Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '11

 
Kategori
Sevgililer Günü
 

Aşk, Sevgi ve Sevgililer Günü

Aşk, Sevgi ve Sevgililer Günü
 

Aşkın, ilk başladığında ayağımızı yerden kesen, bizi başka bir aleme götüren, dünyamızı tersine çeviren bir duygu olduğunu söylemek gerekir. Ha bir de, tamamen davetsiz bir konuk olduğunu... Ne zaman kapıyı çalacağı belli değildir. Bir bakmışsınız kapıda bitivermiş. Size “Ben geldim.” diyor. Bu durumda kapıyı açıp “Hoş geldin.” demek mi gerekir, yoksa “Aman evde olduğumu belli etmeyim, bu davetsiz misafir de nerden çıktı?” demek mi gerekir? Fakat o, öyle bir şeydir ki, kapıdan kovsanız bacadan gelir. “Bu misafir başta iyidir hoştur da sonra çok canımı sıkar, beni üzer, en iyisi içeri almayım” deyip, kapıyı pencereyi sıkıca kaparsınız ama bacayı tıkamaya vaktiniz olmadan o içeri sızıverir. Tıpkı mutluluk veren ilkbahar havası gibidir önce. Derin derin solumak, içinize çekmek istersiniz. İliğiniz kemiğiniz anlatılmaz bir coşkuyla dolar. Ayaklarınız yerden kesilir, bulutların üstüne yükselirsiniz. Artık tüm kapıları, pencereleri açmışsınızdır. Bahar havası evin her yerini kaplamıştır. Mis gibi kokar. Siz de şimdi bahar sarhoşusunuzdur. Fakat bilirsiniz ilkbaharın ömrü kısadır. Ardından yakıcı yaz sıcakları gelir. Sizi yakar kavurur. Hatta pişirir. “Yandım, şu havalar bir serinlese.” dersiniz. Ama iş işten geçmiştir.  

İşte aşk aynen böyledir. Canı istediğinde çıkar gelir. Bazen kısa, bazen uzun süre kalır. Başına buyruktur. Ne zaman ne isteyip, yapacağı belli değildir. Bir bakarsınız size dünyanın en güzel duygularını yaşatır, bir bakarsınız sizi dünyaya geldiğinize bin pişman eder. Zaman gelir onu kontrol altına almak istersiniz. “ Ben bu kadar iradesiz miyim, neden kendimi bırakıyorum, neden duygularıma sahip olamıyorum?” dersiniz. Kendinize çeki düzen vermeye çalışırsınız. Ama genellikle başaramazsınız. Çünkü o tüm bedeninize ve ruhunuza, yoğunluğunu yaşatmadan sizi özgür bırakmaz. Bir kez sizi ele geçirmeye görsün. İstediğini yapmadan asla gitmez. İnişleri çıkışları vardır. Tek düze olduğu zamanlar azdır. Monotonluk ona göre değildir. Monotonlaştığı zaman bilin ki gidicidir. Zaten çok uzun süreli bir konuk da değildir. Eğer size çok ısındıysa, iniş ve çıkışlarından sonra alışkanlığa ve sevgiye dönüşür. İşte o zaman rahatlarsınız. Çünkü sevgi, aşktan başkadır. Sevgide bağışlama vardır, hoşgörü vardır, hepsinden önemlisi merhamet vardır. Belki aşkın deli heyecanı, iç kıpırtıları, ürpertileri onda yoktur ama sevgi dingindir. Sizi daha mutlu eder. Yeter ki aşk sevgiye dönüşsün.  

Bir de bu dönüşümü gerçekleştiremeden gidişi var. İşte o zordur. Zaten davetsiz gelmiştir, kalbinizde başına buyruk konuk olmuştur. Sevinçler, hüzünler, acılar yaşatmıştır. “Tam şimdi sefasını süreceğim” derken çekip gitmiştir. Derin izler bırakarak. Kanatmış, acıtmış, hatta başlarda yaşadığınız güzellikleri hatırlamayacak kadar canınızı yakmıştır. Sonunda koşar adım gitmiştir. En zoru da bu gidiştir. Canla başla emek vermişsinizdir. Her şeyden sakınıp, ona gözünüz gibi bakıp, sarıp sarmalayıp büyütmüşsünüzdür. Çocuğunuz gibidir. Sanki sizi asla bırakıp gitmeyecek diye düşünmüşsünüzdür. Ama biliyorsunuz bazı çocuklar hayırsız çıkar. Yuvadan erken uçup, arayıp sormazlar. İşte sevgiye dönüşmeden giden aşk, o çocuklar gibidir. Ondan geriye sadece hayal kırıklığı, acı ve hüzün kalır. Peki, şimdi siz ne yapacaksınız? Karalar bağlayıp, hayata mı küseceksiniz? Bu durumda yapılması gereken yaralarınızı bir an önce sarmaktır. Asla kendinizi bırakmayın. “Zaman en iyi ilaçtır” derler ya, çok doğrudur. Olan olmuş, giden gitmiştir. Acısıyla baş etmek de size kalmıştır. Bari bu işi yaparken iradenizi kullanın. Kendinize “zaten benim olmayı hak edecek kadar iyi değildi, kalmak istemeyip giden için ben niye üzüleyim?” deyin. Ama yüreğinizi aşka kapatmayın. Aaa pardon o zaten siz kapatsanız da davetsizce gelen konuktur. 14 Şubat Sevgililer gününüz kutlu olsun. Yüreğinizde her zaman sevgiye yer açın. Sevgisiz yürekler, susuz topraklar gibidir.  


Sevgiyle kalın.  

Şadan Hergüner  

 

 
Toplam blog
: 80
: 4101
Kayıt tarihi
: 31.01.10
 
 

Merhaba. Ben işletme eğitimi almış ama kendini yayıncılığa adamış bir insanım. Yaklaşık 17 yıldır iç..