Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '14

 
Kategori
Dostluk
 

Arkadaşıma mektuplar

Canım arkadaşım, aramızdan ayrılalı iki hafta olacak. Ben bu güne kadar pek de inanmadım ebediyete gittiğine. Belki işime de gelmedi. Ama bu gün, gerçekler yüzüme yüzüme gelince, arsızca, acımasızca, kabul etmek istemediklerimi mecburen kabul edince, aha dedim yine gerçekler galip geldi. Senin sohbetlerinle, fıkralarınla, bana akıl veren benzetmelerinle birlikte olduğumuz masamıza bugün keşke gitmez olaydım. Keşke bugün seni tanıyanlar beni görünce ‘’Tarık abi nerede ‘’ diye sormasalardı.

Biliyor musun, alışmıştım senin hastalığın nedeniyle yokluğuna…. Hiç olmazsa telefon ediyordum, çakır keyif olunca. Bu akşam yine telefona gitti elim, ikinci kadehten sonra. Aha işte o zaman çöktüm arkadaşım. Buz kesti ellerim. Gözlerim yaşla doldu. Nasıl olabilir böyle bir şey diyerek, isyanlar, çaresizce etrafa bakışlar fayda etmedi. Sen artık telefonda da yoktun be arkadaşım. Olabilir mi böyle bir şey ! Yapmayacaktın bu erken vedayı sevdiklerine, sevenlerine. Ben sana çok alışmıştım.

Üzmeyecektin orta yaşlı huysuz arkadaşını. Gerçekten senin dediğin gibi o kadar huysuz muyum ?

Çok sigaramı istedim senden yirmi yıl boyunca. Zaten içmesini de bilmem.

Ne güzel yaşlılık hayallerimiz vardı. Tavla oynayacak, eskilerin dedikodularını yapacaktık. Bir türlü Karadeniz' i gezemedik seninle. Urla’ da komşu olacaktık. Hep erteledik. Hep erteledik.

İsmail’ in teknesiyle balığa çıkacaktık. Nerdesin lan dünya, bizden kralı var mı diyecektik. Aynalara inat on sekizinde gibi yaşayacaktık. Bastonlarımızla balık rakıya gidecektik. Sen hepsini aldın götürdün.     

Ha gittin de ne oldu ?  Her şey, aynı hamam aynı tas derler ya. Aynen öyle. Birlikte çalıştığımız şirketten birileri aradı beni sen gittikten sonra. Ben sana çok yakınım ya. Üzüntülerini ilettiler.

Memleket  söylemleri aynen devam. Hiç değişmedi. Zaten hiç ilgilenmiyorum, arsızlık had safhada olduğu için. Ben yine işe gidip geliyorum. Televizyonda  vurdulu kırdılı ağır abi dizileri. Ahlaksızlık, riyakarlık, iki yüzlülük sayamadığım her türlü insanı insanlıktan çıkaran davranışlar aynen bıraktığın gibi. Hatta bu aralar bunlara epeyce zam da geldi.

İsmail, başucuna zeytin fidanı dikti arkadaşım. Özgürlüğün, bereketin, mütevaziliğin sembolü bir ağaç olsun dedik, başucunda. Yokluğa dayanıklı. Sana böylesi yakışır. Sen mütevaziliğin ve hoşgörünün  sembolüsün bizim gözümüzde. Fırtınaları dinginleştiren yüreğinle.

Herkes seni gülen yüzünle bütünleştirdi. Ama ben gülen yüzün altındaki fırtınaları biliyorum.

Bunu seninle de paylaştım. İlk başta itiraz etmiştin. Ben seni fırtınaları içinde yaşayan, ama etrafına güler yüzünü gösteren bir arkadaş, bir dost, bir baba ve eş olarak hatırlayacağım.

Geriye çok güzel hatıralar bıraktın sevgili arkadaşım. Herkes seni çok seviyor. Rahat uyu arkadaşım. Ben sana sağ olduğum sürece hep yazacağım. Öyle yapayım diyorum. Senden  yanıt gelmeyeceğini biliyorum. Olsun. Bu mektup arkadaşlığı da böyle olsun.     

 
Toplam blog
: 43
: 801
Kayıt tarihi
: 23.01.11
 
 

1981 yılında Eğe Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden mezun olmuştur.1984-1992 yıllarında Türkiye Z..