Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '08

 
Kategori
Öykü
 

Aşık olmak istiyorum (1)

Aşık olmak istiyorum (1)
 

Özlem baba baskısı gören kalabalık bir ailenin yedi çocuğundan biriydi. Babası diğer kızlarını göndermediği gibi onu da, “kız çocuğu okumaz” mantığıyla ilkokuldan sonra okula göndermedi.

Özlem okulun havasını teneffüs edemedi arkadaşlarıyla birlikte ders çalışmanın keyfine varamadı. Çok zengin olmalarına rağmen ailesinin kuralcı olması nedeniyle diğer arkadaşları gibi gezip eğlenemiyor istediği gibi davranamıyor giyinemiyordu. Annesinden hiçbir konuda yardım alamıyordu. Annesinin tek fonksiyonu ev işlerini yapmasıydı. Bunun dışında evde babası ne isterse öyle oluyordu.

Özlem hayat dolu cıvıl cıvıl gezmeyi eğlenmeyi giyinmeyi seven bir kızdı. Hayatını dilediği gibi yaşamak istiyordu. Karşısına çıkan ilk erkekle flört etmeye başladı. Çok geçmeden birbirini sevdiler ve evlenmeye karar verdiler.

Özlem’in yaşı küçük olduğu için babası bu evliliği onaylamadı. Özlem’in tek istediği şey, evlenip baba evinden uzaklaşmak yeni bir hayat kurmaktı. Evlenip hayatını yaşayacak eğlenceden eğlenceye koşacaktı. Ona kimse karışmayacaktı. Hayallerinin peşinden koşarak gizlice kaçarak evlendi.

Gelin olarak gittiği ev baba evini aratmayacak kalabalıkta ve nitelikte bir evdi. Kurtulmak için kaçtığı bu evde kocasından ilk dayağını hayallerini süsleyen ilk gecesinde yedi. Sevip aşık olduğu erkek gece olunca kurt adama dönüşmüştü adeta.

Geçen zaman içinde kocasının ailesi, onu evliliğinin baharında olan yeni bir gelin genç bir kadın gibi değil de evde her işi yaptıracak bir köle gibi görmeye başladı. Özlem yaş itibariyle ve ev işlerine olan ilgisizliği nedeniyle ev işi ve yemek yapma konusunda yetersiz kaldı.

Kıyafet konusundaki serbestliği de başına iş açıyordu. Kocasının ailesi bu durumdan hoşlanmıyor gelini sürekli oğluna şikayet ediyorlar ve bu şekilde Özlem’in kocasından yediği dayakların sonu gelmiyordu.

Bütün hayalleri yıkıldı. Oysa neler neler hayal etmişti. Sevdiği erkekle birlikte sevgi dolu bir evde canı istediği gibi yaşayıp mutlu olacaktı. Şimdi ise külkedisi gibi eve hapsolmuş evin bütün yükünü omuzlamıştı.

Küçücük bedeni o kadar kalabalığın yükünü taşıyamıyordu. Dayak yememek için elinden gelenin fazlasını yapıyor yine de hergün dayak yemekten kurtulamıyordu. Kocasının dayak atmak için her zaman bir sebebi vardı. Dayak artık Özlem’in hayatının vazgeçilmez bir parçası olmuştu .

Özlem bütün bu çektiklerinin dışında ailesini çok özlüyordu. Babası onu affetmiyor kızıyla bir kez olsun görüşmüyordu. Annesinin ve kardeşlerinin görüşmesini de yasaklamıştı. Babasının kendini affetmeyeceğini bile bile yaşadığı işkenceye daha fazla katlanamayarak bir yılın sonunda kocasının evinden kaçarak baba evine sığındı.

Babası onu affetmedi, “beni ayaklar altına aldın yüzümü yere eğdirdin. Bizimle birlikte yaşamayı haketmiyorsun” diye onu evin bahçesinde bulunan küçük eve yerleştirdi. “Artık senin evin burası” diyerek onu küçük evde yaşamaya mahkum etti.

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..