Aranıyor Acil

Aranıyor, çok acil, doksan atmış doksan, çocuksuz, evli ise sütyenlerinde kocalarından gizli paraları olan komşudan gelen tabağı boş göndermeyen, yemek tariflerini birbirinde saklayıp kendisi de beceremeyen, mahallenin gölge duvar dibine ağzında sakızı ile kilimi serip ördüğü ürgüleri yarıştıran,bir dedi kodu  heycan direkte aman birde altın günü yapan, modayı takip ediceğim diye borclanan, ay birde gösteriş yapmazsa olmaz   televizyonların üstüne kolalı danteli seren, çantası ile ayakkabısını takım alıp çalım satan, ellerindeki en son cıkmış telefonla resim çekip sosyal medyaya aktaran, aman birde son model ara peşinde koşan,  toplanıp bir evde ağda yapıp sacını boyarken eylenen, kahvelerde okey taşlarını yaptığı  dedikodu duyulmasın diye şıkırdatan, hamamda göbek taşında boy göstererek oynayan her kızgınlıkta azar işiten cinnet geçiren, "konserve acacakları olan kadınlara şiir yazacak bir şair aranıyormuş" bu sıralar.

Ondanmış sabahlara kadar yanan yeşil ışıklar ve dinmeyen gurbet türküleri. ‘Şiiri olan kadın az biraz yaşamıştır’ diyor yanımda oturan ben. ‘Ya şairi olmayan kadın?’ diye soruyorum o ben. Sırıtıyor arsızca ‘onlar hiç yaşamamışlardır!’ diyor. yanık yüzlü günlük, bugün de yazılacak bir sevgi yok.

Kaç şiir dalgayla denizin kumlarına karıştı
Kaç şiir gök kuşağına sarılarak yer değiştirdi
Kaç şiir, kaç kere gölün dibinde  kaldı.
Kaç şiir bulutlara yağmura karıştı,
Kaç şiir ağaç dallarına çiceklere takılı kaldı
Kaç şiir cennete koşarak gitti
Kaç şiir cehennemden kaçmak istedi
Yağmurdan,Yanık yüzlü kâğıda sarılmıştı serçe
Herkesin sevgisine karışan dumanlı bir gecede..
Hava soğuksa, kar kapıyı yarıladıysa,
Suçlu serçe olamazdı
Müc'a dışarıda sürten geceydi...
Selvinin dediği gibi:
Her şey yanık yüzlü kâğıda sarılmış açılmasını bekliyordu.. Sonra... ! Kaç şiirlere devam edecekti