Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '07

 
Kategori
Dostluk
 

Arkadaşını anlat.

Arkadaşını anlat.
 

Yakın bir arkadaşımla oturduk sohbet ediyoruz..

Konu; geçmişte yediğimiz kazıklar. (Attığı kazıkları kimse anımsamaz ya!). Yenilen kazıklar unutulmuyor işte!

Yıllar öncesine ait bir hikâye anlattı bana. Dinlerken aklım başımdan uçtu. Sizlerle de paylaşmak istedim...

Onun ağzından yazıyorum;

Liseden Mahmut İsimli bir arkadaşım var. Okuduğumuz dönemde, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyor. Aynı sınıftayız, aynı mahalledeyiz, okul takımında ikimizde basketbol oynuyoruz.

Her yere beraber gidip, geliyoruz. Şimdilerin moda tabiri ile “KANKAYIZ

Liseden sonra görüşme şansımız olmadı.

Okuldu, iş hayatıydı derken, ben doğup büyüdüğüm ortamdan uzaklaştım.

Şehir dışında olduğum bir gün Annem telefon etti;

— Oğlum Mahmut 3–4 gündür telefonla seni arıyor. En son eve geldiler iki arkadaşı ile beraber, seninle görüşmesi gerekiyormuş.

— E telefonumu verseydin Anne

— Verdim ama... Neden eve geldiğini de bir türlü anlayamadım. Aranızda bir sorun mu var?

— Ne sorunu olacak anne, adamı yılardır görmüyorum. Yakında geleceğim, geldiğim zaman görüşüp derdini öğrenirim...

Senelerdir görüşmediğim Arkadaşım neden arar ki beni? Ya işe ihtiyacı vardır. Ya paraya sıkışmıştır.

Meraklandım işin gerçeği...

O hafta sonu evdeyim.

İşlerin yoğunluğundan, Annemle yaptığımız konuşma aklımdan uçup gitmiş. Yemek sonrası kanepede uyukluyorum kim sorarsa Televizyon izliyorum!

Kapı Çaldı... Bir daha çaldı

Açan Yok.

Allah Allah;

— Baksanıza Şu kapıya...

Kapıyı kimsenin açacağı yok,

İstemeyerek yattığım yerden doğruldum, ayaklarımı sürüyerek Kapıyı açtım...

Gelen O

Laf aramızda özlemişim herifi, üst baş dökülüyor, iki- üç haftalık sakalı var

Hasretle sarıldık...

— Yaşlanmışsın oğlum, pis pivot.

—Sen ayana ya bakmıyorsun galiba, ne o göbek?

— Evlendik böööle oldu kardeşim... Bekle üzerimi değişip geliyorum...

Liseli dönemlerde takıldığımız kefelerden bir tanesine gittik oturduk..

Beğenmedim halini;

— Anlat bakalım ne yaptın görüşmeyeli?

— Aslına bakarsan hiçbir şey yapamadım. Bir sürü işe girdim çıktım... Olmadı, tutunamadım... Bir kız sevdim nişanladım... Şimdi onunla sorunlarımız var. Evlenmek istiyor. Benimde evlenecek durumum yok.

Olay tahmin ettiğim gibi, konuşmanın sonunda ya kredi kartlarına borcu olduğunu, bankacıların kapıya dayandığını söyleyecek, para isteyecek. Ya da sağlam bir iş ayarlayıp ayarlayamayacağımı soracak.

— Emelle mi nişanlandın? Eski kız arkadaşın?

— Yok, be dostum, o lise bittikten sonra başkası ile evlendi. Kız çok söyledi “gelin beni isteyin” diye ama askerliği yapmamışım, iş güç yok.

— Esaslı kızdı o be!

— Öyleydi.

— Evlendikten sonra görmedin mi hiç?

— Bayramlarda annesine geliyor. Selamlaşmıyoruz bile...

— Şiirde ki gibi oldunuz desene.

— Hangi şiirdeki gibi?

— Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce

Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan burdan.
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan. Seni sordu

Hiç değişmedi dedim. Bildiğin gibi...
Anlıyordu

Mesutmuş, kocasını seviyormuş.
Kendilerininmiş evleri...
Bir suçlu gibi ezik.
Sana selam söyledi

İkimiz Aynı anda Şairin ismini söyledik Behçet Necatigil

O bana ne yaptığımı sordu, dilim döndüğünce anlattım...

Eskileri konuştuk, görmediğimiz haber alamadığımız arkadaşların kulaklarını çınlattık. Öğretmenlerden yediğimiz dayaklara güldük. Basketi bıraktığımıza üzüldük...

Sağ olsun benim sigara paketini bitirdi.

Sadede gelemiyordu bir türlü, beni ne için aradığını söyleyemiyordu.

Bir ara, Selim amca girdi içeri selamlaştık..

Ben Selim amcayla laflarken...

O kulağıma eğildi;

— Ya kusura bakma benim kontörüm yok. Senin telefonla nişanlımı araya bilir miyim? Merak eder şimdi.

— Ne demek kardeşim lafı olmaz...

Ayağa kalktı, nişanlısı ile konuşarak yanımızdan uzaklaştı...

Yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmeyen, aynı sınıfta okuyup, aynı mahallede oturduğumuz, basketbol takımında beraber oynadığımız şimdilerin moda tabiriyle “KANKAMI”

O günden sonra hiç görmedim...(dokuz yıl)

Telefona mı yanarsın... Anılarına mı?

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..