Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Aşık Veysel Şatıroğlu

Aşık Veysel Şatıroğlu
 

Aşık Veysel Şatıroğlu


Aşık Veysal Satıroğlu'nun kısaca hayat hikayesini yazmak istiyorum. Ve esas yazmak istediğim konu ise ilk eşi Esma'nın Aşık Veysel'den kaçma hikayesi ve Aşık Veysel'in bu konuda nasıl hissiyatlı ve insancıl davrandığı, olaya bakış açısını ve insancılığınıda göstermesi bakımından çok önemli...

Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içeydi. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönettiği şiirleride var. Şiirleri "Deyişler- [1944]", "Sazımdan Sesler - [1950]", "Dostlar Beni Hatırlasın - [1970] isimli kitaplarında toplandı. Ölümünden sonra ise, "Bütün Şiirleri - [1984]" yılında tekrar yayınlandı...

"Uzun İnce Bir Yoldayım" ve "Kara Toprak" adlı türküleri ise en sevdiklerim arasındadır. Bu plakları çıktığında ağabeyim hemen almıştı ve diyebilirim ki her gün dinlerdik. 1970'lerde veya ondan sonra olsa gerek, tam hatırlıyamıyorum!..

Aşık Veysel Şatıroğlu, 1894 yılında Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi. Annesinin adı Gülizar, babasının adı ise "Karaca" lakablı Ahmet adında bir çiftçidir. Veysel'den önce dünyaya gelen iki kızkardeşi de çiçek hastalığından hayatlarını kaybetmişlerdir. Yedi yaşına geldiğinde, 1901 yılında Sivas ve çevresinde çiçek hastalığı yaygınlaşır. Aşık Veysel çiçek hastalığına yakalanır. Bir gözünde çiçek beyi! çıkar, sağ gözünede perde inince iki gözüde görmez olur. Bir gözünü tedavi ettirilebileceği, babasının bir arkadaşı söyleyince gitmeye karar verir babası, çiftlikte çalışırken, babasının elinde bulunan sivri uçlu orak tam o esnada dönmekte olan Veysel'in gözüne girince tüm ümitleri kırılır. Ve iki gözüde görmez olur. Babası bir saz alarak ve ona yörenin aşıklarının çaldığı türküleri öğretir. Ve yine yörenin aşıklarıyla tanıştırır. Köy Enstitülerinin kurulmasıyla birlikte, Ahmet Kutsi Tecer'in öğretmenliğini yaptığı Köy Enstitüsünde ve onun katkısıyla sırasıyla Arifiye, Hasanoğlu, Çifteler, Kastamonu, Yıldızeli ve Akpınar Köy Enstitülerinde saz öğretmenliği yapar. Bu okullarda kültür yaşamına damgasını vurmuş bir çok aydın sanatçılarla tanışma olanağı bulur...

1931 yılında Sivas Lisesi Edebiyat öğretmeni olan Ahmet Kutsi Tecer ve arkadaşları "Halk Şairleri Koruma Derneği'ni" kuruyorlar. Ve 5 Aralık 1931'de üç gün sürecek Halk Şairleri Bayramını Düzenliyorlar. Bu Aşık Veysel'in bir dönüm noktası oluyor. Ahmet Kutsi Tecer'le tanışmış olması da kendisi için hayatında yeni bir dönemin başlangıcını oluşturuyor.

1933 yılına kadar usta ozanların şiirlerini çalıp söylüyor. Cumhuriyet'in 10. yılında Ahmet Kutsi Tecer halk şairlerinden, Gazi Mustafa Kemal için şiirler yazıp söylemesini istiyor. Böylece Aşık Veysel'inde ilk şiiri ortaya çıkıyor. "Atatürk'tür Türkiye'nin İhyası" dizeleriyle başlayan şiiri oluyor. Ve çok beğeniliyor. Bu şiiri Atatürk'ün huzurunda söylemek için Ankara yolculuğu başlıyor bir arkadaşı ile birlikte. Ama Atatürk'ün huzurunda bu şiirini söylemek kısmet olmuyor. Çünkü kimse ilgilenmiyor kendisi ile. Ama bu şiiri "Hakimiyet-i Milliye" [Ulus] matbaasında, destanı gazeteye veriliyor ve üç gün boyunca gazetede yayınlanıyor. Ve gazeteden de biraz para alıyorlar. Aşık Veysel adı tanınmaya başlanıyor. Ama çok eziyetler çekiyor, parasızlık, fakirlik peşini bırakmıyor. Ankara da konuksever tanıdıkları sayesinde 45 gün kalıyorlar.

Arkadaşı ile birlikte, Ankara Halkevine gidiyorlar. Ama kapıda olan görevli içeri almıyor, kılık kıyafetlerine bakarak.

Orada dururlarken içeriden biri çıkıyor, - Ne geziyorsunuz burada? Ne yapıyorsunuz? diye soruyor. Onlarda Halkevine gireceğiz ama bizi bırakmıyor diyorlar. İçeriden çıkan adam -Bırakın! bu adamlar, tanınmış adamlar Aşık Veysel bu! diyor. Böylece Halkevine girebiliyorlar. Şube müdürü onları görünce hemen buyurun buyurun diyor. Ve Halkevinde o anda tesadüfen bulunan bazı Milletvekillerini çağırarak, gelin halk şair'leri var, dinleyin diyor. Onlarda çalıyorlar, herkes çok beğeniyor.

Eski Milletvekillerinden Necip Ali Bey, - Yahu bunlar fakir adamlar, Bunlara bakalım. Bunlara birer kat elbisede yaptırmalı. Pazar günü de Halkevinde konser versinler!.. Hemen birer takım elbise alıyorlar. Konserlerini veriyorlar. Konserden sonrada ceplerine para'da vererek o parayla köylerine dönebiliyorlar...

Plağa okuduğu ilk türküsü ise Emlek yöresinin ünlü ozanlarından Aşık İzzeti'nin!..

1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, özel bir kanunla Aşık Veysel'e, "Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü" 500 lira aylık bağlıyor.

21 Mart 1973 günü sabaha karşı 03.30'da doğduğu köy olan, Sivrialan da, şimdi müze olarak düzenlenen evinde gözlerini kapatıyor. Kısaca anlatmaya çalıştığım ve bazı olaylardan da bahsetmediğim hayat hikayesi.

Ve şimdi de hayat hikayesinden başka bir kesit...

Anadolu'nun orta vilayetlerinden bir köyde, yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır. Erken yatıp yarın sabaha, güneş ışığına erken uyanılacaktır. Adam üzerini değiştirir, yatağına yönelir.

Evin penceresinden, karanlık bahçeye vuran ışıkta ağaçların arasında bir gölge belirir. Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser. Kadının sevgilisi bahçededir...

Tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir. Kadın kocasının uyumasından emin olunca.

Sessizce yataktan kalkar, üstünü giyer...Ve pencereden aşağıya atlar.

Başka bir adam için... Kadın kocasını terk eder..

Koşarlar iki sevgili ....... kaçıyorlar... Tarlaları, ovaları aşarlar...

Anadolu'da bir köy nasıl nasıl koşmasınlar ki. Arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır.. Namus belası. Töre cinayetleri.. Yoksulluk.. Cefa.. Korku... Arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler..

Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar...

Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki ;
"Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor"... Çıkartıp bakarlar ki !..

Ayakkabısının içinde bir tomar para!!!!!!

Kocası her şeyin farkında... Biliyor ki gidecek... "Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti"..

YABAN ELDE MUHTAÇ OLMASIN DİYE!!!!

O yoksul köylü ;

Bütün parasını ; başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koydu...

O güzel insanı...

O onurlu davranışı sergileyen...

O terk edilen adamı...

HEPİNİZ TANIYORSUNUZ.......

Çünkü o ;

Bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi...

Uzun ince bir yoldaydı ve

Gidiyordu gündüz gece.....

Şimdi sorarım size ;

Bu memlekette töre cinayetleri, kadına karşı uygulanan şiddet mi yakışır yoksa...

Aşık Veysel gibi hayatında hiç kitap okumasa , OKUYAMASA bile...

KİTAP GİBİ HAYAT YAŞAYAN ADAMLAR MI YAKIŞIR ?

***

KARA TOPRAK

Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yarim kara topraktır.
Beyhude dolandım, boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır.

Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü istediğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır.

Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi
Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.

Adem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyve bitirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yarim kara topraktır.

Karnın yardım kazmayınan, belinen
Yüzün yırttım tırnağınan, elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yarim kara topraktır.

İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.

Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır.

Bir dileğin varsa iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sadık yarim kara topraktır.

Hakikat istersen açık bir nokta
Allah kula yakın, kul da Allah'a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sadık yarim kara topraktır.

Bütün kusurumu toprak gizliyor
Melhem çalıp yaralarım düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yarim kara topraktır.

Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yarim kara topraktır.

* * *

Not ; Aşık Veysel'in, Sunay Akın'a anlattığı özel hikayesi...
Kaynakça ; Yeşim Balaca - [Bir Sunay Akın hayranı]
Kaynakça ; Wikipédia l'encyclopédia libre ve Resim / Kaynakça ; Şiir Demeti /

http://www.siirdemeti.com/siirler_p.asp?sairler=29

* * *

Aşık Veysel - Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım - KARA TOPRAK
http://www.youtube.com/watch?v=NFj_FtbDXdY

 
Toplam blog
: 161
: 379
Kayıt tarihi
: 06.02.07
 
 

Matbaacıyım, şu anda malülen emekliyim. Askerden önce şiir denemelerim oldu. Bazı dergi ve gençlik ..