Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Aşk, bağ kurma ihtiyacı için başlangıç mıdır?

Aşk,  bağ kurma ihtiyacı için başlangıç mıdır?
 

Bu teori dün NTV’de 4 ünlü kadının sansasyonel programına konuk olan çocuk psikiyatristi Prof. Dr.Yankı Yazgan’a ait. Kendisini 1980 li yıllardan tanıyorum. O zamanlar Ankara’nın ilk ve tek spor salonu olan Vakkogym de karşılaşmıştık. Zeka parlayan ve gülen gözlerinden yaratıcı ve farklı işler yapacağı belliydi. Eniştemin kuzeni olması nedeniyle tanışıyorduk, öyle havadan sudan bir sohbet yapmıştık. Son derece sempatik ve karizmatik bir kişiliği vardı.

Başarılı ve popüler olması beni hiç şaşırtmadı, iyi bir aile içi ve akademik eğitimden geliyor. Kendi yaptığı karikatürleriyle zenginleştirdiği “kalp çarpar beyin böler” kitabında kişiliğinden ve hayata bakışından ipuçları bulmak mümkün. Bir çırpıda okuyup bitirdiğim bu kitap için, kendisine mail yazmak istediğim halde fırsat bulamamıştım, şimdi bu bloğumu göndereceğim.

Hani hepimizin hissettiği deja vu nasıl oluşuyormuş biliyor musunuz?

“tanıma çevreden aldığımız enformasyonun hem duygu hem düşünce düzeyinde değerlendirilmesi sonucunu oluşturur. Tanımanın ilk aşaması, tanıma tanıdıklık duygusudur. Tanıma sonrasındaki düşünce ile duygu arasındaki uyumun bozulması deja vu’yü doğurur. Bize bildik gelen her koku, tanıdık her tad, geçmişte bağlantılı oldukları anları bilince getirip, şu ana aitmiş hissi doğurduğundan deja vu oluyor” Yankı Yazgan ‘a göre.

Yeni kitabı “Kalbinle düşün, aklınla hisset” bugünlerde yayınlandı, henüz alıp okumadım ama, sırada.

Dün akşam konuk olduğu programda 4 kadını mükemmel idare etti, çok nazik ve her zamanki gibi çok hoştu. Aşkın sürekli olmasına, bir insanın fiziksel olarak dayanması mümkün değil( aşkın hastalık olması durumu), insanın esas ihtiyacı olan karşı cinsle sürekli bir bağ kurmasıdır diyor Yazgan. Aşk, ilişkiyi tetikleyen, alevleyen, daha kalıcı formlara dönüştüren bir mekanizma olarak çalışıyor.

Programda söz erkek gibi ya da kadın gibi çalışan beyinlere geldi. Bazılarının beyni daha erkeksi bazılarınınki daha kandınsı çalışıyor. İşte bu yüzden insanları önce beyniyle sevmek gerekir, gerçek hazine oradadır. Bu noktada Kayacı, "dişi beyin" diye bir tanımlama yapınca, Yazgan da kibarca "yaratıcı bir tanım" diye yanıtladı. Böylece Kayacı'nın toplam iki kez konuştuğu bu bölüm de gafsız atlatılmış oldu.

Aşkı hastalıklı formundan, uzun süreli kalıcı ve mutlu bir ilişkiye dönüştürebilmek iki kişinin vereceği emeğe bağlı değil midir? İki olasılık hep önümüzde durur: hoş bir aşkla başlayan bir anıya sahip olacak sağlam bir ilişki ya da hayal kırıklığına dönüşmüş, binlerce şiire konu olmuş/olabilecek hüzünlü, hüsranlı duygular silsilesi.

 
Toplam blog
: 144
: 1429
Kayıt tarihi
: 12.09.07
 
 

ODTÜ İşletme mezunuyum, felsefe bölümünde master eğitimi aldım, uzun yıllar bankacılık ve finansm..