Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '06

 
Kategori
Engelli Eğitimi
 

Asıl sakatlık nerede?

Asıl sakatlık nerede?
 

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde; toplumları oluşturan fertlerin eşit haklara sahip olması evrensel ilke olarak kabul edilmiştir. Bu bağlamda gelişmiş ülkeler, engellilerine verdiği önemi eğitim, sağlık, meslek, iş, ulaşım ve sosyal haklar yönünde açılımlar yaparak ortaya koymaktadır.

Birleşmiş Milletlerin 70'li yıllardan bu yana yoğunluk kazanan engelliler konusundaki çalışmaları, 1981 yılının özürlüler yılı olarak ilan edilmesiyle birlikte 1983 1992 yıllarının Özürlüler On Yılı olarak kabulü, 10 Mayıs gününün sakatlar günü olarak değerlendirilmesi ve bu günü izleyen haftanın sakatlara yönelik etkinliklere ayrılması benimsenmiştir. Ülkemizce de benimsenen bu karar uyarınca 10 16 Mayıs tarihleri Sakatlar Haftası olarak değerlendirilmektedir.

Sakatlık, özürlülük, engellilik kavramları doğuştan veya sonradan oluşan duyu kayıpları ve hareket kabiliyeti yetersizliği olarak tanımlanabilir. Günlük ve toplumsal yaşamda her şey, insanların duyularını kullanabilme ve hareket kabiliyetine göre şekillenmiştir. Duyabilen, konuşabilen, görebilen, yürüyebilen, basamak çıkabilen olarak kabul edilen insan bunların birinin veya birkaçının eksikliğinde engelli olarak kabul görür. Oysa böyle şekillenen hayatı bunların hepsini yapabilenler düzenlemiştir. Neticesinde bu insanların bu kuralları koyanlar tarafından engellendiğini düşünmek sanırım yanlış olmaz.

Doğuştan görmeyen birinin görmediğine üzülmek, ne ona ne de topluma bir şey kazandırır. Onun gözünde oluşamayan renkler algı merkezinde bizde olmayan farklı yetenekleri geliştirmiştir düşüncesindeyim. Görmeyen birindeki koku hissi, duymayan birindeki gözlem yeteneği, yürümeyen birindeki el becerisi, Down Sendromludaki taklit yeteneği ve paylaşma arzusu dikkate şayandır.

Duyu kayıpları ve hareket kabiliyetindeki yetersizlikleri eksiklik değil de, farklılık olarak kabul edip hayatı ona göre düzenlersek sanırım herkesin işi daha kolay olacaktır. Farklılığı görmeme, duymama, yürüyememe, tutamama ve öğrenememe gibi düşünüp onların bu yetilerini yok saymak naiflik olur. Doğuştan görmeyen ressamın resimleri, spastik ressamın ağzıyla tuttuğu fırçayla yaptığı muhteşem tablolar, hiç duymayan birinin elini hoparlörün üstüne koyarak ritmi hissetmesi ve bundan zevk alması, duymayanlardan oluşan Çin engelliler dans topluluğu ve buna benzeyen bir sürü örnek sanırım onların neler yapabildiğini anlayabilmemiz açısından önemlidir

Öğrenme engelli bir bireyi elimizdeki materyallerle ve yöntemlerle eğitmeye çalışmak çok eski model bir arabadan yüksek hız beklemeye benzer aslında. Onun kapasitesini belirleyip doğru bakış açısı ve uygun metotlarla performansını arttırabileceğimizi ve birçok şey öğrenebileceğini görebiliriz . Yeter ki onların gözüyle bakmayı öğrenelim ve becerebilelim. Onları farklılığımız olarak kabul edip yapabildiklerini geliştirmek ve hayatın tüm alanlarından ve tatlarından faydalanmalarına ve üretmelerine olanak sağlamak doğru yaklaşım olacaktır. Bakış açımızı değiştirmek ve kafamızdaki engellerden kurtulmak onlara daha faydalı olacak ve sanırım onları daha mutlu edecektir. Sakatlığı önce biz beynimizden silersek onları anlamamız daha kolay olacaktır.

Bütün bunları yaratmak doğru bakış açısı ve mesleki disiplinlerin işbirliğiyle oluşur ancak. Hekimlerin, fizyoterapistlerin, psikologların, eğitmenlerin, sosyal hizmet uzmanlarının, mimarların, şehir planlamacılarının işbirliği ve ortak projelerine ihtiyacı vardır engellilerin. Rehabilitasyon işini tekellerine almaya çalışan disiplinlere en güzel yanıt bu ortak çalışma platformlarında verilebilir ancak. Politikacıların da bu mesleklerin ortak projelerine ihtiyacı vardır burada. Çünkü, medenileşme, demokratikleşme ve insanlaşma sürecine katkıdır bu.

Medeniyet ölçütü engellisine verilen değerle yükselir bir ülkenin. Sokaklarda dilenen engellisi olmayan bir ülke olmak için sadece ekonomik sorunları halletmek yetmiyor. Onlara acımak yerine onların gözüyle bakmayı başarmak, önemli bir eğitim ve zihniyet işi. Bu konuda ivme kazanmak için kaderciliğin dışına çıkmak ve bilimin ışığında düşünceleri şekillendirmek gerekiyor.

Özetle asıl sakatlık; kurumlar arası iletişimsizlik, insanlar arası iletişimsizlik, kendine ve topluma yabancılaşma, görüp de görmezden gelme, duyup da duymazdan gelme eylemleridir. Bunları kafamızda hallettiğimizde sorunların zor kısmını halletmiş oluruz.

 
Toplam blog
: 4
: 1444
Kayıt tarihi
: 24.09.06
 
 

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü'nden Fizyotera..