Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '08

 
Kategori
Güncel
 

Artık suyu denetleyebileceğiz

(Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Rıdvan Berber’le Fikir Dergisi için yaptığımız Röportaj)

27 Eylül 2007

Fikir: Öncelikle size çok teşekkür ediyorum. Özellikle son dönemde yaşanan su sıkıntısı bi çok insanı etkiledi. Gelecekte ise daha büyük sıkıntılar olacak gibi görünüyor.

Fikir: Projenizi bize anlatır mısınız? Amaçlar ve hedefler nelerdir?

Rıdvan Berber : Proje nehir sularındaki kirliliğin gözlenmesi ve daha sonradan denetlenebilmesi için bir adım oluşturuyor. Nehirler önemli bir su kaynağı ama maalesef kirleniyor. Bir nehir yatağı boyunca havzada çok önemli bir kaynak. Hem ekonomik açıdan hem endüstriyel açıdan çünkü bu su çoğu zaman sulama suyu olarak tarımda kullanıyor. Çoğu zaman endüstride kullanılıyor. Şehirlerde şebeke suyu olarak kullanılabiliyor. Ve günümüzde karşılaştığımız global ısınmanında sonucu olarak yağış azlığından dolayı giderek nehirlerdeki sularda azalmaya başladı. Dolayısıyla bu kaynağın son derece iyi kullanılması lazım. Kirlenmesinin önlenmesi lazım. En ucuz temizleme yöntemi kirletmemektir. Eğer kirleniyorsa şöyle veya böyle temiz tutabilmenin temel bir adımı ne kadar kirlendiğini nehirde su rejiminin ve kirlilik değişkenlerinin zaman içerisinde nasıl değiştiğini gözleyebilmek gerek. Bu işlem nehirden zaman zaman örnek alınarak laboratuarlarda yapılıyor. DSİ bunu takip ediyor. Ama çok seyrek periyotlarda bunu takip edebiliyor. Gidiyorlar örnek alıyorlar. Aldıkları örnekleri laboratuara getiriyorlar. Bazen arazide , yerinde de inceleme yapabilirler ama çoğu kez alınan örnekler laboratuara getiriliyor. Ve bunlar çok emek harcanarak çok insan gücü harcanarak analiz yapılabiliniyor. Klasik kirlilik izleme yöntemi olarak. Oysa bir nehir çok dinamik, çok değişken , kıyısında pek çok yerleşim yeri var. Buralarda kanalizasyon var. Endüstriyel yerleşim var. Bunlardan atık sular geliyor. Mezbahalar var. Tavuk çiftlikler var. Çiftçiler gübre kullanıyorlar. Toprağa karışan gübrenin getirdiği yük toprak altından nehire geliyor. Dolayısıyla nehirdeki kirlilik çok sık değişiyor. Bu kirliliği zaman zaman nehirden alınan suyu laboratuarlarınıza götürüp aldığınız örneklerle çok iyi şekilde takip edemezsiniz. Teknoloji de giderek gelişiyor. Yeni olanaklar var. Bizde bu olanakları kullanarak istedik ki nehrin yerinde yirmidört saat süre ile izleyebilelim. Ve bu izlemeden sonra biriken verileri değerlendirerek nehirdeki kirlenmelerin hangi noktalarda hangi düzeyde olduğunu nehrin nereye doğru gitmekte olduğunu ve nehirdeki bu kirlenmenin önüne geçilmesi için kısa , orta ve uzun vadede neler yapılması gerektiğini daha sağlıklı olarak belirleyebilmeyi hedefliyoruz.

Fikir: Hocam çok güzel bir açılım yaptınız az önce. Dediniz ki ; En ucuz temizleme yöntemi kirletmemektir. Sanırım bu suyun üzerindeki maliyeti oldukça düşürecektir.

R.B: Biz suyun kirlenmesini engellemiyoruz. Sadece kirlenmeyi gözlüyoruz. Biz bu kirlenmenin mertebesini gözleyeceğiz şu anda. Yirmi dört saat boyunca daimi olarak.

Fikir: Peki bu projenin gelecekte tüm Türkiye’de uygulanabilirliği mümkün mü?

R.B: Tabi son derece önemli bir nokta. Şu anda bu proje bir pilot proje. Yeşilırmak üzerine iki tane istasyon yerleştirdik. Bu istasyonlar birer konteynır. İçinde sensörler var. Bu sensörlerle nehirdeki suyu bir örnekleme sistemiyle nehirdeki suyu alıp sensörlerle analizleyip ondan sonra nehre iade ediyoruz. Ve aldığımız verileri gördüğüz bilgisayarda ( sağına dönüyor ve duvara asılı dev ekranı gösteriyor ) şu anda takip edebiliyoruz.

Fikir: Peki efendim bu projenin tam olarak maliyeti nedir?

R.B: Şu anda bizim projemizin maliyeti 1 Milyon YTL dolaylarında. Daimi ve yirmi dört saat boyunca çalışacak olan iki tane ölçüm istasyonu bir tanede Ankara Üniversitesi’nde izleme merkezimiz olmak üzer projenin toplam maliyeti 1 Milyon YTL ‘dir.

Fikir: Projede eksik gördüğünüz bir nokta söz konusu mu?

R.B: Tabi ki bu bir başlangıç. Şu anda içinde bulunduğumuz noktada bir nehirdeki kirlenmeyi; bunlar çözülmüş oksijen , nitrat , amonyak , klor , toplam organik karbon , ph ; sıcaklık olarak şu anda izlenebiliyor. Kimyasal oksijen ihtiyacı ve fosfat bileşenlerinde birkaç ay içerisinde bu sisteme dahil edilecektir. Bizim orada tamamladığımız üç tane doktora çalışmamız var. Yeşilırmak üzerinde. Ve bu doktora çalışmalarında biz bir model geliştirdik. Su kalite modeli. Bu su kalite modeline biz herhangi bir noktadaki su özelliklerini ve nehrin özelliklerini girdiğimiz zaman bu özelliklere göre ileride ki herhangi bir noktada bir yan koldan karışacak olan herhangi bir kirleticiyi de bilirsek bu etki altındaki sudaki kirlenmenin yirmi , otuz , kırk , elli km. boyunca nasıl seyredeceğini biz öngörebiliriz. Tahminde bulunabiliyoruz. Örneğin ölçüm istasyonlarımızdan bir tanesinde çok aşırı bir yüklenme gördük. Bu yüklenmeyi ileride tahminen bir yıl içerisinde bu modelimizi buraya entegre ederek bu yüklenmeyi oraya girip anında, bunu simile etmek suretiyle bu yükün nehir boyunca etkisinin ne olacağını öngörebileceğiz. Ve yöreye uyarıda bulunabileceğiz. Şu anda bile çok aşırı bir yükte, herhangi bir nedende bile yöreyi uyarma olanağına zaten sahibiz. Ama kısa bir süre sonra yani bir yıl içerisinde modeli çalıştırarak bunun nehir üzerindeki muhtemel etkilerinin ne olacağını da tahmin edebileceğiz. Dolayısıyla bunlar yapabildiklerimiz ama araştırma şöyledir ki; hiçbir şey araştırma da son değildir. Her şey başlangıçtır. Araştırmada bazı sorunları çözersiniz ama yeni sorunlar çıkar. Elbette ki bu proje Yeşilırmak’ta bir pilot proje olarak başlangıç. Bu istasyonların sayısı çoğaltılabilir. Başka nehirlerin üzerine yerleştirilebilir. Ve tabiî ki burada da yapılması gereken şeyler var. Örneğin şu anda biz model öngörülerimizi saat mertebesinde veya gün mertebesinde değil nehrin akış hızına göre ancak yapabiliyoruz. Ama global ısınma ve nehirlerdeki su rejimi daha büyük periyotlarda da değişiklikler gösterebiliyor. Mevsimler boyunca ne oluyor? Yıllar boyunca ne oluyor? Bunları ölçmek lazım. Bunları değerlendirerek önümüzdeki mevsimlerde yıllarda neler olabileceğini tahmin edebilmek lazım. Bununda temel koşulu sağlıklı, sürekli veriye sahip olmaktı. Sürekli ve sağlıklı bir veri olmadıkça orta ve uzun vadeli tahmin yapamazsınız. Şimdi biz zaman içinde sağlıklı veri topluyor olacağız. Ve elbette ki boş durmayacağız. Aldığımız verileri bir nehir, havza yönetimi bağlamında değerlendirebilmek, orta ve uzun vadeli açılımlar yapabilmek üzere kullanacağız.

Fikir: Tabi anlattığınız bu projeler siz bilim adamlarının yapacağı işler. Peki devletten ya da uluslar arası bilim kuruluşlarından bir destek alıyor musunuz?

R.B:Şunu belirteyim bu proje TÜBİTAK tarafından desteklenmektedir. Bu projenin kaynağı tamamen TÜBİTAK’dadır. Müşteri kuruluşta Çevre ve Orman Bakanlığı’dır. Çünkü bu bir kamu araştırma projesi. Kaynak tamamıyla TÜBİTAK’tan geliyor. Ve TÜBİTAK’a teşekkür borçluyuz. Ayrıca belirtmem gereken bir husustur ki ; Amasya ve yöresi halkına da çok teşekkür ediyorum. Bizlere çok yardımcı oldular. Amasya Valiliği, Belediyesi, Tedaş, Teaş, DSİ ‘yede teşekkür ederim.

Fikir: Hocam özellikle bu yaz Ankara’da yaşadığımız su sıkıntısı bize artık bir şeyler yapma gerekliliğini de gösterdi. Halkın yapabileceği tasarruf ne ölçüde olabilir sizce?

R.B: Bilimsel olarak benim böyle bir konuya somut bir şeyler söylemem doğru olmaz ama bir olgun davranış şekli olarak hepimizin yapacakları var tabi ki. Olan kaynakları olabildiğince iyi kullanmak. Tasarruflu kullanmak. Fazla tüketimden kaçınmak. Ama bunu tarlayı sulayan çiftçi açısından nasıl yorumlamak lazım orada tabi toprakçıların, tarımcıların devreye girmesi; ne kadar su kullanmak lazım, çünkü fazla su toprakta zararlıdır. Az su zararlı olduğu gibi çok suda toprak da oldukça zararlı. Doğal kaynakları tasarruflu kullanmak ve evlerde yapabileceğimiz şeyler söz konu elbette.

Fikir: Sera gazının etkilerinin azaltılması ve buna bağlı olarak küresel ısınmanın yavaşlatılması amaçlayan Kyoto Sözleşmesi’nin gerçekten suyun geleceği için önemli olduğunu söyleyebilirmiyiz ?

R.B: Açıkçası Kyoto Sözleşmesi’nin tam metnini okumadım. Dolayısıyla bu konuda da kendimi konuşmaya yetkili olarak görmüyorum. Elbette ki çevreyi korumamız lazım. Bunun için ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı. Ama burada belki hassas bir dengede var; Çok da ayrıntılı incelenmesi gereken bir konu. Açıkçası çok ayrıntılı bir yorum yapmak doğru olmaz diye düşünüyorum. Ancak suyun geleceği için önemli bir sözleşme.

Fikir: Artık önümüzdeki yıllarda suyun yönetilmesi gerektiği gerçeği var ortada. Sizin Yeşilırmak üzerinde şekillendirdiğiniz bu projenin yanı sıra gelecekte bağlantılı olarak başka nasıl projeler üretilebilir? Su nasıl yönetilebilir?

R.B: Benim az önce söylediğim şey aslında su yönetimine ilişkindi. Bu bir başlangıç. Bakın; karar alabilmeniz için fikir sahibi olabilmeniz için bilgi sahibi olmanız lazım. Bilgi sahibi olabilmeniz içinde elinizde güvenilir verilerin olması lazım. Şu anda nehir yönetimi için bir nehir üzerinde ilk defa sağlıklı, güvenilir, daimi aynı temelde veri almaya başlıyoruz. Bu verilerin ileride bilimsel yöntemlerle değerlendirilmesinden sonra bu noktada su yönetimi için karar almayı kolaylaştırıcı yöntemler, faktörler ortaya çıkacaktır. En azından şunu söyleyebilirim; şimdi biz modelimizi bu sistemden aldığımız verilerle bir kez daha doğruladıktan sonra şunu yapma imkânına sahibiz; örneğin Yeşilırmak kıyısında bir tesis kurulmak isteniyor. Bu bir endüstriyel tesis olabilir. Bu bir yerel belediyenin tesisi olabilir. Biz mezbaha olabilir. Bu tesis eğer nehri atık su deşarj sistemi olarak kullanacaksa muhtemelen bu debide şu şu özelliklere sahip bir atık suyu bırakıyor olacağım bu nehre, bunun etkileri ne olacak diye sorulduğunda tesisi kurmadan önce biz modelimizi çalıştırarak bu karakteristeki bir atığı nehre boşalttığınızda bunun sizin tesisi kuracağınız noktadan itibaren ileriye doğru nehre muhtemel etkileri şu şu olabilir diye tahminde bulunma imkânına sahibiz. Dolayısıyla çevresel etki değerlendirmesinde önemli bir aşama bu. Yani orada endüstriyelleşmeden önce bir muhtemel yatırımın fizibilite etüdü ortaya çıktığında biz ona bakarak birlikte çalışmak suretiyle bu yatırımın nehir üzerindeki etkilerini tahmin edebiliyoruz.

Fikir: Öyle umut ediyoruz ki bu başlangıçla halkımız daha da bilinçlenebilecektir.

R.B: Tabi ki öyle umut ediyoruz. Biz elimizdeki verileri web ortamında halka açacağız. Halkta Yeşilırmak üzerinde ki kirlilik miktarını bilecek. Daha sonra bunların ne anlama geldiğini o yörede eğitimlerle anlatacağız. Yerel yöneticilere, halka vesaire vesaire. Yapılacak çok iş var.

Fikir (Pınar Ulupınar) : Bir kimya mühendisi adayı olarak, sizinde bildiğiniz gibi bu konular çevre mühendisliğiyle ilgilidir. Böyle bir sorunla ilgilenmek nerden aklınıza geldi?

R.B:Bu dönemde her şey çok disiplinli. Hiçbir konu hiçbir meslek grubunun tekelinde değil. Dolayısıyla bunlar çevre mühendisliğinin konusudur gibi bir yaklaşım doğru olmaz. Nehirdeki çoğu olay evet kimyasaldır. Dolayısıyla burada sadece bir meslek çalışır diye bakmamak lazım. Bu projede elektronik mühendisi var. Bilgisayar mühendisi var. Kimya mühendisleri çok olduğu gibi diğer meslek dallarından da insanlar var. Örneğin aldığımız verileri GPRS hatları vasıtasıyla merkeze aktarıyoruz. Bu elektronik ortamı, bilgisayar ortamı; çok disiplinli tek meslek grubunun yapabileceği işler sınırlıdır. Grup çalışmasını beraber yürütüyor olmanız lazım. Çoğumuz kimyacı. Evet kimya mühendisiyiz. Hem kirletmek için , (gülüyor) hem temizlemek için. Ama artık yeşil kimya var, kirletmiyoruz. Biz kimyacılar artık kirletmiyoruz. Temiz tutuyoruz. Bu tür ön yargılar yıkılmalıdır.

Fikir: Haklısınız. Toplum yararı için çalışan bir meslek grubuna karşı olan bu önyargılar yıkılmalı.

R.B: Evet. (Pınar Ulupınar’a bakarak) Siz genç kimyacılarımıza çok iş düşüyor.

Fikir okurları için sorularımıza verdiğiniz cevaplara çok teşekkür ederiz efendim. Öyle umuyoruz ki bu pilot proje gelecekte başarılı olur.

Eren AKSOYOĞLU Pınar ULUPINAR

 
Toplam blog
: 41
: 715
Kayıt tarihi
: 15.06.08
 
 

Ortaöğrenimimi Anıttepe Lisesi'nde gördükten sonra Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Mühendisliği..