Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '07

 
Kategori
Güncel
 

Artık kimse ölmemeli

Artık kimse ölmemeli
 

Bundan bir hafta öncesine kadar geçen 35 günde, 49 şehit verdiğimizi duydum. Tam, oh çok şükür demeye hazırlanırken bir korucunun, bugün de bir erimizin şehit olduğunu duydum. Cenazelerin azalması ülkede nisbi bir rahatlamayı da beraberinde getirmişti... derken, acılar yeniden canlandı. Hüzün bulutları terör rüzgarına takılıp, güneşimizi yeniden gölgelemeye başladı.

Bu rahatsız edici, huzur kaçırıcı, yürek yaralayıcı olaylar artık ruhlarımızın, evlerimizin, köylerimizin, kasaba ve şehirlerimizin üzerine bir kabus gibi çöktü. Ailesinde, asker olan da olmayan da tedirgin olup, bir eli kalbinin üzerinde dolaşır oldu.

Aslında sevdiğimiz ve sevmediğimiz, hoşlandığımız ve hoşlanmadığımız, beğenmediğimiz ve kendilerine başka ülkeleri münasip gördüğümüz vatandaşlar dahil herkes, bu kanın durmasını istiyor. Hele seçim meydanlarında milletten oy isteyen partiler ve hele hele iktidar partisi bunu, herkesten daha çok istiyor. Hergün bir cenazenin başında, şehit yakınlarını teselliye çalışmanın ezikliğini ve çaresizliğini hangi yetkili yaşamak ister. Sorumlu bir mevkide olup ta, bu görevi rahatça yapabilecek biri çıkar mı?

Başbakan boşuna mı peşpeşe gaflar yapıyor. İçine düştüğü çaresizlikten ne yapacağını şaşırıyor. O istiyor ki herkes, "vatan sağolsun" desin. Ama herkes öyle demiyor, diyemiyor. Çünkü içleri yanıyor, ümitleri tükeniyor, yavrularıyla beraber geleceğe ait hayalleri de ölüyor. O da beklemediği bu sözler karşısında bocalıyor, şaşırıyor ve baltayı taşa vuruyor.

Bu ölümler, kimseye bir yarar sağlamıyor. Hep acı, gözyaşı ve çaresizlik getiriyor. Anaları evlatsız, çocukları babasız, kadınları kocasız, haneleri ocaksız bırakıyor. Allahtan dileğim bu uğurun bozulmaması. Yeniden evlerde, kapı önlerinde, sokaklarda, cami bahçelerinde feryatların yaşanmamasıdır. Küçücük, tertemiz ve masum yüzlü yavruların öksüz kalmamasıdır.

İnsanlar ne kadar üzülürlerse üzülsünler, ne kadar hissetmek isterlerse istesinler, acıyı; sahibi kadar hissedemezler. Onun yüreğindeki yangını, içindeki parçalanışı, isyanı, fırtınayı, kendinin bile yorumlayamadığı gelgitleri asla duyamazlar. Bazı şeyler yaşanmadan anlaşılmaz.

"Vatan sağolsun" diyen sözün sahibinin, sırf o sözü söylerken; vicdanıyla yaptığı hesaplaşmanın, gösterdiği fedakarlığın bedelini, dünyanın bütün zenginlikleriyle ödeyemeyiz. Çünkü hayatın maddi bir karşılığı yoktur. Kendi cinsine, kendi anası gibi analara, kendi babası gibi babalara, kendi kardeşi gibi kardeşlere, kendi eşi gibi eşlere, kendi çocuğu gibi çocuklara bu acıyı yaşatanlar her kimlerse; hepsine lanet olsun.

Artık giden taze fidanlar bir daha geri gelmeyecektir. Bütün ümitler, hayaller, sevgiler, özlemler , tasarlanan yeni hayatlar, taze bedenlerle birlikte toprağa girecektir. Bunu yapmaya kimin hakkı var? Hangi amaç, bir hayatın üstüne başka bir hayat kurmayı meşru kılabilir?

Hangi ideoloji, akıttığı kanın içinde boğulmadan yaşayabilir? Kabahati yükleyecek insandan başka birini bulamıyorum! Bu düzeni kuran ve her çirkinliğe meşruiyet kazandıran bizim hemcinslerimizdir. Şeytanın gönüllü kölesi olanlarımız hem kendilerinin, hem de diğer insanların analarına, babalarına, eş ve çocuklarına gözyaşı döktürürler. Bu bir çelişki ve bir trajedidir ama malesef gerçektir. Kavgaların, dövüşlerin, savaşların ve ölümlerin olmaması, kimsenin ağlamaması en büyük dileğimdir.


 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..