Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '11

 
Kategori
Öykü
 

Aşk 'o'nun için imkansızı sevmekti...

Aşk 'o'nun için imkansızı sevmekti...
 

O bu hikayenin kıyısında , köşesinde kendine yer bulmaya çalışan basit bir figürandı aslında. Bu hikayedeki rolü bir kaç sözcükle son bulacaktı .Hikayeye göre prenses deniz kıyısında yürüyüş yaparken boynuna taktığı şalı rüzgardan uçup bir agaç dalına takılacak bu sırada oradan geçmekte olan bir yabancı ağaç dalına takılı şalı alıp prensese verecek ve prenses en içten teşekkürlerini sunacaktı. Bu konuşmadan sonra yabancı oradan prensesin ters istikametinde yoluna devam edicekti ve figüranın hikayedeki rolü son bulacaktı. Ancak o fügüran yapmaması gereken bir şeyi yaptı ve bu hikayenin prensesine aşık oldu... 

Zaman akıp gidiyor... 

İçinden bir ses ona durmadan -''ara artık, niye direniyorsun deniz kıyısındaki o muhteşem tanışmanızın ardından kısa sayılmayacak bir süre geçti, prenses artık seni tanıyor, sen bu hikayede artık onun için yoldan geçen bir yabancı değilsin, sen artık prensesin hayatındasın, onunla yemeğe gittin, sinemada aşk filmleri izledin, martılara birlikte yem verdiniz, fotoğraf karelerinden taşan yığınla anılarınız oldu, ve sen artık bu hikayenin figüranı değilsin, sen artık bu hikayenin kahramanısın, bu kahraman prensese aşık oldu ve prensesinde bu aşkı bilmesi gerek daha ne kadar saklayacaksın... 

Bir sancı nöbetine dönüşmüştü artık içindeki ses kahramanımız için. Sancı tahammül edilmez noktaya ulaşınca telefona sarıldı... 

- merhaba prenses, nasılsın? 

-iyiyim sen nasılsın kahramanım... ( kahramanım!! bu söz kalp çarpıntısını arttırırdı 'o'nun tanıştıkları ilk günden itibaren prenses hep kahramanım derdi 'o'na prensesin rüzgarda boynundan uçup yüksekçe bir ağaç dalına takılan şalını kurtardığı için değil aslında o günden sonra geçirdikleri muhteşem zamanlar için ve prensesin ayrıldığı sevgilisinin ona verdiği acıyı unutturması ve yaşama sıkıca sarılmasını sağladığı için kahramanım derdi... ) 

- bende iyiyim prenses, eğer bu akşam işin yoksa deniz kıyısındaki o kırık bankta buluşalım mı? hani o şalının takıldığı ağacın altındaki bankta? 

- peki kahramanım çok iyi olur üstelik sana bir süprizim var, akşam güneşi doğduğunda hikayemizin başladığı yerdeyim... 

Hikayemizin başladığı yer..!! işte bu söz terler içinde bıraktı 'o'nu, hikayenin başladığı yer hikayenin ya yeni bir hikayenin başlangıcı olacaktı, ya da herşeyin sonu olacaktı 'o'nun için, birde süprizden bahsetmişti prenses, bu da nerden çıkmıştı, ne yapacaktı acaba, yoksa 'o'ndan önce mi davranacaktı prenses, ilk önce prenses mi açılacaktı kahramanına seni seviyorum diye, uzun sohbetlerinden birinde şöyle demişti prenses kahramanına: '' ben bir erkeği sevmeye başladığım hissedersem gider söylerim, onun beni sevdiğini söylemesini beklemem, çünkü beklemek bir aşkı öldürür... 

Akşam güneşi doğuyor... 

Her şeyin başladığı yerde buluştular, 'o'nun doğum gününde kendisine aldığı o muhteşem beyaz elbisesini giyinmişti prenses .Ay ışığında gözleri okyanusun derinliklerindeki yosunları andırıyordu. İlk sözü kendisi aldı kahramanımız ve o an gelmişti yeni bir hikayenin başlangıcı ya da bir hikayenin son sözleri olacaktı... prenses meraklı bakışlarıyla pür dikkat dinliyordu kahramanını.. kahramanı konuştukça prenses titremeye başlıyor, heyecandan kalbi durma noktasına geliyordu. Havada asılı kelimelrden şu sözler kulaklarında uğulduyordu prensesin''prenses, seni seviyorum, prenses seni seviyorum'' 

Bu sözler kulaklarında çınlıyordu prensesin, kahramanı yeni doğum yapmış bir anne huzuruyla kurtuluyordu sancılarından itiraf etmişti prensese artık aşkını, birlikte aşk dolu günlerin hayalini kurmaya başlamıştı bile, biliyordu, birazdan prenses konuşacak ve kendisine '' bende seni seviyorum kahramanım diyecekti''... 

ansızın sesler kesildi, bir ölüm sessizliği biriktikti dudaklarda, sessliği prenses bozdu, kahramanı pür dikkat kesilmişti prensesine, dudaklarından o sihirli kelimeyi duyacaktı birazdan. Bende seni seviyorum kahramanım... 

' ben eski sevgilimle barıştım... 

birkaç kez tekrar etmek zorunda kaldı prenses bu sözleri, kahramanı yıkılan hayallerinin ağır enkazında, nasıl yani sorularına ısrarla aynı cevabı verdi prenses ' ben eski sevgilimle barıştım, sana söylemiştim ben bir erkeği sevdiğim zaman beklemem gider söylerim diye, işte ben eski sevgilime söyledim onu unutamadığımı ayrılığa dayanamadığım söyledim, ben onun ihanetini affettim, o artık benim sevgilim, tertemiz bir hikayeye başladık onunla...  

sürprizin bu muydu ? diye sorabildi yorgun kısık sesiyle prensese bu hikayenin son sözleri oldu onun için... 

yavaşça ayağa kalktı prenses gidiyordu işte, ardında bırakacaktı kahramanını , ona acıyan gözlerle bakıyordu, dudakları kıpırdadı, inler gibi ''çok üzgünüm diyebildi sadece. Ve gidiyordu, bir daha hiç olmayacaktı bu hikayede, sadece ''gitme'' diyebildi kahramanı prensesine, prensesi döndü, yüzüne baktı kahramanının...ve ''hoşçakal'' diyebildi sadece.. 

Son sözüydü ve gitti... 

 
Toplam blog
: 31
: 3018
Kayıt tarihi
: 01.07.10
 
 

Kimi eskidiği için yaşar. Kimi yaşadıkça eskir. Ne tohumda keramet. Ne toprakta. Ne başakta. Mari..