Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '16

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Aşıklar Şehri Paris’te gezilecek yerler

Aşıklar Şehri Paris’te gezilecek yerler
 

Genel itibariyle dünyanın en romantik şehirlerinden birisi olarak kabul edilen, aşıklar şehri diye de adlandırılan Paris’e, yolunuz düştüğünde görülmesi gereken yerler.

Hakkında öyle çok şey söylenmiş, yazılmış, çizilmiş, o kadar çok filme konu olmuştur ki, artık efsaneleşmiştir Paris. Pek çok insanın, bir Paris fantezisi vardır. İnsanlar için orası sanki bir rüya şehir gibidir. Sevdiği birisiyle veya aşık olduğu kişiyle Paris’e gitmeyi, orasının o buram buram tarih, yaşlanmışlık ve romantizm kokan sokaklarını arşınlamayı, meşhur kafelerinden birisinde kahve içip, Edith Piaf dinlemeyi kim istemez ki?

Bir gün Paris fanteziniz gerçekleştiğinde, gezilmesi gereken mekanları önceden belirlemiş olmakta fayda var, zira; insan her gün Paris’e gidemiyor ve böyle bir olanak doğduğunda da, Paris’i sonuna kadar yaşamak gerekir. Her ne kadar hemen her sokağında ayrı bir güzelliği keşfetmenin mümkün olduğu bir şehrin görülecek yerlerini tamamıyla sıralamak mümkün olmasa da, en azından gezilmesi gereken temel yerler açısından rehberlik edilebilir. İşte o mekanlardan bazıları:

Eiffel Kulesi: Tüm dünyada Fransa’nın ve Paris’in sembolü haline gelmiş, adeta Paris’le özdeşleşmiş bir yapıdır. Dolayısıyla da, Paris’e gidip de Eiffel Kulesi’ni görmeden, önünde bir fotoğraf çekilmeden dönmek olmaz.

Halka açık platformları 57 metre, 115 metre ve 276 metre yüksekliklerinde bulunmaktadır. İlk katta Eiffel Kulesi’nin tarihinin anlatıldığı bir sergi mevcuttur. İlk ve ikinci katlarda lokantalar vardır. En üst kat ise hem çatılı hem de üstü açık bir alana sahiptir.

Louvre Müzesi: On üçüncü yüzyılın başlarında yapımına başlanan saray, 1793’de müze haline getirilmiştir ve tüm dünyada en çok ziyaret edilen sanat müzesidir. Leonardo Da Vinci’nin dillere destan eseri Mona Lisa da, müzede yer almaktadır ve sırf bu nedenle bile görülmeye değerdir denilebilir. Çünkü, hayatınızın geri kalanında “Mona Lisa’yı gördüm” diyebilmek var.

Notre Dame Katedrali: Seine nehri kıyısındadır ve Fransız gotik mimarisinin en seçkin örneklerinden birisi olarak gösterilir.

Bastille Meydanı: 14 Temmuz 1789’da halk, despotizmin simgesi haline gelen Bastille hapishanesindeki mahkumları serbest bırakıp, hapishaneyi yakıp yıkıyor. İşte Bastille Meydanı da, tarihi önemini  Fransız İhtilaline yaptığı tanıklıktan alıyor.

Şanzelize Caddesi: Paris’in en güzel caddesi olarak gösterilmektedir. Turistlerin akın ettiği bir yerdir. Bulvarın alt kısmında yeşillik, üst kısmında ise, dünyaca ünlü markalardan lüks butikler, sinemalar, tiyatrolar, restorantlar ve ünlü kafeler yer almaktadır.

Zafer Takı: Paris’in bir başka sembolü olan Zafer Takı, Napolyon Bonapart döneminde inşa edilmeye başlanmıştır. 1806 yılında Napolyon’un başlattığı Zafer Takının yapımı, ancak 1836 yılında tamamlanabilmiştir. Yapı, Paris’e gidildiğinde mutlaka görülmesi ve fotoğrafı çekilmesi gerekenler listesinde yer alabilir.

Versailles Sarayı: Saray günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Fransız Barokunun sonu ve klasik üslubun başı olarak, Versailles Sarayının da Louvre gibi Fransız tarihini özetleyen bir mimari yapısı vardır. Sarayın kendisi kadar bahçeleri de görülmeye değer güzelliktedir.

La Closerie Des Lias: Picasso ve Hemingway gibi ünlü sanatçıların soluduğu havayı solumayı, belki onlardan biraz ilham almayı ister misiniz? Öyleyse zamanında onların uğrak yeri olan bu restoran/bara mutlaka gitmelisiniz.

Île De La Cité: Seine nehri üzerinde ve şehrin tam ortasında yer alan bu ada, Paris’in ilk yerleşim yeri olması bakımından görülmeye değerdir.

Tour Montparnasse: 210 metrelik bu kule, Eiffel kulesini de kapsayan olağanüstü bir Paris manzarası sunuyor. Paris’i kuşbakışı seyretmek ve fotoğraf çekmek için harika bir fırsat olabilir.

Ressamlar Tepesi: Paris’in sembollerinden birisi olan sokak ressamlarını görebileceğiniz, hediyelik eşyalar alabileceğiniz ve Paris manzarası sunan romantik bir yer.

Orsay Müzesi: Eskiden bir tren garı olan müze, Seine nehrinin sol tarafında yer almaktadır. Müzede 1848-1914 yıllarına ait Avrupa tablolarını, heykellerini ve fotoğraflarını görebilirsiniz.

Madeleine Kilisesi: Sütunlarla çevrili Roma tapınağı biçimindeki yapının yapılmasını Napolyon emretmiştir. İsteği ordusunun büyüklüğünü ortaya koyan bir zafer tapınağı olmasıydı. 1816’da yönetimi ele geçiren Bourbonlar tarafından Hıristiyan kilisesine dönüştürüldü.

Aşıklar Köprüsü: Pont des Arts: Kim “Sevgilimle Aşıklar Köprüsüne gittim” demek ve orada sevdiği kişiyle bir fotoğraf çekilmiş olmak istemez ki? Seine nehri üzerindeki meşhur köprünün ismi Türkçeye sanat ya da sanatlar köprüsü olarak çevrilebiliyor. Ancak köprüyü ziyaret eden aşıkların, aşklarının ölümsüz olması dileğiyle, köprüye astıkları asma kilitler dolayısıyla, Aşıklar Köprüsü olarak anılmaktadır. Kısacası köprü, yakalamak isteyeceğiniz romantik bir atmosfer sunuyor.

Sacré Coeur Bazilikası: 1914 yılında açılmış olan kilise 500’den fazla heykel barındırmaktadır. Ayrıca, şehrin en yüksek ikinci yeri olduğu için, sanat severler için olduğu kadar, manzara severler için de görülmesi gerekenler listesinde yer almalıdır.

Seine Nehri: 776 km uzunluğundaki efsanevi Senine nehri, Paris’i tekne ile dolaşmak için inanılmaz bir fırsat sunar. Nehirde tekne yolculuğu yaparak Paris manzarasının tadını çıkartmaktan daha romantik kaç gezi vardır?

Disneyland: Hangimiz kısa süreliğine de olsa yeniden çocuk olmayı, bu dünyadan uzaklaşıp bir masal alemine göç etmeyi istemeyiz? İşte Disneyland da, bu hayali gerçeğe dönüştürebilecek türden bir yer. Dolayısıyla Disneyland da Paris gezisinde görülmesi gerekenler listesinde yer almalı. Bu arada Disneyland’ı hakkıyla gezebilmek ve yaşayabilmek için, en az bir gününüzü ayırmanız gerekiyor. 

 
Toplam blog
: 37
: 271
Kayıt tarihi
: 19.02.15
 
 

Cihan Serdaroğlu, Samsun doğumludur. Serdaroğlu, lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerini An..