Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '13

 
Kategori
Deneme
 

Asıl Ölenler geride kalanlardır...

Asıl Ölenler geride kalanlardır...
 

Hani nerede neşeniz?ne zaman kaybettiniz...


Huzur dolu evleriniz bir anda iç karartıcı yürek dağlayıcı bir yas evine dönüşebilir...
Kısa ama yeterli enerjiyi depolayarak ayrılacağımı sandığım küçük gezimin son gününde
gecenin bir yarısı gelen ve çalan ambulansın sirenleriyle irkildiğimizi hatırlıyorum, ve pencereden çıkıp bakakaldığımızı hatırlıyorum kuzenimle, sedyede uzanmış can çekişmeye
meyilli bir beden ve çevresindeki endişeli kalabalık, o aileyi uyutmayacak bir gün olduğu kesin,
ve bir sürü apartman dairesinden uzanmış meraklı insanların meraklı bakışları buna ben de
dahilim oyuna dahil olmadığınız müddetçe ya da topun sizin sahanıza inmediği taktirde türübünde en fazla seyirci olabilirsiniz'ki buna ne mutlu, ya o endişeli yürekleri yanan ve çarpan
o ailenin durumu! Ambulans hastayı alır ve oradan öylece uzaklaşır tabi ailede ardı sıra arabalarıyla ambulansı takip ederek, ve biz  geceyi olayın ne olduğunu pek anlayamadan öylece sonlandırdık...

Sabah olur büyük bir çığlık büyük bir kıyamet kopar apartman daireleri bu seslerle inler resmen, işte o an Tanrıdan sağır olmayı dilersiniz,kör olmayı dilersiniz, bir çok yürek
bu acıları kaldırabilecek kadar güçlü değil ne yazık ki buna özellikle ben de dahil, her zaman hassas ve güçsüz olduğumu biliyordum, yalnız bunu etrafıma pek belli etmemekten yanayım, o acılara o trajedilere maruz kalmak beni derinden sarsar ve düşüncelere hayatın ta en başına sürükler, sanki düşünmeden yaşadığım bir an varmış gibi, böylelikle düşüncelerim yığın halinde kafamı meşgul etmeye devam eder, o kadar sahte o kadar yalan bir hayat sürmekteyiz ki, bunu anlamamız için hemen yanıbaşımızdan birilerinin ruhunu Tanrı'ya teslim etmesini bekleriz, ancak o zaman derin uykularımızdan uyanır derin sarsıntılara maruz kalırız, Yanıbaşınızdakilere bir kafanızı çevirip şöyle bir bakın onlara iyi bakın, görmeniz gereken herşeyi iyi görün oturuşunu kalkışını elini gözünü,yüzünü ve hayatın ona çektirdiği belli olan o beyaza bürünmüş saçlarını, bu anneniz olabilir babanız olabilir, yahut ablanız kardeşiniz, büyükanneniz ya da en sevdiklerinizden birileri olabilir, onları inceleyelim ve şöyle düşünelim günün birinde hayatımda olmayacaksınız ruhlarınız çok uzağa gerçeğe Tanrıya ulaşacak, bizse sahte dünyanın sahte ve iğrenç bataklığında hayatta kalma adına bir takım benliklerimizden ödün vererek belki de yaşamaya çırpınmaya devam edeceğiz. Bir an da dolup taşan evin önü cenazenin kalkmasıyla boşaldı kalan ve gözle görülen şeyler ise dostlarının komşularının acılarına destek olmak amacıyla gelip üzerlerine oturdukları cansız gibi duran ama dillleri olsada konuşsalar diyeceğimiz cenazeler ya da düğünler için ayrılmış sandalyeler kaldı. Büyük bir sessizlik hakim oldu sokağa, oysa tam beş dakika önce onları uzaktan uzağa süzmeye koyulduğum dairemden bakar ikenki gördüğüm manzaralar karşısında
dehşete kapılmıştım elimde olmadan hernekadar soğukkanlı davranmam gerektiğini kendime söylemeye çalışsamda bunda pek başarılı olamadığımı amansız ya da tam zamanında gelip beni rahatsız eden kalp çarpıntılarımdan anlayabiliyordum. O gün öyle başladı ve öyle bitecekti, bir söz hatılıyorum gerçi bu sözü aklımdan çıkarttığımı pek söyleyemem.Siz Dünyalılar,asıl ölenler geride kalanlardır... Hayat böyle, an itibari ile varız, insanların acılara maruz kaldıklarını görmek şüphesizki beni derinden üzüp derinden yaralıyor, sanırım isteğim hiç kimsenin iyisiyle ya da kötüsüyle acı çekmemesi. Eve koyulmak için bindiğim otobüste akılımı kurcalayan bir çok şeyin benimle birlikte geldiğini farkettim tabi bunu içimden ağrı düşüncelere yolculuk yapmaya koyulduğumda anlamış oldum, durakta bekleyen kadın yüzünden mutsuzluk akıyor, otobüsü kullanan şöför yüzünden mutsuzluk akıyor, her zamanki işini yapmaya koyulan belediye görevlisi yüzünden mutsuzluk akıyor, karşıdan karşıya geçmek isteyen o yaşlı adam yüzünden mutsuzluk akıyor, satış yapmak için müşteri bekleyen o kadın esnaf yüzünden mutsuzluk akıyor, daire balkonundan caddeyi izleyen o kadın büyük büyük düşüncelerde yüzmeye koyulmuşkenki halinden belli tavırlarınıda göz önünde bulunduracak olursam şayet, onun da yüzünden mutsuzluk akıyordu...

Hani, nerede neşeniz, ne zaman terkettiniz!
Otobüs yoluna devam eder iken, cam kenarına oturmanın vermiş olduğu olanakla yeniden gözümün önünden geçen binlerce insanın yaşantısına ve var olan ruhlarına takıldım, karşıdan karşıya geçemeye çalışan yaşlı bir kadın belliki çok tedirgin çok dikkali olmalısın teyze, ölmeni istemem, ölmesini istemem bir arabanın ona fervahsızca vurmasına onun orada öylece ölmesine sebep olmasına tanıklık etmek istemem, kısaca acı çekmesini istemem, hiç bir insanın acılara maruz kalmasını istemem, ama maalesef hayatta gerçekleri sebebiyle büyük bir acı aslında, pek azımız huzuru ve süküneti bulmuş olmalı, bir düşünün bilmediğiniz dünyalarda bilmediğiniz evlerde bilmediğiniz tanımadığınız yaşantılarda her gün kıyamet kopuyor, hergün bir eve ateş düşüyor ve hergün yürekler acıyla çarpıyor, buna henüz belki de tam anlamıyla tanıklık etmediniz ama ettiğiniz gün ve o sonlardan kaçmak neredeyse imkansızdır, o yüzden diyorum tüm sevdiklerinize doya doya bakın, onları sarın, belki bunu yapamıyor olabilirsiniz ama en azından günün birinde onları hayatlarınızda bir daha göremeyecek olmanıza kendinizi şimdiden hazırlayın, ölümün sessizce gelip sessizce bitmesini istiyorum, arkamdan ağıtlar yakılmasın, başka yürekler sıkıntıdan sıkıntıya girmesin ve mümkünse gülsünler şayet mutlu olmamı isterlerse bunu yapsınlar, anlam ifade ederim ya da etmem benim tek istediğim insanların üzülmemeleri ve acı çekmemesidir...

 

Yazan-Edibe Toğaç 

 
Toplam blog
: 153
: 534
Kayıt tarihi
: 14.02.12
 
 

28.05.1988 Adana doğumluyum ve Adana'da yaşamaktayım! Yazar&Şair '' Başka türlü seviyorum ben seni'..