Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '06

 
Kategori
Mizah
 

Artiz Misin

Artiz Misin
 

<ı>

İstanbul' da bir öğle vakti üst kata babamlara çıktım. Ailemle birlikte yemeğimizi yedik. Sonrasında masadan kalkmadan, derin konulara girdik. Öyle derin ki düşman başına...

Masayı temizledim tekrar masada yerimi aldım. Gözüm kombinin peteğinde duran gazeteye ilişti. Gazeteyi elime aldım ve içinde bulunduğumuz sıkıntılı ruh halinden kurtulabilmek için gazetede okumadığım yer kalmadı. Sıra iş ilanlarına gelmişti. Atlamadan sırayla sesli sesli okuyordum. Babam da dinliyordu, ya da dinliyor görünüyordu...

İlanları okurken hiçbir kuruma ve hiçbir amaca hizmet etmiyordum. Maksattaki gayem sadece odanın havasını değiştirmekti ve bunu başarmıştım.

Bir ajansın ilanı ilgimi çekti. X ismi kullanarak gündemdeki bir dizi için oyuncu aranıyordu. Merakıma yenik düşerek, babamın yanında ajansı aradım, ' gelin görüşelim ' dediler...

Aradıkları oyuncu tam da yeğenime göreydi. Durumu yeğenime söyledim ve yeğenim, ertesi gün için tahminim kafasına bir kutu jöleyi boşaltmış olarak yanıma geldi, ' hala hazırım ' dedi...

Artiz olacağız geyikleri arasında Taksim’ de bulunan ajansın yolunu tuttuk. Türk filmlerinden kalma artist olan kızların evden kaçmalarıyla gelişen olayların şakaları arasında ajansa vardık. Bizi minyon tipli cici bir kız karşıladı. Ona evden kaçmadığımızı ailemizden haberli geldiğimizi falan söyledik. Açıkçası işin geyiğindeydik...

Gereken formlar dolduruldu. Yeğenimi beğenmişlerdi ve ertesi gün çekimleri olan bir filmde oynatabileceklerini söylediler. Yeğenimle göz göze geldik, ' tabi, tabi ' dedik ve güldük...

Sonra kız bana döndü, ' sizi de bir rolde oynatabiliriz ' dedi.

Ben geyiğe nasıl kaptırdıysam artık, ' beni de artiz yapmazsanız evden kaçarım kötü yola düşerim, hele birde elektrikler kesilirse bunalıma bile girerim ' diye şakanın dozunu giderek artırmıştım ki, yeğenimin kolumu dürtmesiyle kendime geldim...

Sonra hiç deneyimim olmadığını ve yeğenim için geldiğimi söyledim. Ama kız ısrarla beni bir sinema filminde ufak bir rolde oynatmayı istiyordu...

Bakarız dedik ve yeğenimle evin yolunu tuttuk bir taraftan da, ' bu kız yalandan ölecek biz ne anlarız diziden, filmden de bizi oynatacakmış ' diye gülüşüyoruz. Ararlarsa amma da komedi olur dedik ve bir süre sonra eve geldik. Üstümüzü değiştirmeye fırsat kalmadan tel. çaldı. Ajanstan arıyorlardı. Ertesi gün için yeğenimi kabul ettiklerini ve çekimin yapılacağı yeri söylediler...

Yok canım daha neler dedik ama merakta ediyorduk. Her meraklı insanın yaptığı gibi ertesi gün verilen adresteydik...

Çekimler Kabataş Erkek Lisesindeydi. Denizin ortasında bir okul. Tek kelimeyle muhteşem. Önemli adamların çoğunun bu okuldan mezun olduklarını söylediler.
Mekân harikaydı ama ajans çalışanlarına ayrılan yer bir felaketti. Bütün duvarları çatlamıştı. En ufak bir sarsıntıda yerle bir olurdu. Hatta balkona çıkan yerin önüne uyarı tabelası koymuşlardı, ' balkona çıkmak tehlikeli ve yasaktır ' ...

Yasakları çok seven bir milletin evlatları olarak uyarıyı ciddiye aldık. Kimse balkona çıkma eğiliminde bulunmadı...

Ajanstan gelenlerin hepsi bir odada toplanmıştık. Ortada uzunca bir masa ve karşılıklı sandalyeler konulmuştu. Erken gelenler güzel yerleri kapmıştı...

İçlerinde bizim gibi ilk defa gelenlerde vardı tecrübeli olanlar da vardı. Hemen bir kulis oluşturduk. Kendimize üç tane kafa dengii ' artiz adayı ' bulduk. Bunlardan bir tanesi hukuk öğrencisiydi. Diğeri okul düşmanıydı. Lise sondu galiba. Kimliğini belirleyemediğimiz üçüncü tekil şahısla aralarında bir konuşma geçti.

Ajanstaki iş formlarından bahsediyorlardı, ' formun üzerinde T:C. yazıyor ' diyordu okul düşmanı olan. Kimliği belirsiz üçüncü tekil şahıs, ' T.C.Türkiye Cumhuriyeti mi ' diye sordu.

Okul düşmanı hemen cevabı yapıştırdı, ' yook canıımm, ne alaaakası var, T.C. demek Tülin’ le Caner demek ' ...

O ana kadar ciddi görünmeye çalışan yeğenim ve ben kendimizi daha fazla tutamadık ve bastık kahkahayı.

Daha üstümüzden bu şoku atamadan bizim gibi ilk defa milli olanlardan biri sordu, ' çekimi nasıl yapıyorlar '

Cevap hazırdı.. ' Ooo hooo oooo sen anlamazsın bile, biz bööölee otururken kameraman kapının dışından bizi çekip gidiyor, belki de çekti de bizim haberimiz bile yok ' ...

Haydaa, bu nasıl saçma iş diye düşünürken kapıda kocaman kamerasını omuzlamış kameramanla gözgöze geldim ve ona kötü kötü baktım, ' insan bir haber verir ' gibilerinden...

O ara kameraman dile geldi, ' hadi sallanmayın, yeriniz rahat geldi galiba, kalkın da öbür binada toplanın çekelim şu filmi '....

Olay anlaşılmıştı, çocuklar bizle kafa yapmıştı. Çok bozulduk tani ama güllmedik. Paket yaptırdık evde güldük...

Nihayet okulun bahçesinde olan yan binaya geçildi ve saatler süren hummalı bir çalışma başladı.

Evet, yeğenim artiz olmuştu. Vatana millete hayırlı olsun.

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..