- Kategori
- Ekonomi - Finans
Arz ve talebe karşı akıl dışı bir saldırıya cevap
Avusturya Okulu'nun Dahi iktisatçısı Ludwig Von Mises
Bir blog yazarımız arz talep dengesinin olmadığından, arz ve talebin ekonomiyi artık açıklayamadığından ve dünyada alışverişin artık bir takas işlemine doğru evrildiğinden bahsetmiş.*
Sayınyazarın iktisat öğrenimini gördüğü yerde Mises’in ısrarla vurguladığı iki büyük yanlış egemen. Birincisi iktisat istatistiksel değildir. İkincisi tarihe dayanan bir kehanet bilimi değildir. Dolayısıyla iktisadın bugünkü anlamda öğretimi tamamen orta yolcu bir çarpık anlayışın ürünüdür.
Ayrıca yazarın yazısında genel bir iktisat felsefesi eksikliği, arızı örnekler üzerinden yanlış tümevarımsal çıkarımlar yapılmasına sebep olmaktadır.
Nedir bu orta yolcu çarpık anlayış?
Bu anlayış ekonomin hala kullanılan, müteşebbis, marjinal fayda, arz ve talep, sübjektivite gibi kavramları ile Marksist ve daha sonra Keynesyen müdahalecilik ve denge saçmalılarının bir arada kullanılabileceğine ve böylece orta yolcu bir uzlaşmacı izah şekli bulunabileceğine dair çarpık anlayıştır.
İktisatta bazı temel kavramlar vardır ki bunlar ancak bir arada ve tutarlı anlaşıldığında açıklama gücüne sahiptirler. Eğer bunların anlam ve bağlamlarını saçmalıklarla dekore etmeye kalkarsanız bütün izah kabiliyetinizi kaybedersiniz. Arz ve talep bu zaruri keşiflerin başıdır.
Sayın yazarın gördüğü iktisada göre arz ve talep ancak iktisadın içinde uydurulmuş bir açıklama çabasından başka bir şey değildir.
Oysa arz ve talep birer insan eylemidir! Ve ekonomi insandışı bir otomatizm değil, iradeye dayanan doğrudan bir insan eylemidir. Daha doğrusu insan eyleminin kendisini yönlendiren ve kendisinin yöneldiği bütün düzenliliklerin açıklanması işiyle ilgilenen disiplinin adı iktisattır. Bu açıdan normal günlük insan davranışından ayrı bir iktisadi davranış yoktur.
Dolayısıyla piyasalar da arz ve talep de kapitalistlerin icat ettiği vazgeçilebilir şeyler veya iyileştirilebilir hastalıklar falan değildir.
Sayın yazarın dayandığı temel argüman “dengedir” Ki bu Marxın “değişimin değişmez özünü bulmak” simya tutkusuyla saplandığı temel yanlıştır.
Ekonomide temel çaba fiyatlandırmada isabet kaydetmektir. Bu açıdan insanlar akıllarında daima bir soyut ve değişmez fiyatlandırma idealine göre hareket etmekle beraber bu değerlemenin her an değiştiğini, sayısız üretim faktörüne bağlı olduğunu da gözlemleriz.
Öyleyse ekonomide denge diye bir durum söz konusu değildir. İnsan eyleminin dayandığı temel güdü memnuniyetsizliktir. Bulunduğu halden daha iyisine doğru yürümek ihtiyacıdır. Dolayısıyla “denge halinde” değişmez bir kurallı ekonomi diye bir şeyden bahsedilemez. Sayın yazarın kafasındaki ekonomi, üretimin ve tüketimin sözüm ona” ideal” şartlar altında değişmeden kaldığı, alım gücünün değişmediği, dolayısıyla fakirliğin olmadığı bir Marksist cennet tasavvurudur. Üzülerek söylemeliyiz ki böyle bir ortam asla mevcut olmamıştır ve olamayacaktır.
Arz ve talep eğrileri kendilerine uyulması gereken zorlayıcı kanunlar değildir. Bunlar yazarımızın “kara düzen” diye tabir ettiği piyasa davranışlarını anlamakta yardımcı olan eksploratif/keşfi şekiller/grafiklerdir.
Herhangi bir malın farklı yerlerde farklı talep edilmesi, onunla ilgili arz ve talep durumunun genel olarak değiştiği anlamına gelmez. Bir mala her yerde ve her zaman aynı talebin olması gerektiğini düşünmek saçmalıktır. Dolayısıyla siyah beyaz televizyonların artık üretilmiyor olmasından hareketle siyah beyaz televizyonun, arz ve talebi yanlışladığını söylemek de saçmalıktır.
Ayrıca “ihtiyaçlar hiyerarşisi” gibi yaklaşımları arz ve talebe yamamak da saçmalığın ta kendisidir. Gerçek olan arz ve talep arasındaki ilişkiyken buna tamamen kurgusal bir düşünceyi yamamak iktisadi akla aykırıdır. Kimin neyi ne zaman tüketmesi gerektiğine karar verecek bir iktisadi yüce akıllar konseyi falan yoktur ve olmamıştır da. Bunu yapmaya kalkanlar sosyalist rejimlerdi ve onlar da , arz ve talepleri kendileriyle mukayese edilecek başka arz ve taleplere izin vermedikleri kısacası piyasayı ortadan kaldırdıkları için iktisadi hesaplama aracından mahrum kaldılar ve battılar.
Yazarımızın para iktisadının ortadan kalkıp da takas ekonomisine gidileceği kehaneti de arz ve talep gerçeğini yanlışlayamaz. Çünkü en nihayetinde insanların hangi sebeple olursa olsun arzu ettikleri şeylerin arzu etmedikleri şeylere göre daha kıt bulunacağı ve buna göre diğer malların daha fazla miktarına karşılık geleceği gerçeği arz ve talebin ta kendisidir. Alış verişi neyle yaptığınız önemli değildir. Alışverişin, daha fazla arzulanan şeyler arasında bir değişim olmasıdır, önemli olan.
Dolayısıyla ne arz/talep eğrisi bitmiştir ne de onu ortaya çıkaran mübadele eylemi…
* http://blog.milliyet.com.tr/arz-talep-egrisi/Blog/?BlogNo=327844