Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '15

 
Kategori
İnançlar
 

Arapça Kuran okumak sevap değildir. Anadilinde okumak farzdır.

Arapça Kuran okumak sevap değildir. Anadilinde okumak farzdır.
 

Peygamber'in İstismar Edilen ve Yanlış Anlaşılan Hadisi


Kuran Niçin Arapça İndirildi?

"Biliyorum, şu anda „Bu nasıl bir soru böyle?“ dediğinizi duyar gibi oluyorum. Evet, haklısınız. Böyle saçma bir soru olur mu? Kuran hakkında hiç bir bilgisi olmayan birisinin bile, peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) Arap olmasını bilmesi yeterli, bu soruya cevap verebilmesi için. Fakat belki şaşıracaksınız ama, insanlar Kur’an’ın anlamından o kadar uzaklaşmışlar ve öylesine körü körüne inanıyorlar ki, bu soruya akla hayale gelmez cevaplar verebiliyorlar. Bu cevapların her birini burada anlatmaya gerek yok.

Belki diyeceksiniz ki, „Böyle önemsiz, basit bir meseleyi neden uzun uzadıya anlatıyorsun?“ İlk önceleri ben de böyle düşünüyordum ama, Kuran’da Allah’ın bu konuya özellikle bir kaç ayette yer verdiğini görünce, gerçekten de şaşılacak bir şey olmadığını fark ettim. Şimdi dilerseniz bu ayetlerin neler olduğuna tek tek bir göz atalım.

          Kuran’da 10 farklı surede, 11 farklı ayette, onun niçin Arapça olarak indirildiği anlatılmaktadır. Bunlardan birincisi şudur:

 

„Düşünüp manasını anlamanız için biz onu Arapça bir Kuran olarak indirdik.“ (Yusuf Suresi, 2. Ayet.)

 

          Bu surede yüce Allah bizlere çok açık ve net bir mesaj veriyor. „Düşünüp, manasını anlamanız için..“ Kuran’ı okurken, onun üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Bir şeyin üzerinde düşünebilmek için, ilk olarak onun anlamını bilmemiz gerekir. Allah da, başta Peygamber olmak üzere Arap’ların anlayabilmesi için onu Arapça göndermiştir. Buraya kadar bir sorun yoktur. Ancak bundan sonra bir çok insan bocalamaktadır. Birincisi, Kuran bütün insanlara değil, sadece Arap’lara gönderilmiş olsaydı Arap olmayanlar için hiç bir anlam ifade etmeyecekti. Fakat Kuran bütün insanlara gönderildiğine göre, bütün insanlar da Arapça bilmediğine göre, bu ayetten Kuran’ın Arapça okunması gerektiği anlamını çıkaranlara hayret etmekten alamıyorum kendimi.

          Kuran okumak için belirli günlerde bir araya gelen insanları düşünüyorum şimdi. Mesela mübarek gecelerde, davetlerde, düğünlerde, sünnetlerde, cenazelerde, mevlitlerde vs. hep birlikte oturuyorlar, bazen bir kaç kişi, bazen herkes sırayla Kuran’dan bazı ayet ve sureler okuyorlar. Bir taraftan da güzel okumaya çalışıyorlar ve onu dinleyenlerin güzel sesinden etkilenmesini arzu ediyorlar. Sonra bu okudukları Kuran’ın sevabını istiyorlar Allah’tan. Bununla da yetinmeyip „…ondan hasıl olan sevabı Peygamber’imize, Hz. Adem’den O’na kadar gelmiş geçmiş bütün Peygamber’lere ve bütün ölmüş müslüman ruhlara hediye eyledik, kabul et ya Rabb’i!“ diyerek başkalarına da sevaptan hediye gönderiyorlar! Kusura bakma kardeşim! Sevap belki hasıl oldu, belki olmadı. Onu Allah bilir ama, yukarıdaki ayetin emrini yerine getirmede zerre kadar sevap olmadı. Çünkü emirlerden biri olan “...anlamanız için...” ifadesi gerçekleşmedi. Seni dinleyenler tek bir kelime bile anlamadı. Diğer bir emir olan “... düşünüp...” ifadesinin yanından bile geçilmedi. O anda Kuran okuyan kişi,

          Kuran değil de, herhangi Arapça bir hikaye okusaydı, bir tek kişi bile onun Kuran olmadığının farkına bile varamayacaktı. Şu halde hangi sevaptan bahsediyorsun? Allah’ın kendisinden gelmiş ilahi bir mesajın insan tarafindan tekrar edilmesi (tek bir kelime bile anlamadan) sevap olsaydı Allah şöyle yapamaz mıydı: Peygamber’in de, orada bulunan Arap’ların da anlayamayacağı çok eski tarihlere ait unutulmuş bir dilde –mesela Hz. Adem’in dilinde- gönderirdi kitabı. Sonra da derdi ki: “Ey Muhammed! Bu Allah’ın sözleridir. Onun anlamını yalnızca Allah bilir. Sen anlayamazsın. İnsanlara da söyle, onlar da anlayamazlar. Fakat anlamasanız bile her firsatta onu okuyun. Bunun için sizlere kat kat sevap veririm.”

          Şunu da belirtmekte fayda var. Kuran’ın orjinali Arapça’dır. Diğer dillere yapılan çevirisi ise, yalnızca onun anlamını açıklama çabasıdır. Arapça Kuran bir kaynaktır. Çevirileri ise o kaynaktan farklı yönlere doğru akan su kolları gibidir. Her ne kadar hepsi birbirinin aynısı olmasa da kaynak yine aynıdır ve hiçbir zaman da değişmeyecektir."

 

KAYNAKÇA

Nurullah Çelebi, "Kur'an-ı Haram", s.21-23, Gece Kitaplığı, 2014, Ankara

 
Toplam blog
: 3
: 1106
Kayıt tarihi
: 04.08.15
 
 

Dünya'lıyım. Dünya tarihinin bildiğim kadarki yaşımdayım. Devlete göre öğretmenim. Bana göre çocu..