Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '15

 
Kategori
Ekolojik Yaşam
 

Arıların yaşam döngümüze olan etkisi

Arıların yaşam döngümüze olan etkisi
 

Havalar ısındığında kentte yaşayan pek çok insanın ürktüğü çocuklarından sakındığı arılara olan algımızı ne dersiniz değiştirsek mi ? Doğadaki  tüm bitki türlerinden öz alsın, 28 günlük ömründe sürekli çalışsın. Kraliçesinin hizmetinde ve soyunun devamı için ömrü boyu 60.000 km, 10.000 saatlik uçuş gerçekleştirsin, 1 kg ürün elde etmek için 7 kiloluk bal enerjisi sarf etsin, 10 milyon çiçek nektarının tadına baksın.

shutterstock_206770894 (1)

Keşif için gittiği bir çiçek bahçesinde en güzel nektar özlerini arkadaşlarına tarif etmek için muhteşem bir dans gösterisi sunsun, hem de bu gösteride güneşin her dört dakikada bir derece batıya gideceğini de hesaba katarak! Zekalarına hayran kalmamak imkansız.

shutterstock_131990057 (1)

 

Bunun yanında kendine ve kolonisine besin temin ederken, vücudundaki ufak tüycüklerle 130.000 farklı bitki türünün tozlaşarak üremesini sağlasın. Kovanından 10 km uzaklaştıktan sonra bile yolunu bulup geri dönebilsin.

da1fe99cc0213915e3d4a0ab6e01aa18 (1)

Dünya üzerindeki 16.000 arı çeşidinin sadece bal yapanları değil, tüm çeşitleri de bu tozlaşma için farkında olmadan rol üstleniyor. Ya da belki farkındalardır, kim bilir?

Kendilerine yaptıkları ve bizim de yediğimiz balın dışında bizlerin ömrünü uzatan, hastalıklarımıza iyi gelen polen ve arı sütü gibi zenginliklerini de sunuyorlar. Bal ile birlikte polen ve arı sütü ürünleri bize mi ait arılara mı bu konuyu da yoruma özel bırakıyorum.

Kraliçe arı normalde 8 yıla kadar yaşayabiliyorken, maalesef ülkemiz şartlarında çok yumurta alınması adına yaşamları 1,5 yıla kadar düşmüş durumda. Üstelik bir kraliçe arının yumurtalığında sperm 6 yıla kadar yaşayabiliyorken.

Arıların hem meyve, hem sebze hatta pamuğa kadar tüm bitkiler için tozlaşma sağladığını ve Dünya’nın ekolojik döngüsüne nasıl mucizevi bir katkıda bulunduğunu biliyoruz, ancak insancıl hırslarımız ve üreme hızımızla birlikte maalesef bu canlılara gereken önemi vermiyoruz.

Aslında besinlerimizin %80’inin arıya dokunarak ürediğini ve soframıza geldiğini düşünürsek bilim adamlarının neden bu konuda panik halinde olduklarını da anlarız. Üstelik bu medeniyet soylusu, bizim gibi hem düşünebilen hem küstah canlılar için kendi soyunun devamı doğrultusunda aldığı ürünün yanında çok daha fazlasını insanlarla paylaşıyor!

Bizimse onlara teşekkür etmek için başvurduğumuz yol, hem daha çok verim almak adına hem de bitki zararlılarıyla mücadele etmek adına doğaya hesapsızca zerk ettiğimiz tarım ilaçları, zehirler..

Az önce saydığımız dış etkiler sebebiyle koloni düzeni yok olan bir arı da kovanından ayrıldığı an, başında bir kraliçe yok ise ölünceye kadar yoluna devam eder. Bizim yeni keşfettiğimiz pek çok tekniği sanayileşme öncesi iş bölümü ile içgüdüsel olarak paylaşmış bu canlı belki de bizlere güzel bir modelleme örneği de veriyor.

Geri dönüşü olmayan bir yola girdiğimiz ve doğayı hızla zenginleşmek adına düşünmeden tahrip ettiğimiz şu günlerde Einstein’in şu sözünü hatırlamalıyız sanki;

“Arılar yok olursa Dünya’nın da en fazla 4 senelik ömrü kalmış olur.”

 

Ceyda Saygıner

GreenPR

 
Toplam blog
: 12
: 474
Kayıt tarihi
: 03.10.11
 
 

Geleneksel ve dijital iletişim alanında  GreenPR ' da çalışmaktayım. İlgi alanlarım sürdürüle..