Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Asansör bozuldu, neler gördüm neler...

Asansör bozuldu, neler gördüm neler...
 

Birkaç ay önceydi. Şu an ikamet etmekte olduğum evime henüz taşınmamıştım. Önceki evim, beş katlı bir apartmanın son katında idi. E zaten tığ(!) gibi bir delikanlı olduğumdan dolayı, hiçbir şekilde merdiven kullanmıyor, Allah yapandan razı olsun, sürekli asansörle inip-çıkıyordum.


Bir gün asansör arıza yaptı. Problem büyükmüş ve bir hafta kullanıma kapandı. Yandı gülüm keten helva, gitti bizim pinotik yağ kesecikleri. Neyse, her işte bir hayır vardır derler ya. Bir hafta boyunca, beş kat merdiveni inip-çıkarken bakın neler gördüm, neler...


Bir kere, bu kapı eşiklerine, kabartmalı çıkartmalardan nazar boncukları yapıştırmak acayip moda olmuş. Trendy yani, trendy söylemle. Abartmadan söylüyorum, bizim kapı haricindeki dokuz daire kapısından en az yedi-sekizinde, eşiklerde nazar boncukları vardı.


Hele bir komşumuz var ki durumu abartmış tam anlamıyla. Hemen, mermer eşiğin sol tarafına, at nalı kadar büyük bir çıkartma yapıştırmış. Onu da, çevresine yapıştırdığı daha küçük beş-altı adet nazar boncuğu ile çerçevelemiş. Vallahi şaman kafası gibiydi mermer eşik. Oraya, bırakın nazar değmesini, ayak değmesi bile mümkün değil. Herhalde eve girerken, uzun atlama yaparak girmekteler.


Asansörün bozulduğu ilk gün, sabah hafif uykulu, işe gitmek için merdivenden aşağı inerken, ikinci katta dumura uğradım. Ortam loştu ve doğal olarak dardı. Karşıma, orijinaline yakın ebatlarda kocaman bir aslan heykeli çıkınca, benim uyku mahmuru gözler, tır lastiği gibi açıldı vallahi. Bu neydi ya?!


Bir süre sonra parçaları tamamladım. Balkonundan Galatasaray bayrağını eksik etmeyen (ikinci lige düşen bir takımı yendiklerinde bile asmıştı bayrağı hiç unutmam) fanatik Cimbom’lu komşum, durumu abartmış, kapının önüne aslanı bağlamıştı. Hey koca Allah’ım, sen nelere kadirsin.


Kapıların önündeki paspaslar da enteresandı. Pek çoğunda yazılar yazmaktaydı. “<ı>Welcome”. Hatta birinde “<ı>Willkommen” yazıyordu. İnanmazsınız, kendimi Birleşmiş Milletler binasında hissettim. Bir, Türkçe “<ı>Hoş geldiniz” yoktu. Sanıyorum, herkesin misafiri uluslararasıydı. Beynelmilel toplumuz vesselam(!).


Bu dış kapı ve kapı eşikleri mevzuu beni baya bir sarınca, daha bir dikkatli yapmaya başladım sosyal gözlemlerimi. Bir de ne göreyim? Kapılardan birinin üzerindeki kartonpiyere, nokta kadar bir kamera gözü yerleştirilmiş. Elimde olmadan, kameraya dönüp “<ı>iyi akşamlar” demişim.


Birkaç gün sonra komşumla karşılaştım ve dayanamadım sordum. Kapıya gelen kişiyi görmek için web kamerası (webcam) gömdürmüş, kartonpiyerin içine. “<ı>Peki ya kapı dürbünü, ondan ne farkı var ki bunun?” dedim saf saf. “<ı>Olur mu öyle şey komşum, bu daha güvenli” dedi. Niye daha güvenli olduğunu sormadım. Ama O, anlatmaya devam etti. Bunu gören iki komşumuz daha, aynı şeyi yapmışlar. Vay be... Ben onları kaçırmışım.


Dış kapılara ait son gözlemim ise Hawaii çiçekleri oldu. Hani filmlerin değişmez sahnesidir. Esas oğlan ile esas kız, balaylarını geçirmek için Hawai adasına gelirler. Uçakları havaalanına iner inmez, çikolata renkli ve rengarenk bikinili ada kızları, bunların boyunlarına, koca koca çiçek halkaları takarlar. Bizimkiler de boyunlarında çelenkleriyle otellerine giderler.


İşte bizim apartmanın çelikten dış kapılarında, bol miktarda bu çiçek halkalarından vardı. Tabi yapma çiçeklerden. Bu durum da acayip moda olmuş yani. Alıp alıp her birini boynuna geçiresi geliyor vallahi insanın.



@Geçen sene bugün "İnsan, Yüz Kilo Yükü Taşır da Bir Kilo B.ku Taşıyamaz": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=46317

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..