Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Aşk çiçeğine farklı bir mevsimden bakmak

Aşk çiçeğine farklı bir mevsimden bakmak
 

Bir sevgi hikayesi dolandı dilime oradan döküldü parmaklarım aracılığı ile klavyeme. Belki zamana inattı bu hikayenin kahramanının duyguları ya da düşündükleri çünkü biliyordu ki zaman değiştirmişti aşkı ve aşka bakış açısını. Herkes kendi penceresinden bakıyordu aşka, sevdaya birleşmeye ve ayrılığa. Kimi için bu çok alışılmış bir yaşantı tarzı ve içinden çıkılması için yüzeysel bakış açısına sahip bir görüntü idi kimine göre ise daha derin yaşanması gerekirdi ve alışkanlık olmaması için uğraşılan bir olguydu.
Hikaye eskiler gibi başlardı belki istenseydi bir varmış bir yokmuş gibi ve aslında dinleyenlerde bilirdi okuyanlarda bu ne bir vardı ne bir yoktu. Kimine göre varlık sebebi idi kimine göre ise elinin kiri yıkanması gereken yeniden kirletmek için.
Evet bir vardı ve varolacaktı bir yoktu ve yokolunması için uğraşılıyordu. Çünkü esasen olmaması gereken iki kahraman vardı bu hikayede. Kahramanlardan biri varlığının bir göstergesi gibi algılardı ve öyle yaşardı aşkı diğer kahramanın olaya sıradan ve yine yıkanacak bir el kiri gibi bakmasına inat. Sevginin, aşkın, hislerin kullandırtıldığı bir ilişki yine yıkanmak için gidilen bir lavaboda kir olup akmıştı yerden çıkan suyun o kendine has temizleyici özelliği ile. Kahraman aslında çok da bilmesin isterdi sevdiğini hep saklardı aslında verdiği değeri ve onun için örmüştü bir koca duvar kimseler görmesin, kıskanmasın diye bilmezdi ki bu duvar karşıdakinin kullanacağı bir taş mezar olacaktı kendisi için. Ama yine bilmezdi taşı iterken aslında orda bir anıt inşa ettiğini ve buraya gelen anıta selam verecekler için bir yazıt bırakacağını. Kahraman belkide şöyle yazmıştı uzun yazıtın başlığını "dur sevda, belki bu senin sevda diye beslediğin şey belki alışkanlıktır ve unutmanın unutulmanın hatta kullanılmanın bir çiçeğidir çiçeğin mantığına inat. Dur ve dikkatli ol seni buraya diken eller senin tohumluğunun kromozonları ile oynadılar. Sen sadece bir mevsim için hatta iki mevsim arasını güzelleştirmek için dikildin, yani kullanılıyorsun dikkat et yerine yeni yeni çiçekler, tohumlar dikilecek ama senin diri, güzel kalman ve kokunun devam ettirmen için yalanlar söylenecek bunlardan sakın etkilenme. Sen benim dediklerime bakma aslında yine de kullanılacaksın elinden bir şey gelmeyecek duadan başka. Gerçek sevdayı bilen ellere ulaşabilenmen için sabredeceksin tohumluğunla ve açacaksan bileceklerki artık şartlı sevgin var kokun olacak. Sevilmedikçe buna inanmadıkça açmayacaksın, kokun aranmadıkça kokmayacaksın, bilmeden uzananlara batan dikenlerin hep sivri ve kalıcı olacak. Ama asla sevgini, duygunu, hislerini ve kokunu belli etmeyeceksin, kullandırtmayacaksın yerde dikili çiçekleri koparmayın yazısına inat, kopmayacaksın, kopartamayacaklar. Unutma ki sen yol üstünde olan bir çiçek gibi isteyenin sadece geçici olarak kokunu, derin bilgini, toprakla olan geçmişini seni sen yapan değerlerini alacak kişilere kaptırmayacaksın kendini, sonra yine unutma olurmu ey sevda çiçeği zamane koklayanlar sadece geçerken koklarlar seni yeni bir çiçeğe gitmek için aracı kılarlar kokunu ama bilmezler döndüklerinde bu çiçekler solacak belki yeni fidanlar bırakacaklar geride ama dönenlere inat daha bir güzel kokacak yeni aşk, sevda tohumları ve belki de kokmuşlardır bile." diye uzayıp giden bir yazıt belki ağıt belki sadece bir öğütname yazana mahsus.
Aslında bazen susmak gerekir, sakin olmak gönderilen kokuları sorgulamaması gerekir tüm dünya üzerine gelse de kaçmak istese de, susar susar susar ama anlatacak ne çok şey vardır oysaki. Kokusunu kullanan, geçici olarak algılayan ve güzel anılara sahip çıkmayanlara yönelik nefretini kusmamak, sadece bildiği gibi sadece kokmak, yeni kokular saçmak ve kıymet vermeyenlere inat kıymet vererek konuşmalı belki de çoktan konuşmaya başlamıştır suskunluğa inat.
Aşkın ömrü ne kadar kimi kahramana göre sonsuz kimine göre ise yeni bir bahçe bulunana kadar:))Tüm kahramanlar unutmasınlar ki herkes kendi yaşamının mimarıdır bir dostun dediği gibi. Ve dostlar varolduğu sürece yaşam daha bir güzel olmaktadır istenmeyene inat...tabiki yine Fikoca...
Aşk parkında oynatılan değil oynayan olmanız temennisiyle, fotoğraf Tokata aittir.
 
Toplam blog
: 31
: 853
Kayıt tarihi
: 29.04.07
 
 

Ülkesinin gençlerine eğitim vermeyi bir fırsat bilip bu yolda üniversitede çalışmalarıma devam eden ..