyseniz "Araf" ta aradığınızı bulacaksınız.

Enteresan olan şu ki, Elif Şafak bu kitabı İngilizce olarak yazmış ve daha sonra, Aslı Biçen ile birlikte Türkçe'ye çevirmiş.

Kitabın sonunda yapılan şöyleşide bakın bunu nasıl açıklamış.

"Çocukluğumdan beri dile, dillere özel bir sevdam ve merakım var. Ben her zaman elimin altında sözlük, defter kalemle çalışırım. Araf'tan beri romanlarımı hem İngilizce hem Türkçe yazıyorum. Neredeyse aynı romanı iki kez yazıyorum. İki kat mesai, iki kat emek harcayarak. Bu sevmeden yapılacak bir iş değil. Diller arası yolculuklar yapmaktan keyif alıyorum. İngilizce daha matematiksel bir dil benim için, Türkçe daha duygusal ve kalpten. İngilizce yazıp Türkçe'ye döndüğümde ana dilimin ritmini belki de daha iyi duyuyorum. İki dilde yazmak beni zihnen ve ruhen besliyor."

Araf, Amerika'da yolları kesişen ve her biri ayrı kültürlerden ve ülkelerden gelen Ömer, Gail, Abed, Alegre, Piyu ve Debra Ellen Thompson'un yaşadıklarını anlatıyor.

Aslında bu kitap Ömer'in, Faslı Abed ve İspanyol Piyu ile paylaştıkları evdeki yaşantısı, daha sonra Gail'e aşık olması ve evlenmesi ile özetlenebilecek bir kitap değil.

Çok daha fazlası.

Zaman zaman hikaye yok oluyor ve siz sadece anlatılan bir karekteri okumaya başlıyorsunuz.

Kahramanların yabancı bir ülkede, yabancı bir toplum ve kültürde içine düştükleri karmaşık duygu, düşünce ve ruh hallerinde kayboluyor ve mutlaka kendinizden de birşeyler buluyorsunuz.

"Tantana bitip garson hepsinden nefret ettikten sonra Alegre masayı kaynaştırma vazifesinin kendisine düştüğüne karar verdi. Gail ve Debra Ellen Thompson'ın çikolata dükkanları var. dedi gülümseyerek. Kendi çikolatalarını yapıyorlar ! İnanabiliyor musunuz ?.. Samimiydi sevincinde. Dükkana gitmiş, çikolataları görüp koklamıştı. Hindistancevizli, fıstıklı, kremalı, badem ezmeli, kavrulmuş fındıklı.. beyaz, sütlü, siyah envai çeşit çikolata. Bir bulimiğin gölgeler şatosu......Siz nasıl hem çikolatacı dükkanı işletip hem de bu kadar zayıf olabiliyorsunuz ? Sattıklarınızı mideye indirmiyor musunuz ? diye sordu Abed. Sanırım Jinekolog olmak gibi bir şey...... Yani heteroseksüel erkek ya da tabii lezbiyen bir jinekolog gibi. İkisi de arzu nesnelerini sürekli görür ve ona dokunurlar ve artık bir nesneye dönüştüğü, arzuyla hiç alakası kalmadığı için onu arzulamazlar. Bilmem anlatabildim mi ? "

Elif Şafak'ın akıcı anlatımı, karekterleri canlandırmadaki başarısı ve yaratıcılığı, titiz tasvirleri, zaman ve mekan konusunda doğruyu yakalama ustalığı mükemmel.

Final biraz hüzünlü olsa da okuyucu şaşırtmıyor.

Bit Palas'ı okuyup sevdiyseniz, mutlaka okumalasınız.

 
Toplam blog
: 563
: 8587
Kayıt tarihi
: 30.03.10
 
 

Kişisel gelişim uzmanıyım. Yaşam Koçu, İlişki Koçu, NLP Uzmanı ve Eğitmeni, Kuantum Yaşam Koç..