Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '12

     
    Kategori
    Felsefe
     

    Aşk, sevgi, nefret vb. üzerine bir yazı

    Aşk nedir? sorusu lise yıllarından beri hepimizin ilgisini çekmiştir. Kimisine göre fedakarlık, kimisine göre hasret, kimisine göre benliğini tamamen yokediştir. Kimisi de anlatılmaz yaşanır der. Belkide en yakın ve doğru cevabı verdiklerinin farkında değiller ama en yakın cevap.  Burada lise muhabbeti yapacak değiliz. Elbette amacımız felsefe yapmak. Bilim ile harmanlanmış, çağdaş, hayatın tam içinde yaşanan olanı yorumlamak amacımız. Şöyleki; hepimiz motorlu taşıt kullanıyoruz yada biniyoruz. Ya da bileğimizde en son moda saatler taşıyoruz. Bunların asıl görevleri bizi taşımak ve zamanı dilimlemek değil mi? Ama otomobil uretilirken her parçası ve hatta ham maddesi dünyanın bir yanından gelir. Oldukça komplike fabrikalarda, bir mana ifade etmeyen o demir, bakır, silisyum, kapkara petrol ürünleri bir araya getirilip estetik, ağzımız açık baktığımız otomobiller ortaya çıkar. Oysa fuarlarda tek tek ilgilendiğimiz, fotoğrafların baş köşelerine oturttuğumuz o nesnelerin hammaddelerini hiç ama hiç aklımıza getirmeyiz.  

    Yani; duygularımızın o mekanik oluşumdan ne farkı olabilir ki. Duygularımız bir molekül gibidir. Atomlardan oluşur ancak molekül olunca bi fonksiyonu vardır.  Aşk dediğimiz o duyguyu oluşturan atomlar, daha kompleks, organik-psikolojik-sosyolojik etmenler olmalı. Yüzlerce kitap okuyup tamamen kendine has düşünce yapın olması gibi. Bu nedenledir ki kimse aşk konusunda diğerinin kendisini anlayabileceğini ummaz. Duygularımız sadece bizim yönlendirebileceğimiz itkiler de değildir.  Doğal şartlardan ve dahi zamanın kendisinden bile etkilenir. Biz sadece otomobili kullanmak isteriz, duygularımızı oluşturan çetrefilli mekanizma ilgimizi çekmez. Aslinda anlatamadığımız, kelimelere sığdıramadığımız olay çok bilinmeyenli denklemin oluşturduğu, çok bağlantılı kompleks moleküldür. Molekülün (duygu) atomları tek başına çok basittir, o değerli molekülü oluşturamaz. Hatta ona saygısızlıktır. Nasıl olurda cinsellik aşk için bir yapı taşı olabilir.  Tabi ki olamaz!!. Ancak canlı evriminin en üst ve kompleks tabakasıdır bu. Kökleri çok derine inmiş ağaç dalları misali biz sadece meyvesini tatmaktayız.  Belki bazılarımız için bu anlatımlar fazlaca materyalist gelebilir. Anlatabildiğiniz tabi ki karşıdakinin anlayabildiği kadardır.  

    Artık felsefe sadece boş yorumlar yapmak değildir. Günümuz felsefesi bilimdir. Filozofları; Hawking, Higgs ve hatta Steve Jobs gibi dahilerdir. Günümüz Academia`sı CERN`dir. Çağımız zamanı boşa harcama dönemi değildir. Rasyonal ve doğru sonuçlar herşeyden önemlidir. Sosyal medyanın ortaya çıkardığı ortak akıl düşünce ufkunda hayalleri zorlayacaktır. 

    Aşk, sevgi, nefret elbette yine zihin fabrikasının en popüler ürünleri olacak ancak üstün insan ırkları mantık ve akıl dizginini eline elbet alacaktır.

     
    Toplam blog
    : 1
    : 437
    Kayıt tarihi
    : 17.08.12
     
     

    Özel bir hastanede radyoloji uzmanıyım. Felsefe, bilim ve teknoloji ilgi alanı merkezlmdedir. ..