Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '09

 
Kategori
Öykü
 

Artık farketmez- 26. Bölüm

Artık farketmez- 26. Bölüm
 

"RESİM:ALINTI"


“Alınyazısı yaktın canımı
Silsem mümkün olsa da yaşananları
Acıların en büyüğüymüş kaderim
Ne yapsam da duysan sesimi.”

“Anneciğim kurtar beni. Gitmek istemiyorum.” sesi yankılanıyordu Nisan’ın beyninin içinde.

“Fulya… Fulya… Kızım… Fulya…” diye tekrarlayıp duruyordu arabanın peşinden koşarken.

“Koş Emel. Nisan’ın peşinden git. Geliyoruz bizde.” diye haykırırken eve girdi Kenan. Arabanın anahtarlarını alarak geri döndü.

“Fecriii… Durr… Kızımı nereye götürüyorsun?” diye haykırarak çıldırmış gibi koşuyordu Nisan hızla giden arabanın peşinden.

“Nisannn… Nisannn…” diye seslenerek koşuyordu Emel arkadaşına yetişmek için.

…………………

Fulya’nın yüzü arka cama dönüktü. Elleri ile cama vuruyordu.

“Anneciğim… Kurtar beni. Çok korkuyorum.”

“Otur ama kızım yerine. Anne de gelecek yanımıza. Seni de onun için götürüyorum zaten.”

“Seninle gelmek istemiyorum. Annemi istiyorum ben.”

“Gelecek annen kızım.”

“Fulya…. Fulyaaa… Kızımmm…” diye bağırarak koşuyordu Nisan ama yetişmesi mümkün değildi köşeden kıvrılan araca. Dizlerinin dermanı tükenince olduğu yere çöktü bitkin bir halde. Gözleri ıslak ıslaktı. Terliği fırlamıştı ayağının birinden.

………………

Arabanın anahtarlarını alıp gelmişti Kenan içeriden.

“Hadi Suphi Amca.” diyerek arabaya ilerledi. Bindi aceleyle. Kontağı çevirdi.

Eğilip terliği yerden almıştı Emel. Yavaşlamıştı.. Nefes nefeseydi Nisan’ın yanına ulaştığında. Herşey o kadar çabuk olmuş bitmişti ki… Hepsi şaşkındı.

………………

“Nisan. Canım. Kalk hadi.”

“Emel. Yetişemedim. Gözyaşları içindeydi Fulya. Yetişemedim. Kızımı kurtaramadım.”

“Sakin ol önce." demeye kalmadı. Kenan’ın kullandığı araba durdu yanlarında.

“Çabuk olun.” dedi yüksek bir ses tonu ile Kenan. Emel arka koltuğa Suphi’nin yanına geçti. Ön koltuğa Nisan yerleşince gaza bastı Kenan.

“Merak etme yetişeceğiz onlara. Fulya’yı kurtaracağız.”

“O adamın yanında kalamaz kızım. O ayyaşın biri. Kendine hayrı yok. Ya kızıma zarar verirse.”

“Korkma canım. Sakin ol. Çok uzaklaşmış olamazlar.”

“Nisan’ım… Kızım… Fulya bizimle kalacak. Kenan haklı fazla uzaklaşmış olamazlar." dedi Suphi kızını biraz olsun sakinleştirebilmek için.

“Tamam.” anlamında başını salladı Nisan ama içi içini yiyordu.

…………………

“Anne… Anneciğim… Beni annem geri götür. Seni sevmiyorummm.”

“Sevmiyor musun? Hep anne olacak kadın soktu değil mi bunları aklına.”

“Hayır. Sen doğum günümü unuttun. Aramadın beni.”

“Çok hastaydım kızım. O yüzden arayamadım.”

“Yalan söylüyorsun. Beni sevmiyorsun artık. Annemi de sevmiyorsun. Sevsen annem ağlamazdı. İçki içmezdin. Kötü kokmazdın. Bizi dövmezdin.”

…………………

“Nisan iyi misin canım?” diye sorarak arkadaşının omzuna dokundu Emel.

“Her şey bitti. Yeni bir başlangıç zamanı diye kendimi inandırmaya çalışıyordum olup bitenlere. Ama bak Emel hiçbir şey bitmemiş.Her şey daha yeni başlıyor.”

“Sabır arkadaşım. Bunlar da geçecek.”

“Delip de geçiyor ama.”
………………

Küçük kızın son cümleleri ok olmuş saplanmıştı yüreğine. Ne kadar çok acı yaşatmıştı sevdiği bu iki insana. Üstelik biri daha küçücüktü.

“Ne yapıyorum ben?” diye ilk defa düşündü içi sızlayarak.

“İşte…Oradalar. Yakaladık. “dedi ıslak gözleri ışıldayarak Nisan.

“Nisan’a yaşattığım onca şeyden sonra ona bunu yapmaya hakkım yok."

Geri dönmeliyim.” diye düşündüğünde fark etti arkalarındaki aracı.

Fulya elleriyle arka cama vuruyordu.

“Anne… Annem…”

“Tamam kızım. Ağlama artık. Duracağım uygun bir yerde. Kavuşacaksın annene.”

“Fark etti bizi.” dedi Kenan.

“Hay Allah. Şimdi daha da hızlanmasa bari.”

“Sinyal veriyor duracak galiba.”

“İnşallah. İnşallah.”

Sinyal vermişti Fecri ama son anda fark edebildi karşıdan üzerlerine gelen kamyonu.O an arka arabadakiler de görmüşlerdi kamyonu. Zikzaklar çizmeye başladı Fecri.

“Hayırrr… Hayırrr…” diye haykırarak elleriyle yüzünü kapattı Nisan.

“Sıkı tutun Fulya.” diye bağırdı Fecri.

Korna çaldı acı acı dikkatini çekmek için karşı yönden gelen kamyonun. Kamyonun şoförü uyuyordu gözleri açık bir şekilde. Sağa yaklaştı Fecri. Kaçacak yeri yoktu.

“Sıkı tutun Fulya.” diye tekrarladı.

Kamyon aracın ön tarafına dokunarak geçti.

“Abi… Dikkat et.” diye seslendi Emel üzerlerine gelen kamyona korku dolu gözlerle bakarak.

“Kenaannn… Kenannn.” demeye kalmadı teğet geçti kamyon yanlarından. Son anda uyanmış toparlamıştı direksiyonu kamyonun şoförü ama yine de savrulmalarına engel olamamıştı. Allah’tan iyi şofördü de Kenan çarçabuk toparlamıştı direksiyonu.

“Atlattık. Geçti. Sakin olun.” dedi dikiz aynasından arkadakilerin iyi olup olmadığını kontrol ederek.

Toz duman içindeydi yol. Öndeki araba kontrolünü kaybetmiş kendi ekseni etrafında dönüyordu.

Fecri “Fulya… Affet kızım. Özür dilerim senden.” diye mırıldadığında takla atmıştı bile araç

“Hayırrr… Hayırrr… Fulya… Kızım…Çabuk dur Kenan.. dur….”

Araba durur durmaz fırladılar içinden. Ters dönen arabanın tekerlekleri dönüyordu. Göz gözü görmez olmuştu bir anda. Her tarafı toz bulutu kaplamıştı.

Fecri’nin başından kan akıyordu.

“Yaşıyor.” dedi Kenan nabzını kontrol ettikten sonra.

“Emel çabuk bir ambulans çağır.”

“Tamam… Abi …” derken titreyen elleriyle numarayı tuşluyordu Emel.

Kazayı gören araçlar durmuşlardı peş peşe.

“Kenaann… Fulya yok arabanın içinde.” diye haykırdı Nisan dehşet saçan gözleriyle. “Fulya… Kızım… Nerdesin?”

“Emel sen kanı durdurmaya çalış.” diyerek kıvrıldı aracın yan tarafına.
“Baba… Fulya yok…”

Eğildi arabanın içini kontrol etti Kenan.

Ne yapacağını bilemiyordu Nisan. Çığlıkları yeri göğü inletiyordu.

Zeytinliklerin içinden bir adam belirdi. Kucağında küçük bir bedeni taşıyordu.

“Fulyaaa… Kızımmm…” diyerek koşturdu Nisan.

“ Verin bana. Benim kızım o.”

Adamın boğazı düğüm düğüm oldu. Nisan’ın hemen arkasından duran Kenan’a “Siz alsanız daha iyi olacak.” dedi. İçi cız etti Kenan’ın.

“Neden? Neden bana vermiyorsun kızımı? Annesiyim ben onun.” diyerek uzandı kızının saçlarına. Elleri kan içinde kaldı.

"Fulyammm… Yavrummm.“ diye haykırdı dehşet içinde.

“Hayırrr… Hayır… Ölmedi değil mi Kenan?”

“Nisan. Canım.”

“Başınız sağ olsun hanımefendi.”

“Hayırrr…. Hayırrr…” diyerek aldı kızını adamın kucağından.

“Fulyam. Yavrum. Bak yetiştim. Artık yanımdasın. Kimseler ayıramayacak bizi.” sözleriyle aklını oynattığını düşündü Kenan.

“Fulya’yı bana ver canım.”

Olup biteni anlamaya çalışarak seyreden Suphi’nin yaşlı yüreği daha fazla dayanamadı bu tabloya. Kızının kucağındaki cansız beden yüreğinden vurdu onu. Sallandı olduğu yerde. Dengesini kaybetti ve düştü sessizce.

“Suphi Amca” diye haykırarak fırladı Emel.

“Kenan. Suphi amca düştü.

Kızının cansız bedenine sarılmış dizlerinin üzerine çökmüştü Nisan. İleri geri sallanıyordu olduğu yerde.

“Bacım. Çocuk için yapacağın bir şey yok. “diyerek omzuna dokundu.

“Git başımdan. Git… Uyuyor Fulya. Çok yorgun. Uyandıracaksın.”

“Bak bacım. Baban fenalaşmış.”

“Baba… Babacığım… Sen de gitme.” diyerek kalktı yerinden Nisan.

Arabanın içine sıkışmıştı Fecri. Çıkaramayınca yarasına zarar vermemek için ambulansı beklemeye başladılar. Duran arabalardan inen gönüllü bir bey bastırıyordu şimdi de kanayan yere durdurabilmek için kanamayı elindeki bezi. Ambulans sireni duyulmaya başlamıştı.

Fecri’nin bulunduğu kapıya gitti Nisan. Durdu öylece.

“Bana bak Fecri. Gözlerime bak. Kızımız öldü. Onu sen öldürdün.”

Gözlerini araladı Fecri.

“Ben… Ben durmak üzereydim. Hatamı naldım. Onu sana verecektim.”

“Çok güzel verdin. Cansız bedenini.”

“Özür dilerim Nisan. Beni affet” diyebildi güçlükle ve gözlerini kapattı.

Ambulanstan inene görevliler koşturdu arabaya doğru.

“Çekilin… Yol açın…”

Fecri’nin nabzını kontrol eden seslendi arkadaşlarına. “Ölmüş. Bir ceset torbası getirin.”diye seslendi.

“Yaşlı adam yaşıyor. Dikkat edin. Sarsmayın.”

“Fecri’de öldü. Fulya’nın yanına gitti. Kızımı benden aldı. Hem de sonsuza kadar.”

“Hanımefendi çocuğu verin.”

“Olmaz. O benim kızım.”

“Nisan canım vermek zorundasın.”

Feri gitmiş gözleriyle baktı Kenan’a.

“Hadi canım bana ver Fulya’yı.”

“Tamam.” diyerek öptü kızının soğumaya yüz tutmuş yanağını ve uzattı Kenan’a.

“Sarsma ne olur.”

“Merak etme. Ben yanında gideceğim.”

“Ben… Ya ben.”

“Sen Emel ile ev dön.”

“Babam. Babam nerede?”

“Gel Nisan. Suphi Amca iyi. Hastaneye gidecek ambulansla.”

“Biz de gidelim Emel.”

“Peki canım.”

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..