Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '10

 
Kategori
Sinema
 

Aşk, kendini ikinci yarıya hazırlar

Aşk, kendini ikinci yarıya hazırlar
 

Afiş


Aşkın ikinci yarısı; izleyiciye çok şeyler bırakan o yılların izlerinin hala sürmekte olduğunu ve unutulmadığını bir kez daha hatırlatan bir film. 

Küçük bir salonda, küçük bir gurupla izledim filmi bugün. Tabi ki haddime değil bir sinema eleştirmeni gibi oyunculukları, ışığı, sesi, kurguyu vs. eleştirmek. Benim haddime düşen sadece filmden bana kalanları dilim döndüğünce paylaşmak. 

Film adından da anlaşılacağı gibi bir aşk hikâyesini anlatıyor. Ama burada aşkı önemli kılan, ayrıcalığını yaşatan adamın o yıllarda hayata dik duruşundan ileri geliyor ki bu da diğer tüm bireysel yaşantısını etkiliyor. 

O’na yıllar geçmesine rağmen tutkuyla bağlı kadın, o adamın kayıp olmuşluğunun ortasına kırmızı bir karanfil niteliğinde kızını getirir. Kendisinin ABD’ye gidip yeni bir düzen kuracağını ve bu süre içerisinde de kızına bakmasını ister. Tabi bu arada küçük kız babasının o adam olduğundan bihaberidir. Adam o yitip gitmenin eşiğinden yavaş yavaş döner. Önce içki şişeleri gider. Sonra o yılların adama bıraktığı, mahpus hastalığının tedavisine başlar. Derken kızının gitme zamanı gelir. Güzel duygu yüklü bir vedayla kızını annesinin yanına gönderir. Ama bir türlü o kadar istemesine rağmen kızına babası olduğunu söyleyemez. 

Kız gider… 

Adam ağlar… 

Anne büyük bir aşkla kızına sarılır… 

Sonrasında adamın ölüm haberi gelir, anne sevdiği adamdan kalan yadigâra sıkıca sarılır. 

Evet, konu bilindik. O yılların yaşantısı fazla gösterilmeden, yalnız çok iyi derece hissettirilerek kurgulanmış. Gereksiz diyaloglardan kaçınılmış. Yalın, güzel, gösterişten uzak, onurlu ve koşulsuz bir aşkın öyküsü, aşkın ikinci yarısı… 

Bende hep açık bir yara gibidir, daha bir hassas olurum, daha bir gözü yaşlı. O yılların acılarını kendi acım gibi hissedişimden midir bilinmez ama daha bir ağır yaralıyımdır “Büyük Adam Küçük Aşk, Gönül Yarası, Babam ve Oğlum” daha bunlar gibi yazmakla bitmeyecek filmleri izlediğimde. Yazım bir şiirle son bulsun ve bu şiirde Aşkın İkinci Yarısına düştüğüm bir dipnot olsun, yiten tüm babalara… 

İKİNCİ YARIDA AŞK 

bir halkı kurtarmak için miydi? 

darağacına bir adım kala hayata dönüp 

sevdiğini yanında bulamamak… 

sonrasında 

kendini kaybetmek… 

yaşayanlar bilir 

o yılların izleri 

bugünün büyüklerine aile mirasıdır 

ama nedense kaybeden 

her kavgada… 

her savaşta olduğu gibi 

hep çocuktur 

aşk, kendini ikinci yarıya hazırlar 

çocuk babasının yitişine… 

çok uzaklardaki sevgiliyse 

hâlâ sarılır düşlerine 

ve bir renk daha eklenir 

hüzünle gülümseyen gök\kuşağının tenine. 

 

 

 

Akın Dursun 

 
Toplam blog
: 255
: 326
Kayıt tarihi
: 26.11.10
 
 

İzmir doğumluyum. Uzun düşünceler, kısa şiirler hayatımın büyük bir bölümünü kaplar. Öyle gökkuşa..