Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Artık söz milletin!..

Artık söz milletin!..
 

Kum saati artık yorgun, son kum tanecikleri de yavaş yavaş alttaki hazneye düşmeye başladı. Şunun şurasında yalnızca birkaç saat kaldı. Yeni günün ilk saatlerinde, Türkiye'nin her tarafında kurulan sandıklara gidilerek, herkes özgür iradesiyle bir vatandaşlık görevi olan "oy kullanma" görevini ifa edecek ve günün sonuna doğru belli olacak sonuçlara göre Türkiye önümüzdeki beş yılın hükümetini seçecek. Bu demokratik seçimi kimin kazandığı, kimin kaybettiği, kimin başbakan, kimin muhalefet olacağı belli olacak. Ve bir gün sonra yani 23 Temmuz sabahı, belki yepyeni bir Başbakanımız olacak, belki de alışık olduğumuz yüzler, simaları yeni 5 yıllık bir hükümet fotoğrafının içinde göreceğiz.

Türkiye’de ilk seçimler bildiğiniz üzere Cumhuriyet’in kurulması ile birlikle Serbest fırka’nın parti, o partinin iktidar olmasının ardından Atatürk’ün talimatıyla, “Türkiye’’de halkın iradesini tek bir siyasi parti değil, birden fazla siyasi parti oluşturmalıdır” dedikten sonra, yine bu iş için görevlendirdiği kişiler tarafından kurulacak partilerle, Türkiye demokrasiyle tanışacak ve çok partili sisteme geçişin temelleri atılacaktı. Bu yapıldı da!. Ama demokrasinin gereği olan çok sesli, çok partili sistem sancılı ve kavgalı başlamıştı. Daha henüz bir kavga ve savaş ortamından çıkan ülkeye bu sistem henüz erkendi. Bu yüzden hemen kurulan partiler fes edildi. Yola tek bir parti ile adı sonradan “Cumhuriyet Halk Partisi" olarak değiştirilen parti ile devam edilecekti. Öyle de oldu. Atatürk’ün sivil kontrolünde sivil olarak kurulan hükümet ve başındaki milli şef ile çok önemli ve güzel işler başarıldı. Halk demokrasiye damla damla alıştırılıyordu. Atatürk’ün ölümünde sonra, küçük kargaşalar ve karmaşalar yaşayan Türkiye, gerçek anlamda çok sesli ve çok partili seçimlere 1945 yılında geçti. Bu yıl savaştan savaşa koşan dünya’da sıkıntıların olduğu yıllardı ve 2. dünya savaşına girmeyen Türkiye kendi kozasından çıkmaya çalışıyordu.

İlk çok partili seçim 1946 yılında yapıldı. İşte Türkiye'nin 61 yıllık çok partili siyasi yaşamındaki sandık macerası ve seçimlerde ortaya koyduğu tercih. Türkiye çok partili döneme geçişiyle birlikte ilk seçimini 1946 yılında yaptı. 1946 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yüzde 80 oyla iktidara geldi. O günden bugüne, çok siyasi parti kuruldu. Kimisi kapandı, kimisi meclise bile giremedi. Kimisi meclise girdi ama iktidar olamadı, kimisi tek başına iktidar oldu, kimisi ancak koalisyon ortağı oldu. Her siyasi partinin seçim mitinglerinde “tek başına iktidar olcağız” söylemiyle, sağ-sol çatışmalarıyla, askeri darbelerle, IMF ile AMD ile ve son birkaç seçimdir AB’nin kurcalamalarıyla bugüne kadar 15 seçim dönemi geçirdik. Anayasamızda her hükümet döneminin beş yıl olarak belirlenmesine rağmen, hiç beş yıllık hükümetler görmedik. Hep muhalefetin bastırmalarıyla ya da koalisyondaki partilerin koalisyonu bozmalarıyla tekrar seçimlere gidildi. Yarın yapılacak seçimler de, Cumhurbaşkanı seçilememesi ve yanlış uygulamalarla, bazı diretmeler yüzünden bir uzlaşmaya varılamaması yüzünden tek başına iktidar olan AKP de 5 yıllık süreci göstermedi. Yarın çok partili demokrasi sistemimiz 16. genel milletvekili seçimini görecek.

Türkiye, seksen dört yıllık genç bir ülke. O günden bugüne çok sular aktı köprünün altından. Toplu iğneye bile muhtaç bir ülke, bugünkü seviyesine kolay gelmedi. Ama hala önünde bir takım problemler ve sıkıntılar var. Bu sıkıntıları aşması, Türkiye’nin önünün açılması gerekiyor. Türkiye’de ekonomik reformlar, terör, işsizlik, dış borçlar, iç borçlar, Kıbrıs, Ege, IMF sorunları hiç bitmedi. Bu sorunlar bugünde hala sıcaklığını ve güncelliğini korurken, bunlara şimdi de Irak, Kuzey Irak, Kürt meselesi, AB ve Amerika hatta İran eklendi. Küreselleşen dünya’da artık savaşlar tekrar canlanmaya başladı. Türkiye’nin altına dinamik koymak isteyenler artmaya, kavgalar “enerji “ alanında yoğunlaşmaya başladı. Türkiye’nin önümüzdeki 20 yıl içerisinde enerji’de geçiş ülkesi olabilecek durumda olması, dış dünya’ya karşı elini güçlendiriyor ama sırtımızdan hançerlemek için sıraya dizilmiş ülke de çok.

Tüm bu kargaşa ve boğuşmalar içinde, güçlü bir Türkiye’nin oluşması için, güçlü, istikrarlı bir hükümetinde olması gerekiyor. Devlet biçiminden, rejimden, halkından ve geleceğinden ödün vermeyecek bir hükümetin beş yıllık bir süreç için iş başına geçmesine yalnızca 48 saat kaldı. 23 Temmuz günü uyandığımızda, belki de yepyeni bir hükümetimiz olacak. Belki de, bugünkü hükümete “hadi bir beş yıl daha orada kal” denilecek. Belki de seni denedik ama yanına başka partileri de al denilecek.

Seçimin sonucu ne olursa olsun, kavgasız, gürültüsüz, barış içinde geçmesini temenni ediyorum. Hangi siyasal partiyi destekliyorsanız destekleyin, görüşünüz ne olursa olsun, Türkiye’yi ileriye taşıyacağına inandığınız parti hangisi ise, hangi lidere ve siyasi partiye güveniyorsanız, bir tek oy oydur düşüncesiyle sandığa gidin ve özgür iradeniz ile oyunuzu kullanın. İnanın bir tek oy çok şey demek. Kendi geleceğiniz için, çocuklarınızın geleceği için, Türk milletinin geleceği için, gelecekte başka ülkelere boyun eğmemek ve tam bağımsız olabilmek için sandığa gidin. Gidin ve demokrasinin geçek anlamını, vatandaş olduğunuzu bir yerlere hatırlatın. Oyunuz, hükümet kuracak partiye de gitse, muhalefet olacak partiye de gitse, meclise giremeyecek partiye de gitse; o oy sizin oyunuz. Ve siz istediğiniz şekilde, istediğiniz, değer verdiğiniz partiye gidecek.

Yarın, tüm Türkiye’de yapılacak olan 16. genel milletvekili seçimlerinin, önce ülkeme, sonra da milletime hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor, seçimin gün boyunca kavgasız, gürültüsüz, sialhsız, darbesiz olmasını diliyor, iş başına gelecek partinin ve kadrolarının Türkiye için çalışmasını umut ediyorum.

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..