Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '10

 
Kategori
Kitap
 

Arıza - Bir Arıza’nın Anatomisi

Arıza - Bir Arıza’nın Anatomisi
 

Arıza - Bir Arıza’nın Anatomisidir. Bu kitabın bölümlerini gösteren rakamlar en sondan başa dizilmiştir. Bölümlerin 10’dan 1’e gitmesi son derece yaratıcı ve esprili düşüncenin ürünüdür. Zaten kitap sondan başa ivme kazanıyor ve baştan sona (ya da sondan başa) kıvrak esprilerle dolu capcanlı bir çalışma.

Kendisini, coşkulu bir enerjiyle, mizah ve acı alayla ifade eden bir yazarın kitabını okumak oldukça canlandırıcı ve keyifliydi. İlk birkaç paragraftan itibaren kitabın zevkle okunacağı barizdi, dolayısıyla daha da sıkı sarıldığımı, kitapla aramdaki titreşimleri daha yakından, daha sıcak hissettiğimi algıladım.

Twitter'da bir takipci ile sohbet ederken neden Arıza kitabını seçtiğini sordum. “Acaba bende olanlar kitapta yazıyor mudur?” diye meraktan okudum dedi. Ben de bu kitabı ATA-NC Kitap Kulübümüze tavsiye ettiğimden, “neden?” şeklinde sorularınızı söyle cevaplayabilirim. Kitabı Twitter’da, yazar Sinem Ersever’den duymuştum. Merak edip arka kapağını online inceledim. Yazar ortalarda bir yerde “Arıza olmak az seçilen yoldan gitmektir” demiş. İşte bu cümleyi görür görmez kitap kulübümüze tavsiye etmeye karar verdim. Sonuçta az seçilen yoldan gidebilmek bir marifetti ve bizler maharetli bir kütleydik! Sanırım herkeste biraz arıza, arızalarda da biraz ‘herkes gibi olma’ durumunu göz önünde bulundurmuş olacağız ki kitabı listemize aldık.

Herkese inat “kendisı” olanlar için yazılmış bu kitap; akıcı, anlaşılır, düşündürücü, dışavurumcu, ve aynı zamanda sevimli ve eğlendirici. Yazar, bir elinde arıza bayrağı koşarken bir yandan da adeta değişik kapı zillerine basıp farklı arızaları kapıya çağırıp taktim etmiş. Ancak amacı arızaları yaftalamak ya da aşağılamak değil, tam tersine “eğer arızaysan gel beri, birlik olalım” demektir!

Arıza bence “herkesin anladığını anlayamayan ama buna karşılık herkesin anlayamadığını da şıp diye kavrayandır”. Sanırım kendimce arıza tanımı yaparken, hafif arızalı birisi olmanın gizli zevkini yaşıyorum. Zaten kitapta arızalar öyle tatlı dille anlatılmış ki neredeyse hayattan zevk almanın, arızalı olma koşuluna bağlı olduğunu düşünecek okuyucu!

En başta söylediğim gibi kitapla sıcak bir bağ kuruldu aramda, yazarla da güçlü bir çekim! Kelimeler cümleleri, cümleler paragrafları, paragraflar bölümleri takip ettikçe “bu tam da benim tarzım, bu da benim düşüncelerim, benim yöntemim, benim, benim.” derken buldum kendimi.. Kendimi yazarla ortak düşünce düzleminde bulduğum sayısız anlar oldu. Ve birden baktım ki bazı kelimler benim de hep kullandığım kelimler ve sözlerdi. Örneğin ben de tazyik kelimesini sık kullanırım, sevdiceğim derim, aşırı sevgiden boğulma sözünü kullanırım, hayata meydan okumak sözleri hep serpiştirilmiştir yazdıklarıma, çevreyi iplememek sıkça kullandığım sözlerdendir.. Kelimeler birbirini kovaladıkça, ben de bayrağı taşıyan yazarın hemen ardından nefes nefese “acaba şimdi ne diyecek” deyip paralel evrende ama aynı düşünce düzleminde koştum da koştum! Hiçbir yazarla böylesine yakın bağ kurduğumu hatırlamıyorum. Evet sevgili Ersever, kitabınızda bahsettiğiniz gibi renklerin tadı vardır kanımca kokuların ve coğrafı yerlerin de tadı hissedilir!

Normallerde biraz arıza, arızalarda da biraz normal vardır mesajını veren bu kitap arızaları normallere, normalleri de arızalara deşifre ediyor. Bu türden bir açılıma epeycedir ihtiyaç olduğunu anlatan yazar, yaratıcı, sanatçı, düşünen, ve üretenlerin “bozukluklardan” ibaret olduğu kanısıyla düzeltilmeye çalışıldığı bir kürede yaşadığımızı nükteyle dile getiriyor. Her fırsatta “ne mutlu arızayım diyene” derken adeta arızalara “gelin hep bir olalım” yazılı muskalar dağıtıyor.

Kitabı huşu içinde okudum ve sayfa 154de bulunan “-me – ma listesi”ndeki “biliyorsan söyle ibret alsınlar, bilmiyorsan sus normal sansınlar” maddesi gereğince içimden geldiğince yazdım. Kitap, yazarın da başından itibaren vurguladığı gibi, bir başkası olduğu için sevileceğine, kendi olduğu için nefret edilmeyi seçen cesurları tatlı tatlı anlatmaktadır. Dahiane! Yine belirttiği gibi son derece yaratıcı, başlatıcı, özgün, becerikli, cüretkar, sanatkar, fırtınalı ve mücadeleci olan bu dahiler ya dipte ya zirvede yaşarlar. Sosyal statüleri bile hep uçtadır.

Bunların hepsi ve çoğu kitapta muntazaman yazılmış, ve hepsi de yerli yerinde gözlemlerdir. Ayrıca yazar sıkı bir araştırma yapmış ve kitabının arkasında uzunca bir kaynakça sunmuştur. İtiraf etmeliyim ki böyle lezzetli bir kitap yazan yazarımız genç bir cevherdir. Daha çok kitaplar yazmalıdır, nüktesinden ve esininden isteyen herkese dağıtmalıdır. Tek kişilik ordu Sinem Ersever’in başarılarının devamını dilerim.

Okura not: İtalik bölümler yazara aittir ve doğrudan kitaptan alınmıştır.

 
Toplam blog
: 41
: 2564
Kayıt tarihi
: 25.03.09
 
 

Gündeliğin akışını, yaşanmışı, gezilip görülmüşü veya okunmuşu paylaşmak istiyorum. Eleştirilerin..