Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '12

 
Kategori
Mizah
 

Arkan-Diablo'ya karşı

Arkan-Diablo'ya karşı
 

İki  amansız düşman zaman zaman karşılaşırlar ve  çıkar alanlarına giren sorunlarda birbirlerine veryansın ederler. Aslında birbirlerini bir kaşık suda boğacak kadar sevmemelerine karşın, sorunların silahla değil, konuşma ve aytışmayla çözüleceğine inandıklarından, zorunlu da olsa bir araya gelmeyi gerekli görürler. Kimin ne düşünceleri savunduğunu zamanla öğreneceksiniz. Bunun için ayrı bir tanıtıma ihtiyaçları yok iki ayrı kahramanın.

Yine bir gün uçarak gelip Topkapı’nın tepesine kondular ve dünya sorunlarını kendi aralarında fena halde çekiştirdiler.

Diablo : “Bana bak Arkan ne ikide  bir beni telefonla arıyorsun; yok şu dünya meselesini görüşelim; bu dünya meselesini görüşelim , diye takaza yapıp duruyorsun. Senin dünya meselelerine aklın ne erer bir kere.”

Arkan : “Yüksek bir yerde oturuyorum diye, her meseleye kendi kafanın erdiğini söyleme. Gökdelenin tepesinde oturuyorsun ama kuş gibi aklınla , bir Afganistan meselesini bile kaç yıldır çözemedin. Kafan o kadar çok çalışmıyor, biliyor musun?”

Diablo : “ Her meselenin çözümünü ben bilirim , diye bir şey yok. Zaten bizim ülkemizde de bu işleri biz çok aklı evvellere bırakmışızdır. Onları toplarız “Think-Tank” deriz,  onlar düşünürler ve sonuçlarını bize bildirirler. Biz de bu sonuçlara göre hareket ederiz.”

Arkan :  “ Evet, tabii, senin kafa kafa olmayınca sorunları hep sağa sola sormak istersin. Sendeki kafa kafa olsaydı; öyle koca kafaları toplayıp, herkesin aklından farklı bir şey geçtiği şeylerin toplamını , netice diye yutturmazdın. Daha doğrusu sana bir güzel yuttururlar. Aslında o öneri diye ileri sürülen şeylerin , çoğunun daha önce düşünülmüş ve Pentagon’da karar varılmış şeyler olduğunu bilmezsin… Sanırsın ki , özellikle senin için hazırlanmış önerilerdir…”

Diablo : “Yok o kadar da değil. Aziz dostum… Mesela sizin topraklarınızın dost ülkeler tarafından paylaşılacağı çok önceden de belliydi. Bunun için tarihte bir iki teşebbüs yapmıştık. Ama silah gücüyle ve kompradorların yardımıyla bunu beceremedik ; o zaman sıraya para gücü girdi. Biliyorsun, bizim kabaca bir Petrol Şirketimiz, sizin ülkenin yarısını kolayca satın alır. Ama almıyoruz…”

Arkan : “ Hadi oradan. Yine boy keseden atıyorsun. Geçmişte o işe bir iki kez teşebbüs etmiştiniz. El yardımıyla , taa Ankara’nın  yakınına kadar geldiniz. Geldiniz de ne oldu … 30 Ağustos.1922 ‘ de senin şürekan ve bütün Emperyalistler Mustafa Kemal’den şamarların en fecisini yemiştiniz. Ondan beri şaşkın şaşkaloz oturuyordunuz. Bir daha elinizi uzatmaya cesaretiniz yoktu. Ne oldu ha.. ne oldu… Cesaretiniz var mı be!”

Diablo :  “ Her şeyin bir çaresi vardır. O zamandan beri bir değerlendirme yapıyoruz. O toprakların değeri ne kadar, diye hesaplamalar içindeyiz. Doğru dürüst petrolünüz yok ama, daha başka madenleriniz için öyle denmez. Sizin toprağınızın altındaki zenginliklerin siz farkında değilsiniz ama biz gökyüzünden hepsinin gram gram neyin nerede  olduğunu tesbit ettik, ediyoruz.”

Arkan :  “ Ettiniz de ne anladınız bu hesaptan. Sizin hesabınız size, bizimkisi bize. Bizim de kendimize göre hesaplarımız var.”

Diablo : “Sen öyle san. Sen kendinin yaptığını sandığın  hesaplar, aslında bizim tarafımızdan sana empoze edilmiş hesaplardır… Şu Orta-Doğu’yu yeniden yapılandırmak, düşüncesi var ya; o kaç yıllık düşüncedir biliyor musun?”

Arkan : “Bırak Emperyalist palavraları vede Kapitalist çözümleri, senin o her ülkeye soktuğun AVM’lerin var ya eninde sonunda  Bizim Kahraman Bakkal’lar karşısında yenilgiye uğrayacaklar. Görürsün bak!”

Diablo : “Ne kadar komik. Bu kadar ilkel nasıl düşünebiliyorsun dostum. AVM’ler yaşar dostum. Gerçi biri batar biri çıkar ama… Ama artık Bakkal’ların da, çakalların da sonu gelmiştir. Artık bu iş büyük patronların elinde,  anlasana.. Bre ilkel yaratık. Hep ilkel yaşadın, hala öyle yaşamaya gayret ediyorsun..”

Arkan : “ Hayır. Biz bağımsız, dürüst, namuslu, dinimize, imanımıza bağlı olarak yaşamaya çalışıyoruz. Göğsümüzde imanımız var. Kim bizi boğmaya cesaret edebilir. Sizi gidi Emperyalistler sizi … Eninde sonunda sizi Akdeniz’in sularında boğacağız, biliyor musun?”

Diablo : “Ağır ol dostum. Akdeniz , dedin de aklıma geldi. Akdeniz’deki petrolü ve doğal gazı, dostumuz Yunanistan’la ve İsrail’le birlikte çıkarmaya hazırız. Çok az kaldı biliyor musun..? Hani sizin  araştırma gemileriniz… İtirazlarınız… ne oldu? Hayde.. haydeee..”

Arkan : “ Bütün o kuyular ve Akdeniz bizim olacak. Biz yine Cihan İmparator’luğuna oynayacağız. Bakmayın geri çekildiğimize. Gelecek bizimdir Diablo… sen boş versene…”

Diablo : “Görürüz dostum görürüz… Önümüz kış. Kendine iyi bak, üşütme emi…”

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..