Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Arenadaki çılgın boğa misali

Arenadaki çılgın boğa misali
 

Hepimizin zaman zaman sonradan pişman olduğumuz söz veya davranışları oluyor ama dönüp dolaşıp aynı şeyleri yine yapıyoruz. Yine sinirlerine hakim olamadığı için dostlarını, eşini/sevgilisini veya işini kaybetmiş arkadaşlarımız mutlaka vardır. Bazıları ise yine hiç olmadık yer ve zamanda incir çekirdeğini doldurmayan önemsiz bir nedenden dolayı birden bir boğa gibi öfkelenirler. Tek farkları ise ayaklarını yere sürümemeleri, ama duygularını bayağı iyi sürüdüklerini düşünüyorum

Çoğumuz bu öfkeyle nasıl başa çıkılması gerektiğini biliyoruz. Öfkemizin bizi hayatımızla ilgili aksayan bazı şeyler olduğunu da söyler ve bizi neyin rahatsız ettiğini bularak düzeltmenin yollarını ararız.

Her gün karşımızda düzinelerle öfke davetiyesi çıkar hem de cafcaflı davetiyeler;

. Yol vermeyen veya yolumuzu kesen bir sürücü,

. Tuttuğunuz takımın yenilmesi,

. Bir lokantada garsonun 3 dakika geç sipariş alması,

. İzlemek için beklediğiniz bir dizi başlarken yayının kesilmesi,

. Beşinci kez çaldığı halde açılmayan telefon,

. 15 dakikadır beklediğiniz halde yemeğin gelmemesi,

. Bir bilet sırasında iken araya birisinin girmesi,

. Bu yazıyı kimsenin okumaması gibi ( bu gülümsetmek içindi)

Kendimizi öfkelendiren şeyi ne kadar çok düşünürsek, öfkemizde o kadar artıyor. İşte bu kadar basit. Öfke, daha fazla öfkeye neden oluyor. Öfkeli kişiler ise öfkeli olmadıklarında ne yapacaklarını bilememektedirler, işte öfkelerinden kurtulamamalarının ve korumalarının bir nedeni de budur sanıyorum. Öfke onlar için bir “ yaşam tarzı“ dır. Ve bir başka yaşam tarzı bilmezler.

Öfkemizi inkar etmemek için kendimize karşı dürüst olmamız, hatalarımızı kabullenme ve onları düzeltme konusunda istekli olmamız gerekmiyor mu? Şimdi kendinize bir söz verin : Hedefinizi gerçeğe dönüştürme sözü. Hedefiniz sakin olmaktır. Sakin, huzurlu ve rahat.

Şöyle bir olabilirolabilir: “ Bütün bir gün boyunca sakin olacağıma söz veriyorum.” Hepsi bu kadar. Sadece yirmidört saat; patlamak yok, bağırmak yok, nutuk atmak yok, hiddetlenmek yok, sadece yirmidört saatlik huzur ve sükunet. Gözlerimizi kapatarak sırt üstü denizin dalgaları üzerine bırakalım kendimizi.

Öfkemizi 24 saat boyunca içinize atıp, ertesi gün iki misli sinirlenmekten bahsetmiyorum. Bu sadece kendimiz kandırmak olur. İçinizde fırtınalar koparken, başkalarına karşı son derece sakin görünmeye çalışmaktan da söz etmiyorum. Sakin olmak, ” sakin olmak “ demektir. Öfkenizden bir süre için sıyrılmayı seçtiğiniz anlamına gelmektedir.

Neden bir insan bu denli öfke duymak ister anlamıyorum? Ama unutmayın ki siz ve yani sadece kendiniz bu öfkeden kurtulmak için bir şeyler yapabilirsiniz. Ve bu konuda bir psikologdan yardım almaktan da hiçbir zaman kaçınılmamalıdır.

Kafanızdaki “buldog”ları, “boga”ları bir günlüğüne kovalayın, kızgınlığınızı, öfkenizi bir günlüğüne buzdolabına kaldırın. Bakın yarın neler olacak, ne kaybedersiniz ki?

Resim:www.msxlabs.org

 
Toplam blog
: 110
: 811
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

Hayatta iki şey vardır; masallar ve sonuçlar. (Erol Aslan)      ..