Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '12

 
Kategori
Güncel
 

Asgari ücret küresel dayatmanın buz dağıdır

Asgari ücret küresel dayatmanın buz dağıdır
 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik (Yusufeli 1956)


Türk toplumunda İktidar Sahipleri ile Zenginler Kesimi ‘emek sömürüsü’ konusunda söz birliği etmişcesine korkunç bir ‘bırakınız ne yaparlar ise yapsınlar' diyerek ortaya çıkabilecek olumsuzlukları durdurabilmek için her türlü yaptırıma başvurmayı yoluna koymuştur.

Bu alanda Anavatan İktidarlarından sonra AKP İktidarları en çok çaba harcayan ikinci partidir. Çünkü yasalar ile onların getirdiği dayatmalar ve yaptırımlar olmadan iktidarlar gücünü uygulayamaz. Çünkü Liberal Kapitalist Ekonomi ile onun uzantısı durumundaki Küresel ve Yerli Sermaye böyle istemektedir. Çünkü Liberal Muhafakâr Demokrasi de kitleleri kendisine bağlayabilmek için iktisadi içerikli Mali Disiplin ve Sosyal Güvenlik uygulamalarının sıkı tutulmasını iktidarda kalmak bakımından tek çıkar yol olarak görmektedir.

Bu sorunları çözmek makamında oturan İktidar Yetkilileri dün olduğu gibi bugün de ‘bizden başkası cehennem’ diyemeseler bile, ‘herkes hakkına razı olmalıdır’ ya da ‘bizden bu kadar, gerisi sana kalmıştır’ demek gibi anlaşılan egemenliklerini sürdürmek azmindedir. İşte toplumsal gerilim içerikli sorun da bu yaklaşımlar süresince toplumu germektedir. Bu yüzden ’adil paylaşım ve adil vergi alınması’ özlemleri artmakta, toplumsal çalkantılar ile toplumsal mutluluk dağılımı da aşağılara doğru sarkmaktadır.

İşte bu bağlamda düşünüldüğünde son Asgari Ücret düzenlemesi de yerli yerine oturmaktadır, diyebiliriz. Bu bağlamda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik’in dünkü açıklamasına göre, net asgari ücret, 2013'ün ilk 6 ayında 774 TL, ikinci 6 ayında 804 TL olmuş. Asgari Ücretliler ile onların yakın çevreleri bakımından hiç de sevindirici olmayan bu durum etkisi altına alacağı kitleleri günden güne daha bir uçuruma doğru sürükleyecektir. Sorunun değişik açılardan yorumu için bütün peşin yargılarımızı bir yana bırakarak, uzun uzun düşünmekte yarar vardır. Gerçekte ‘adil bir yapılanma’ içerisinde bulunmayan emek ve ücret olgusu ile bir türlü sağlanamayan ‘vergi adaleti’ Türk toplumunu kemiren en büyük hastalıklardan biridir.

Zenginin daha zengin olmasına da dönük dizginlenemeyen kimi  uygulamalar toplumsal, kültürel ve kişilik çözülümü bakımlarından yanlış yolda bulunulduğunun en belirgin yansımalarıdır. Özellikle son elli yıldan bu yana çeşitlenerek artan suçlara bakmak yetmez mi?

Asgari ücret tereyağdan kıl çekercesine arttırılmış

Asgari ücret ne oldu, ne olacak gibi tartışmalar yaşanmadı bu yıl. İktidar yetkilileri ile karşı kesimdekiler sanki hiç bir tartışmaya girmeden 2013 için uygulanacak Asgari Ücret oranlarını açıklayıvermişler. Anlaşıldığına göre toplantılarda pek de dillendirilebilecek bir tartışma da yaşanmamış. İşleri yoluna koymak içerikli çoğu konuda olduğu gibi bu konuda da İktidar Sahipleri yine ‘tereyağdan kıl çekercesine’ uzlaşma sağlamışlar. Bu uzlaşmanın ucuz emek kullanarak zenginliklerine zenginlik katmak için çabalayan sermaye sahipleri ile toprak ağalarının işine yarayacağını da eklemeden geçemeyeceğim.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in açıklamasına göre, ‘2013 yılının ilk 6 ayında asgari ücrete yüzde 4.1, ikinci 6 ayında ise yüzde 4.4 olmak üzere zam yapıldığını açıkladı. Buna göre net asgari ücret, 2013'ün ilk 6 ayında 774 TL, ikinci 6 ayında da 804 TL olarak uygulanacak’mış. Böylece, 2012’nin ikinci yarısındaki net 739 TL’lık Asgari Ücret  2013’ünilk 6 ay yüzde 4.1 olmak üzere 739 TL'den 774 TL, ikinci 6 ay için ise yüzde 4.4'lik artış ile 804 TL olarak’ uygulamaya konulacakmış.

Gazetelerden öğrendiğime göre 2013 yılı için ilk elde Milletvekillerine üç bin beş yüz (3.500) TL artış öngörülürken Asgari Ücretlilere ise 2013’ün ilk altı ayı için ancak otuz beş (35) TL tutarında bir zem yapılabilmektedir. 

İşte buna inanmak mümkün değil! Çünkü yapılan bazı hesaplara göre kişi başı asgari kazancın en az bin (1.000) TL’nin altına düşmesi durumu Yoksulluk Sınırı’nda bulunmak demektir.  Bilindiği gibi, ‘Yoksulluk sınırı, yeterli hayat standardında yaşayabilmek için gerekli olan en az gelir miktarıdır.’ Geçtiğimiz Eylül ayında TÜRK-İŞ tarafından açıklandığına göre, ‘ Dört ( 4) kişilik ailenin açlık sınırı 925 lira, yoksulluk sınırı ise 3 bin lira' imiş. Bu durumda Asgari Ücretliler ile ailelerinin neler çektiğini sayıp dökmeye bilmem gerek var mı?

Kısaca özellikle pek çok Açlık ve Yoksulluk çeken kesimler yanında Asgari Ücret ile çalışmak zorunda kalan işçiler, köylüler, yoksullar, esnaf ve sanatkârlar, ‘part time’ çalışmak durumunda kalan öğrenciler, mevsimlik işçiler, ev kadınları ve emekliler içinde bulundukları Açlık ve Yoksulluk sınırını aşmak isteyen kesimlerdir. Kaldı ki 'part time' çalışma ve İstisna Sözleşmeleri yolu ile hizmetinden yararlanılacakların özellikle işsizliği önlemede ne kadar etkili olabileceği ise gerektiği gibi çözümlenebilmiş değildir ülkemizde. Onların çalışmalarının denetimi yanında iş güvenlikleri, SGK primlerinin ödenip ödenmemesi ve İş Sözleşmelerinin bulunup bulunmaması gibi sorunlar ise bugüne kadar çözümlenebilmiş değildir.

Emek Sömürüsü yine hoşgeldin

Anlaşılacağı gibi söz konusu ilk altı aylık otuz (35)TL,  ikinci altı aylık otuz (30) TL’lük artışlar yolu ile çalışanların ‘enflasyona ezdirilmemesi’ de sağlanmış olacakmış. Böylece Asgari Ücretliler ile onların aileleri 2012’ye göre çok daha mutlu ve müreffeh bir hayat sürmeye başlayacaklar. ‘Mutlu ve müreffeh’ diyorum çünkü  Bakan Çelik’e göre bu düzenleme ile AKP’nin damgasını vurduğu ‘son on yılda’ Asgari Ücret yüzde üçyüz bir (%301) oranında arttırılmış bulunuyor.

‘2013 yılı için enflasyon beklentisinin 5.2’ ve ‘büyüme hedefinin ise yüzde 4 olduğunu söyledi olduğunu söyleyen Bakan Çelik’e göre, ‘Asgari ücretin son 10 yılda yüzde 301 arttırıldığı’ ve ‘10 yılda çalışanların enflasyona ezdirilmediği’ de gün gibi ortada imiş.

Böylece Asgari Ücretliler ile Emekliler Ordusuna  verilen %4 ile %8'lük artışlar Zenginler ile Fakirler arasındaki uçurumun; gerçek artışı açıklanmayan Enflasyona oranlarının da etkileri ile günden güne derinleştiğini görmüyor muyuz? Kaldı ki söz konusu artışların Kamu Bütçesi TBMM’de bağlandıktan on gün sonra açıklanmış olması ise ayrı bir hesap kitap karmaşası değil de nedir? Görülen o ki 2013 Bütçesi de Asgari Ücret düzenlemesi ile Kamuya bağlı diğer kesimlerin gelirlerindeki artışlar bağlamında Mali Disiplin sağlamak üzere dayatılmış bulunmaktadır. Oysa kimi zamlar ile düşünüldüğünde kesimler arasındaki uçurumun göz göre göre derinleştirilmekte olduğunu da söyeyebiliriz bence.

Asgari Ücretlilere bakarak Zengin Kesim’in kazançları ne kadar artıyor?

Liberal Kapitalist Ekonomi uygulamalarındaki son gelişmelere göre diyebilirim ki: İhaleci Zenginler, Yeni Yetme Zenginler, Tuzu Kurular, İktidar Sahipleri, Küresel Sermaye uzantıları, Yerli ve Yabancı Gizli Para Babaları, Silah Tüccarları, Toprak Ağaları, Siyaset Babaları, Çift Emekli Maaşlı Eski Milletvekilleri, Arsa Spekülatörleri, Mafya Örgütleri nice ballı kazançları ile yollarına devam ederken Asgari Ücretliler, İşçiler-Köylüler, Emekliler ve İşsizler Ordusu da onlara imrene imrene bakarak, mutlu ve müreffeh bir biçimde yaşamaya devam edecekler diyebilir miyiz?

Değil son on yılda, son elli yılda bile Asgari Ücretlilere bakarak Zengin Kesim’in kazançları ne kadar artıyor, biliniyor demek gibi bir açıklamaya ben ömrümce hiç bir yerde rastlamadım inanın. Tek bildiğimiz Asgari Ücretlilerin ‘kırk kanaat’ geçindikleri oysa ‘parayı su gibi’ harcayan Zengin Kesim adını verebileceğimiz kesimin ise ‘müreffeh ve mutlu’ bir biçimde yollarına devam ettikleridir. Bu konudaki kimi açıklamalara göre son on yılda; milyar dolarlık serveti bulunan  zengin sayısı (15.000) kişiden (51.000) kişiye doğru bir artış göstermeye başlamış öğrendiğime göre.

Asgari Ücretliler ile Emekliler Ordusunun ve diğer yoksul kesimlerin durumu nedir?

Bilindiği gibi Zengiler Kesimi ter türlü üretim, yurt içi ve yurt dışı ticaret, turizm, aracılık, toprak alım satımı, yurt için ve yurt dışı ihaleler, inşaat, yapsatçılık, madencilik, elektrik enerjisi üretimi gibi alanlarda özellikle Asgari Ücretlilerin kol ve beyin gücüne dayanarak iş görürler. Ayrıca 'alt kesim' aileleri olarak da niteleyebileceğimiz kesimlerden gelen en az %80 oranındaki  Kredi-Burs ve Yurt açmazındaki Öğrenciler Ordusu'nun taşkınlıkları, başarısızlıkları, karamsarlıkları ile olası saldırganlıkları nasıl engellenebilecek, bilen var mı!?

İşte derinleşen bu korkunç uçurumdan dolayı tolumun en az %80 oranındaki bu kesimlerdeki çalkantılar günden güne kişilerin davarnış ve düşünüş alanlarında derin yaralar açacaktır. Böylece söz konusu en az elli beş (55) milyonluk toplum kesimi; kendi kendisini yemek, suça yatkınlık, eziklik, hırsızlık, mutsuzluk, saldırganlık, kavgacılık, dağa çıkmak, intihara yatkınlık, kap kaç, yağma, fuhuş, tecavüz, aç gözlülük, yalancılık, başarısızlık, hırçınlık, kıskançlık, imreklik, kutsal değerlerden sıyrılmak, komşu haklarına saygı göstermemek, kincilik, güvensizlik, söz dinlememek, fırsatçılık, kirlilik, pasaklılık, dengeli beslenenemek yüzünden bazı hastalıklara açık olmak, paragözlük gibi tolumsal ve ruhsal saplantılar ile yoksunluk ve kendine yetememek bataklığında hayat yollarında ilerlemeye devam edecekler öyle mi? Böylece yine günden güne kimi kesimlerde yaygınlaşan lüks tüketim ve konforlu yaşam nedeni ile onlarda gelişmekte olan ‘Devlete ve Zenginlere Diş Bileme Bilinci’ diyebileceğimiz dayanılmaz saldırganlık duygusu dolu kişilikler, toplumsal mutluluğun yerlerde sürünmesine yol açmayacak mı?

Bana göre Asgari Ücret uygulaması ile onun çevresinde örülen nice yaptırmlar ve başı bozukluklar kışkırtıcı Küresel Sermaye dayatmalarının buz dağıdır. (Ankara 28 Aralık 2012)

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..