Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '11

 
Kategori
Edebiyat
 

Aruz, aşk ve dörtlüklerim

Aruz, aşk ve dörtlüklerim
 

Kaynak: Web


Köşe yazılarının edebi değer taşıması gerekmiyor, lakin ben bu günlerde aruz ile ilgilendiğimden sizlerle de paylaşmak istediğim iki anlamlı dörtlük hakkında yazacağım. 

İlk dörtlüğümüz:
Evliyâm olsaydı kalbin belki dârdır cânıma,
Ben, acep sen olmasan neyler, ne derdim nâmımâ?
Bahtiyar aşkın için geldim uzaktan yânınâ,
Gör ki zor geçdim o cemden meyledip feryâdınâ.
 

Buradaki manayı biraz açmak istiyorum izninizle. İlk iki mısrada sevgilisi onu sevse içi içine sığmayacağı için, kendi ismini bile unutabilecek olan bir aşığın itirafı var. Son iki mısrada ise, bu hissiyat içinde olan bu zavallı aşık, aşkının seslenişi üzerine mutlulukla koşup geldiğinde, -büyük bir ihtimal ile hayranlardan oluşan- bir kalabalık arasından zor geçtiğini söylüyor. Okurlarıma sormak isterim, söyler misiniz, bu dörtlük ile anlatılan hisler size duyuluyor olsa yanıtınız ne olurdu? 

Şimdi de ikinci dörtlük;
Mecâlim yok ki senden hiç, acem tiryâkîsi oldun;
Ya kal, ben can bulam, sensiz hayat zûl olmasın dursun,
Ya git, kalsın o dâr kalbimde pîr-î nûr o lan aşkın,
İlâcım tek delildir, bir karar ver öyle zerk olsun.
 

Uzaklarda olan bu sevgiliye olan serzeniş bir dörtlükle de bitmiyor. İkinci dörtlükte aşık yaşadığı hasreti anlatmak için, uzak diyarların tutsağı olan sevgiliye bu hasretten duyduğu bıkkınlığı dile getiriyor. Ya git, ya da kal diyor özetle. Kalırsa hayatın bir anlamı olacağını, can bulacağını; giderse yine de onu unutmayacağını ve aşkının kalbini aydınlatmaya devam edeceğini söylerken, son olarak bir karar beklediğini söylüyor. Aşık, bu haline tek ispat olan aşkını yine ilaç olarak alacağını belirterek duygularının ciddiyetinin de altını çizmiş oluyor. 

Yıl 2011, eski Türkçe ile bugünün Türkçesinin bir tablosu var karşınızda. Eski dilde de yeni dilde de aşkın anlatımı var bu satırlarda. Pek az kişiye nasip olur herhalde böyle bir yazı yazmak. O nedenle altını çizmek isterim ki, kesinlikle hiç bir alıntı yok, tamamen aruz kullanılarak yazılmış, kendi dörtlüklerim ve sizin için Türkçeleştirdim. Günümüz Türkçesine uyarlamamam gerekirdi belki de, sonuçta Osmanlıca olunca daha havalı duruyor. Ben bugünün gençlerinin de okumasını, anlamasını istediğim için açıklamalarını yazmak istedim. Hepsi gerçek duygular ile yazılmış, dörtlüklerde iki farklı aruz kalıbı kullanılmıştır. Dörtlüklerde kullanılan aruz kalıplarının birbirini tutmaması nedeniyle tek bir şiir olarak kabul edebilir miyiz, bir usule aykırılıktan bile bahsedilebilir mi bilemiyorum. Yine de ben edebiyat severlerden, aranızda kalıplara aşina olan var ise ve bu dörtlüklerdeki aruz kalıplarını bulurlar ise bana bildirmelerini rica ediyorum. Belki de onlar için bir sürprizim bile olabilir. 

Sevgiler sunarım. 

 
Toplam blog
: 149
: 652
Kayıt tarihi
: 07.04.10
 
 

Sazsız söze ezgiler diziyoruz, birer birer. "Kim" olduğumuzun belli olmadığı bu dünyada K..