- Kategori
- İlişkiler
Aşk cuntam darbe yapamıyor artık
bir darbe anı
"Yeşil gözlü bir kedi
Kesip yüreğime giden telleri
Güneşim olmak istiyor
Bende elektiriksiz bir şehrin paniği..." diye yazmıştım bir şiirimde.
O zamanlar beni aşk yönetiyordu. Günlük yaşamdaki basit kararları alırken beynimi devreye sokuyordum sadece; çünkü içimdeki aşk cuntası zırt pırt darbe yapıyor, hayatımın düzenine ilişkin "mantık"lı kararlar almamı engelliyordu. Büyük bir coşkuyla kaydıraklı yüzme havuzunun kulesine çıkıyor, çığlıklar atarak aşağıya doğru kayıyordum; ama her defasında havuzda su olmuyordu. Havuz bari boş olsa...Kıçımı bacağımı kırıp akıllanacaktım ne var ki bu havuzda su yerine çöp oluyordu. Kocaman cüssemle çöp havuzunun içine düşünce , içimdeki "ben" ler geçici bir süre yönetime el koyuyor, sonra demokrasiye geçip düzenli bir yaşamın erdemlerini bana anlatmaya çalışıyorlardı. Lakin önce gözlerimi sonra ruhumu teslim alan biriyle karşılaşınca içimdeki aşk cuntası hemen darbe yapıyor, sağduyu sahibi diğer "ben"leri sorgusuz sualsiz hücreye tıkıyordu.
Sonra yine coşkulu bir kuleye tırmanma süreci, sonra yine çöp havuzu...
Ama hiçbir zaman içimdeki sağduyu sahibi patronlar aşk cuntasını yakalayıp yargılayamıyor ve sürekli bundan tedirginlik duyuyordu.
"Aşk hiç biter mi...şarkısını bu cunta marş haline getirip yine yeniden darbe yapıyordu..
Aşk cuntasının darbeleri bedenimle ruhum, aklımla duygularım arasındaki çatışmayı artırınca olanlar oldu. Ekonomi felç oldu, bütün şehirlerimde anarşi ortaya çıktı. Cunta çaresiz kalmıştı. Cuntayı harekete geçiren şiirlerim bile işe yaramaz hale gelmişti. Şiir aslında aşkın fotokopisinden başka bir şey değildi. Bu fotokopi aynı nüshadan çekile çekile silik, okunmaz bir yazı haline gelince işer değişti. Aşk cuntasının Ergenekon'u ortaya çıkarıldı. Şimdi yargı sürecini bekliyoruz.
"Ben"ler de bekliyor sonucu...