- Kategori
- Kültür - Sanat
Asimetrik uyku saatlerinin edebî üretkenliğe etkisi
.
Yazmak için bazen, vâkitlerden gece olmalıdır.
Aksi olursa, bir yazar iki cümleyi arka arkaya sıralayamaz. Çünkü bazı konular, bazı cümleler, bazı sesler size ilham olur.
Ve bu ilham günlük yaşamın keşmekeşliğinde, patırtısında, insanların sizleri soktuğu cenderede hayat bulamaz.
Çoğu kereler denemişimdir.
İndirmişimdir panjurları, kavuşturmuşumdur perdeleri. Mutlak sessizliğin hâkim olduğu kitap kokan bir odada, gecenin atmosferini sunî olarak sağlamaya çalışmışımdır.
Hayır başaramamışımdır. Gündüz olduğundan, ne bir yazı çıkmıştır ne de edebî derinliği olan bir tek cümle.
Davulun sesi uzaktan hoş geliyorsa boşuna gelmiyordur. Ortalama on ya da on beş dakikada yenilen bir yemeğin, iki dakikada dinlenilip tüketilen bir şarkının vücut bulması hazırlık zamanlarıyla bilmem kaç saati, günü alıyorsa...
Bir okuyuşta şiir gibi okuduğunuz bir yazı da, benzer şekilde meydana gelmiştir.
Yazar aslında bir avcıdır. Hem de kelimelerin avcısıdır. Her avcı gibi sessiz olmalı, derinden ilerlemeli ve kimselerin onu fark edemeyeceği bir ortamda bulunmalıdır.
Bazen milyonların uykuda, sıcak yatağında olduğunu, sadece biliyor olmak bile, yazma dürtümü tetikler.
Gece bir uyursunuz bir uyanırsınız ve böylece üretkenliğiniz daha da artabilir.
Sadece sizin, o da zar zor duyabileceğiniz bir müzik eşliğinde, odanıza kahvenin aromatik kokusu da yayılmışsa, işte artık parmaklarınız süratle ilerleyen bir otomobil, kağıt ise onun altındaki asfalt zemin olmuştur.
Bazen mazimi düşünürüm, bazen güzel bir kadını, bazen olmamış bir sevgiliyi, bazen sabaha kadar günah batağına batıp çıkan suç şehrinin fedailerini.
İlerler , ilerler ve aslında hiç olmayan bitiş çizgisine doğru yol alırım.
Asimetrik uyku saatleri, sıradan hayatımı zorlaştırıp beni uykusuz ve yorgun yaparken, sıra dışı edebî hayatımı kolaylaştırır.
Sabrın sonu ile