- Kategori
- Aşk - Evlilik
Aşk'a başka bir bakış
(*)Adamın biri büyük oğlunu Bağdat’ta yaşadığı söylenen çok arif, alim bir zatın yanına verip yetiştirmek istemiş. Anadolu’dan kalkıp alimin yanına gitmişler.
Çok hoş karşılanmışlar, ikramlar yapılmış, kahveler içilmiş. Alim, babayı dinledikten sonra oğluna dönmüş; “Evladım bekleyenin var mı? Diye sormuş. Genç, “Evet efendim, köyde bekleyen sevdiğim var.” Demiş. Alim, “Efendi, gönlünde başkası olanın bizimle işi olmaz, var oğlunu, al git, sevdiğiyle evlendir...” demiş.
Öyle de olmuş ama baba bu sefer ufak oğlunu alıp yola koyulmuş. Aynı şekilde karşılanmışlar. Kahvelerden sonra Alim ufak oğla, “Evladım, bekleyenin var mı?” demiş. Çocuk; “Yok efendim!” demiş. Alim şöyle sormuş bu kez: “Peki, hiç aşık oldun mu?” “Hayır efendim” yanıtını almış. Tebessüm ederek bakmış çocuğa Alim ve demiş ki: “Evladım, önce git aşık ol, öyle gel!”
* * *
AŞK, sadece üç harf. İçinde barındırdığı anlam ise; sözcüklerle tarif edilemez.
Aşk hiçbir karşılık beklemeden gönülden duyulan sevgidir. Günümüzdeki aşklar mecazidir. İnsana gönül bağlamadır. Sonsuza kadar gönül bağlayıpta karşılık bulamazsa ya da sevdiğine ulaşamazsa deli adını alır. Bu kişiye de deli divane denir. Mecazi aşklar sonsuz mudur bilemem ama insanoğlu çabuk vazgeçiverir, nankördür. Önce sevdim sanır, sevgi en doruğa çıkar karşılık bulunca da bıkar, bıkmasa da aşk sevgiye geri döner.
Yukarıdaki hikaye tasavvufi aşka yönelişe bir örnektir. Dinsel olarak tasavvufi aşkta hakka yöneliş vardır ve hakikidir. Arif birinci dersi çoktan vermiştir “Aşık ol, öyle gel”. Sevmeyi öğren, gönülden sevmeyi...
Aşk bağlılık yeminidir, sabır ister. Hangi tür olursa olsun. Peki siz, hala aşkı yaşamak istediğinizden emin misiniz? Cevabı bulduğunuzda çoktan soruyu unutmuş olacaksınız zaten.
(*) Hikaye: Genç Gelişim dergisi Sayı 30.