Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Haziran '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşık olduğumuzla mı evlenmeli? (2)

Aşık olduğumuzla mı evlenmeli? (2)
 

Bu bölümü okumadan önce lütfen birinci bölümü okuyun.Birinci bölümü yazarken aşkla ilgili zihinsel karışıklıktan bahsetmiştik.Evet karmaşık bir konu bu.Lakin biz bu karmaşıklığın bedelini çoğunlukla evlilik kararı alınca öderiz.Ne var ki bu konuda isabetli karar verenlerimiz de vardır.Onları gözardı etmiyorum ama oransal olarak aşıkken evliliğe karar verip mutlu olanların oranı %30'dur diye düşünüyorum.Bu tamamen gözlemlerime dayalı bir fikir yürütme,herhangi bir bilimsel araştırmaya dayanmıyor.Ortalama olarak o duygusal yoğunluğun yaşandığı dönemde verilen her üç karardan sadece biri karar sahiplerini mutlu edebiliyor.Doğrusu büyük bir risk bu...Peki ama neden böyle?

Evvela;aşıkken gözümüz kördür dedik yazımızın ilk bölümde,yani mahbubumuzun kötü yada bize uymayacak yönlerini keşfetmekde hislerimiz bize engel olur.Muhabbetin şiddetinden onu olduğundan daha farklı görürüz.Onunla olmayı o kadar arzu ederiz ki,bu onunla ilgili fikirlerimize farkında olmadan yansıyıverir.Hatta kendimizi iyice kaptırıp bazı hayaller kurduğumuzu farkeden dostlarımız,bizi uyarmak adına onunla ilgili bazı eleştiriler yönelttiklerinde,bizim iyiliğimizi düşünerek yöneltilen bu uyarıların iyi niyetinden bile bir anda şüpheye düşeriz.

Saniyen (ikinci olarak);ne istediğimizi tam bilmeyiz bazen,nasıl birini arıyoruz?Bu sorunun cevabını vermek için öncelikle kendimizi çok iyi tanımamız gerekiyor.Fakat ülkemiz şartlarında aldığımız eğitim tamamen teorik olduğundan,kendimizi ve pratik hayatta olup bitenleri anlamamıza hiç de yardımcı olmamaktadır.Bize kurbağaların sindirim sistemini yada terliksi hayvanı öğretmektense,insanları nasıl ve neden sevmemiz gerektiği öğretilse hatta bunu anlayabilmemiz için ilköğretimin 5 yılı harcansa değer bence.

Kendimizi neye tahammül edip edemeyeceğimizi,asgari kırmızı çizgilerimizi muhakkak keşfetmemiz lazım.İnsanların farklı yaratıldığını,bazı şeylerin doğuştan geldiğini,sonradan kazanılamayacağını kabul etmeliyiz.Aslolan makro manada temel ahlaki konularda,davranış tarzı ve kültürel kriterlerde uyuşabilmektir.Belkide çiftlerin en çok dikkat etmeleri gereken konu hayatttan beklentilerin ve olan bitene bakış tarzının yakın olmasıdır.Yoksa aynı yemekleri sevmenin yada aynı renklerden hoşlanmanın fantaziden öte bir anlamı yoktur.Bunun dışındaki '' ay bende bayılırım,ya bu kadar olur'' tarzındaki hayal mahsulü,içi boş ''biz uyumluyuz'' gösterilerinin kıymet-i harbiyesi yoktur.

Salisen (üçüncü olarak);Birbirimize rol kesiyoruz biz...Herşeyin çok hızlı yaşandığı ve tüketildiği bir zamanda yaşıyoruz.İnsanların hayattan ve birbirinden beklentileri o kadar yükseldi ki tatminsizlik aldı yürüdü.Küçük şeyler mutlu etmiyor bizi artık.Çoğunlukla birbirimize maskelerimizin arkasından bakar olduk.Aşık olduğumuz kişi süreç devam ederken genellikle bize anlayışlı ve sevecen gözükmeye çalışır.Hatta saçma sapanda konuşsanız ''ne güzel konuşuyorsun hayatım'' yalanları söyler.Aslında seni dinlemediğinin bile farkında değilsindir.Evlenince kendi kendimize oluşturduğumuz bu sanal mutluluk balonu patlayıverir.Artık maskeler düşmüştür.Ne gerek vardır ki maskeye artık.Kutsal amaç gerçekleşmiştir.İşte mutsuzluk burda başlayıverir.

''Evlenmeden önce böyle değildi '' en çok kullandığımız cümle haline geliverir.Hayır,hayır öyleydi ama sen kördün.Bakıyordun ama görmüyordun.Biraz daha beklesen,duygularının aklını baskılaması sona erse birçok şeyi görecek ve daha mantıklı davranacaktın...

Zaten en büyük hatayı ''evlilik aşkı öldürüyor'' diyerek evlilik müessesesini günah keçisi yapmakla yapıyoruz.Lütfen bir düşünelim,bütün bu süreçte evlilik müessesesinin ne kabahati olabilir.O aşk dediğin şey senin kendi kendine oluşturduğun sanal bir mutluluk balonundan ibaret.Evlilik sadece o balonu söndürüp sizin aslında birbirinize uygun olmadığınız gerçeğiyle yüzleştirdi seni...

Burada gerçekten biribirini seven ,birbirine şirin görünmeye çalışmayan ve ilişki süresince maske takmayıp olduğu gibi görünen,evlenip birbirlerini gerçekten mutlu eden çiftleri tenzih ediyorum.Bu yazıyı yazarken ki amacım aşkı tahkir etmek değil,yaşanan karmaşıklığın anlaşılmasına bir nebze deolsa acizane katkıda bulunmaktı.

Sonuç olarak tüm dünyanın ve ülkemizin mutlu ailelere her zamankinden daha çok ihtiyacı var bugün.Etrafımızda mutlu çiftler görmek istiyoruz artık.Mutlu aileler ve herşeyden önemlisi o mutlu ailelerde yetişmiş geleceğin mimarı mutlu çocuklar görmek en büyük arzumuz.Mutlu çocuklar olmadan mutlu ve barış içinde yaşayan bir dünya inşa edilemez çünkü.....!

 
Toplam blog
: 9
: 869
Kayıt tarihi
: 14.06.06
 
 

Dünya ve toplum olarak çok büyük değişim ve dönüşümler sath-ı mailine girmiş bulunuyoruz. Ben sadece..