Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '13

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

ArGe teşvikleri sanayinin ileri teknoloji üretmesini neden hızlandıramıyor ?

Türkiye de ArGe Ümitsiz Vaka Olmasın

Sayın Taylan ERTEN’ in ( Dünya 12 Temmuz 2013 ),  Sayın BSTB Nihat ERGÜN beyanına ( 3 Temmuz 2013 Dünya ) dayalı, “ ArGe projelerinin yatırıma dönüştürülemediği ve desteklerin kullanılamadığı için maliye bakanlığına devredildiğini “ açıklaması benzer durumlarda olduğu gibi içimdekileri dökme duygusunu kabarttı.  Bakanın beyanı sadece bana değil, binlerce sanayiciye benzer düşünceleri çağrıştırmıştır.

Esasında sanayiciye sorsanız bu bulguyu hayretle karşılamamak gerektiğini ifade edecektir.

Başka birçok konuda olduğu gibi, kamunun yönettiği iyileştirme projelerinde paydaşlar arası eşgüdüm, geri besleme ve düzeltme cevrim hızı çok yavaş oluyor. ArGe teşvikleri yönetiminde olduğu gibi.

Akla gelen ilk problem ArGe ‘desteğinin kimlere verileceği ile ilgili tanımdaki gri alandan kaynaklandığını düşünüyorum.

Ne demek istediğimi  hem Kosgeb hem de Tübitak da yaşanmış örneklerle anlatayım.

Türkiye de imalatçısı olmadığı için, yurtdışındaki 2-3 uzman firmadan 5-6 Milyon Euro seviyesinde komple ithal edilen bir yatırım malı tesisin, sadece % 20 lik kısmını ithal ederek, % 80 ini yerli katma değer ile üretmek amacıyla istediğim destek reddedildiğinde işin detayını anlamaya çalışmıştım.

Teydeb de bir uzman a göre;  “karşılaştığınız bir teknik konuyu kendinizin veya çevrenizdeki mühendislerin eğitim sürecinde edindiği bilgilerle çözemeyeceğinizi anlayıp,  derinlemesine araştırma ve deney yoluyla problemin çözümü ile birlikte bir yenilik üretmek ArGe yapmaktır. “ demişti.  Bu açıklamayı çok çok sevmiştim. Bu tanımı yapan kişiye, karşılaştığım uygulamayı anlattığımda  “Evrensel yenilik “ArGe ile ÜrGe farkının ne olduğunu ve bunun yorumunun projeyi değerlendiren kadronun olaya nasıl baktığına bağlı olduğunu anladım.

Benim tasarladığım ürün de, yurtdışı imalatçıların tasarımlarından, malzemesine, önemli farklılıklar, iyileştirmeler içerecekti. Herhangi bir kopya veya patent ihlali olmayacaktı. Son kullanıcı ihtiyacını karşılayacak şekilde değişiklikler içerecekti.  Ayrıca, kendi ürettiğimiz yazılım ile kontrol edilecekti.  Türkiye’de ilk defa üretilecekti.  İlk yerli ürünümüz, ithal maliyeti ile başabaş olacaktı.

Zaten ArGe desteği olmadan; ürünün imalatı, denenmesi, kullanıcı tarafından kabulu ve parasının ödenip satın alınması mümkün değildi. Ürünün garanti süresinde, kullanım sırasında gözlenen iyileştirmelerde yapıldıktan sonra küresel rekabete hazır, Almanya daki potansiyel müşterisine referans olarak gösterip  ihraç edilebilirliği sağlanacak şekilde kurgulanmıştı.  İkinci üründen itibaren tasarım, geliştirme maliyetleri tamamlanmış olacağı için rekabet edebilmek için önemli fiyat avantajları sağlanacaktı.

Neresinden baksanız, sonuçta Türkiye’nin yatırım malı ihracat ortalaması 5 usd / kg seviyesinde iken,  1.000 usd/ kg seviyesinde, teknolojik bir ürün yerli marka ile imal ve ihraç fırsatı yakalanacaktı.

Halbuki, benim projemin inceleme jurisinde bulunan ve benim çalıştığım sektörden haberi bile olmayan bir mühendis hoca,  “ Yenilik “ olmadığını - Satılabilir bir prototip ürün “ olduğu, seri imalatı yapılamayacağı için pazarının da, katma değerinin de olmayacağı – ve bu yüzden ArGe desteği kriterlerine uymadığını savunarak destek talebimizi geri çevirtmişti.

Aradan  3 yıl geçtiğinde, sadece bahsi geçen bu ürün ve benzerleri ithalatına 20 Milyon Euro seviyesinde kaynak,  yatırım teşvikli olarak yurtdışı Marka imalatçılara gitti.  Türkiye kaybetti. Bizim şirketimiz kaybetti. “Evrensel Rekabet Kuralları “ nı belirleyen batı sanayisi / sistemi tekrar kazandı.

Benim ürünüm desteklenmiş olsaydı, en azından  kendi kadroma, en ileri seviyede yetişmiş yüksek ücretli 10 yeni tasarım mühendis istihdam edebilir olacaktım. Yan sanayicilerine 10 Milyon Euro seviyesinde iş vermiş ve onların benimle birlikte gelişmesine  uzmanlaşmasına önemli katkıda bulunacaktım.  Küresel ölçekte rekabet edebilir bir konuma gelmiş olacaktım.

Bu anlattıklarım sadece bir örnek.  Karar vericiler mevkiinde benzer zihinsel kilitlenmeler  ile teknolojik destek, denetim, finansman, altyapı ve mevzuat eksikliği yüzünden, hemen her gün Türkiye nin kaçırdığı 5-10 milyon Euroluk fırsatları basından izliyorum.

Sadece benim  sektörel ilgi alanımda, önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde 200- 300 Milyon Euroluk teknolojik yatırım malı projeleri var. Bunlar hala yerli uzman mühendislik firmaları ile paylaşılmıyor.  Diğer taraftan yatırımı planlayanlar büyük ihtimalle ihtiyacın hangi yabancı firma tarafından üretilebileceğini bildikleri kadar bu konuda Türkiyede çalışan, past performansa sahip yerli uzman firmaların kim olduğu bile ( Türkiye Üretici ve Ürün Veri Tabanı nın eksikliği yüzünden )  tam olarak bilemiyorlar.  İşin en kolay ve alışılmış yöntemi olan; yurtdışı tedarikçi ürün tanımına uygun anahtar teslim ihale şartnamesi hazırlanıyor.

Diğer taraftan fazla kötümser olmaya da gerek yok. Doğal hızında ilerlemeler yaşanmıyor değil: Belediyenin alçak tabanlı, alternatif yakıtlı ithal otobus merakının, Raylı sistemler, Metro yatırımları, savunma sanayi Projelerinin de artık yerli imalatçılara dönmeye başladığını görüyoruz. 

Enerji Bakanlığı ve Ulşatırma Bakanlığı tebrik edilecek adımlar adıttılar. Kendi sektörlerinde yatırım mallarını geliştiren yerli üreticileri için mevzuatı hazırladılar. Önemli destek veren programları açıkladılar. Bu sayede HES türbinleri,  Rüzgar Enerjisi – Güneş Enerjisi santralları ve benzeri alanlarda bugüne kadar yurtdışı tedariğe endekslenmiş yatırım malı alımlarında yerli katma değerde hızlı ilerleme sağlanacaktır. Benzer konular;  Otomotiv, Makine, Mühendislik sektörleri stratejik planlarında yer almasına, Başbakanlığın “ Yerli İmalat “ direktiflerine rağmen,  yeteri kadar ivme kazanılamadığı BSTB Nihat Erfgun’ un son beyanında bir kez daha ortaya çıkıyor.

Bilinenlerin bir kez daha benim tarafımdan tekrarı gerekirse;

1.-   Türkiye de ArGe ( Research and Development ) teriminin kullanılması Dünya Ticaret Örgütü (WTO) ve AB nin “ haksız rekabet “ suçlamasına uğramamak için kullanılmaya devam edilmelidir. Ama proje değerlendirmede “ Yeni, Teknoloji içeriği ve yerli katma değeri  yüksek, Yerli Ürün Geliştirme ( Product Development) projeleri desteklenmelidir.

2.-  Türkiye Sanayii Yeniden yapılanma çerçevesinde / özel sektör sanayicilerinin orta ve ileri teknoloji ürünleri ve yatırım malları imalatı odaklı dönüşümünü sağlayacak tüm girişimler kamu desteği kapsamına alınmalıdır.

Bölgesel ve Öncelikli Sektör teşvik sisteminin ikinci adımı  Ürün / Üretici Bazında Mikro Teşvik Mevzuatı  hızla ele alınmalıdır. Çari açığı kapatmak,  İhracatı geliştirmek için; ileri teknoloji içeren ürün çeşitlemesinin sağlanabilmesi şart olmuştur. Başlangıç noktası seçilmiş ithal ürünlerinin yüksek katma değerle ve uluslararası rekabete hazır özgünlükte geliştirilerek yerlileştirilmek üzere uzman firmaya sahiplendirilmesidir.

Bu prejelerin başarısı, teşvik destek altyapısının  sağlanmasına bağlıdır. Başlıklar olarak; aşağıdaki tedbirler alınmalı, girişimler hızlandırılmalıdır:

3.- Türkiye Üretici ve Ürün Veri Tabanı / Arama Motoru  Sanayi Odaları tarafından en kısa sürede    tamamlanmalıdır.  Kapasite Raporu kavramı genişlerilerek, Son 5 yılda ürettikleri teknolojik ürünlerin izlenebilirliği ve sertifikalndırılması sağlanmalı,  Üreticilerin bilgi, know how, tasarım, ürün geliştirme yetenekleri kayıt altına alınarak teknolojik seviyesi belirlenmeli, sürekli iyileştirme destek projeleri devreye sonularak teknolojik dönüşüm hızlandırılmalı.

Buna bağlı teknoloji geliştirme ( Üniversite Mükemmeliyet Merkezleri / Patent Analiz ve Geliştirme ), atıl kamu kaynaklarının tesislerinin sahiplendirilmesi,  Kümelenme yoluyla  ortak arge ve Deney den başlayarak ihracat pazarlamasına kadar bir çok konu detay teşvik  kapsamına alınmalıdır.  Eşgüdüm merkezinde Sanayi Odaları ve BSTB önderliğinde teşvikle ilgili diğer bakanlıklar öncelikleri belirleyici, denetçi ve problem çözücü olarak yer almalıdır.

4.- Yatırım Teşviklerinde; İthal Mallari Teşvik Listesi “ yerine  yerli katma değeri oranına göre teşvik sistemi devreye sokulmalıdır.

5.- Kamu kaynagı kullanılan projeler daha planlama aşamasında iken, yerli uzman imalatçılar ile eşleştirilebilmelidir.

6.- Kamu ihale kanununda değişiklik yapılarak, “Mal Alımı Yönetmeliği “ yerine “Ürün Geliştirme Hizmeti ile Birlikte Mal Alımı Yönetmeliği “ devreye sokulmalıdır.

7.- ArGe teşvikleri büyük özel sektör ve sermayesi kamuya ait kurumlarında odaklandığı görülüyor. Kobilerin Teknolojik Dönüşümünü sağlamak için ArGe desteklerinin % 80 inin uzman özel sektör sanayi kuruluşlarına aktarılacak şekilde yapılandırılmalıdır.  Türkiye ye üretime gelen yabancı sermayeli otomotiv kuruluşlarının  1980 li yıllardan itibaren yan sanayide kalite ve tam zamanında teslimat kavramını nasıl yerleştirdikleri olarak alınmalıdır. ( Diğer taraftan bu şirketlerin yabancı ortaklarca nasıl satın alınarak, ucuz imalat merkezi şekline dönüştürülüp ArGe ye müsaade edilmediği de gözden kaçırılmamalı )

8.- Kamu desteğine hak kazanan firmalar % 100 şeffaflık ve kurumsal yönetim prensiplerini baştan kabul etmelidir. Buna karşılık uzman firmaların küresel ölçeklerde ihracat yapısına kavuşması için gerekli ölçekler gözönünde bulundurulacak şekilde  devreye sokulabilmelidir. ülkemizde yaygın olan “ komşun kar ediyorsa  sende usta başını ayart, aynısını üret “ mantığından uzaklaştırılarak, farklı ürün yelpazesinde sonsuz imkan ve fırsatlara yönlendirme yapılabilmelidir.

Yapmazsak 5 yılda ulaşacağımız seviyeye 20 yılda ulaşırız. O zaman da fırsat penceresi kapanmış, boş durmayan rakiplerimiz kendi teknolojisini Bengaldeş te üreterek küresel rekabette bize birdaha ulaşamayacağımız seviyede fark atmış olur.

Suadiye, Temmuz 2013

 
Toplam blog
: 17
: 423
Kayıt tarihi
: 23.01.12
 
 

İlgi Alanı; Doğrudan Demokrasi / Sanayi /Teknoloji Sanayici, girişimci; otomotiv, mühendislik..