Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk durmaz II (ikinci bölüm)

Aşk durmaz II (ikinci bölüm)
 

Ve Yağmur öylece kaldı. “Ne yapıyorsunuz” diye bir şeyler çıktı ağzından. Baran da kalakalmıştı, ne diyeceğini ne yapacağını bilemedi, döndü ve hızla uzaklaştı.

Yağmur evin kapısını açarken ne hissedeceğini bilmez insanların kararsızlığı içerisindeydi.”Beni çok kolay biri olarak” görür mü acaba diye geçirdi içinden, belki çok kolay gördüğü için öpmüştü sokak ortasında onu. “Uf Tanrım neler oluyor” derken babasının “Yağmur sen misin “diye seslendiğini duydu, “benim baba “ deyip odasına yöneldi. Evren’e anlatmalı mıydı bu durumu, anlatsa bir türlü anlatmasa bir türlü idi. Soyundu, pijamalarını giyip yatağa girdiğinde saat gece yarısını çalıyordu.

Baran karanlığın içerisine daldığında kendine kızıyordu, “ aptal adam, sen onun amirisin, bu laubali hareketi niye yaptın?” kafasına kafasına vuruyordu pişmanlıkla. Ertesi gün işte ne yapacaktı, amir gibi davransa olmaz, yakın davransa olmaz, ne yapacaktı bilemiyordu. İş dışından bir çok sevgilisi olmuştu. Kendi yanında çalışan birine ilk defa böyle bir yakınlık duyuyordu, hem de mahallesinin ders verdiği çocuklarından birinin sevgilisine ilgi duyuyordu. Ne utanmaz adamdı, ahlaksız, saygısız bir adamdı. Kendini yiyip bitirerek bir yere varamayacağınız anladı Baran, evinin kapısına geldiğinde saat sabaha karşı bir olmuştu. “Bu yorgunlukla yarın ne yapacağım” diye söylendi.

Sabah altıda uyandı evren, başı kazan gibiydi “Allah kahretmesin bu kadar içmeyeceğim diyorum sonra sözümde duramayıp içiyorum halime bak” diyerek aynaya bakıyordu. Tıraş olmamaya karar verdi, dişini fırçalayıp, üstünü giyinmeye başladı. Annesi de kalkmıştı. “Oğlum yumurta yer misin” diye sordu , “yerim anne kayısı olsun” diye yanıtladı. “Anne akşam kime rastladım biliyor musun” “ kime oğlum” dedi annesi heyecanla “Baran ağabeye, hani bana ders çalıştırırdı lisedeyken” “ aa ne güzel çok edepli, çok düzgün bir çocuktu, kötü bir evlilik yaptı, iki senede ayrıldılar, sonra da evlenmedi, şimdi ne yapıyormuş” diye sordu annesi çayı koyarken, “bir fabrikada şef mühendis olarak çalışıyormuş, Yağmur onun yanında çalışıyor” “ ah ne güzel “ dedi kadın “Yağmur sahipsiz kalmaz oralarda, adam gibi bir adamın yanında çalıştığını söyle Yağmur’a” Evren kahvaltısını bitirdi ve evden çıktı. “Adam gibi adam öyle mi” diye geçirdi içinden, “adam gibi adam”

Yağmur masasına oturduğunda , diğer günlerin aynısı bir gün başlıyordu, bilgisayarlar başında planlamacılar çıktı alıyorlar, çaycı çocuk çayları dağıtıyor, masasındaki radyodan gelen hafif müzik sesi kulaklarını dolduruyordu. Baran içeriye girdiğinde “günaydın” diyerek herkese gülümsedi ve kendi masasının başına geçti. Yağmur’un oturduğu tarafa hiç bakmadı.

Yağmur kısa bir bakış attı Baran’a doğru ve işine devam etti.

Akşama kadar herhangi bir şekilde konuşmak için bir araya gelmedi Baran ve Yağmur, hem işler çok yoğundu, hem de akşamdan kalma bir çekingenlik vardı. İş çıkışında Evren yine kapıdaydı. “Baran ağabey yok mu” diye sordu Evren, “yok” dedi Yağmur “şefler toplantısı var”. “Nereye gidelim, yemek yiyelim” dedi Evren, “çok yorgunum eve gideceğim” dedi Yağmur. Evren şaşırdı, “ne oldu, hasta falan mısın” “hayır yorgunum” dedi Yağmur, “iş hayatına alışamadım, dün gece de geç yattım” diye devam etti, “ benden sonra başka yere mi gittiniz” diye sordu evren tecessüsle. Yağmur ne yanıt vereceğini bilemedi, ağzından “ayrılırken beni dudaklarımdan öptü Baran” deyiverdi. Elini nereye koyacağını bilemeyen insanlar gibi bir şaşkınlık dolaştı Evren’in üzerinde, “sen de öptün mü diye “ sordu, “hayır, hayır “ dedi telaşla Yağmur. Evren “ne oluyor bize Yağmur” dedi üzüntüyle Evren, “bir gecede bu kadar değişmeyi nasıl yaşadık” . “Ben değişmedim” dedi yağmur “ben seni seviyorum” dedi “senden başkası ile olamam”. Evren “lanet olsun” diyerek uzaklaştı. Yalnız kaldığı hissine kapıldı Yağmur, yürümeye başladı yavaş yavaş. Tam o sırada arkasından Yağmur diye bağıran Baran’ın sesini duydu. Döndüğünde Baran’ın gülümseyerek kendine yaklaştığını gördü Yağmur. “Merhaba “ dedi, Baran yanına geldiğinde utangaç bir ifade ile “dün gece için özür dilerim, her şey birden oldu, sanırım içkiyi biraz fazla kaçırdım” dedi. Yağmur “ ben de şaşırdım, inşallah size kaba davranmadım” dedi, “yok hayır bilakis çok olgundun, nereye gidiyorsun birlikte yürüyelim mi” diye teklifte bulundu Baran, “tabii olur neden olmasın” dedi yağmur, yürümeye başladılar, havadan sudan, işten konuşarak ilerliyorlardı. Yağmur birden “beni öptüğünüzü Evren’e söyledim” dedi, “ne yaptın” diye adeta çığlık attı Baran. “Dürüst olmalıydım” dedi Yağmur” ben dürüstlük bekliyorsam, önce kendim dürüst olmalıyım” diye sürdürdü konuşmasını. “Dürüst olmak için bir şey olmadı ki, her şey aniden gelişen durumların sonucunda oldu, bir daha olmaz ki, ayıp olmuş Evren’e” dedi Baran üzüntüyle. Telefon edip etmemeyi geçirdi içinden. Alay ediyor gibi olacağını anladı. Telefondan vazgeçti. En iyisi yüz yüze konuşmaktı.

“Size gidip oturalım mı” dedi Yağmur, Baran şaşkın bir şekilde bakarken “biraz konuşmak açılmak istiyorum kendimi iyi hissetmiyorum” diye üsteledi, “olur tabi olur” dedi Baran. Baran’ın evine vardıklarında hafiften yağmur atıştırmaya başlamıştı “yağıyorum” dedi gülerek Yağmur.

“Yemek yapmayı severim” dedi Baran, “ sana güzel bir makarna ve salata yapayım, bir de şarap açarız” . baran mutfağa dalarak işe koyuldu, Yağmur da salondaki kitaplıktaki kitapları ve müzik CD lerini incelemeye koyuldu

- Rock müzik seviyorsunuz

- Evet gençliğimden beri

- Hala gençsiniz canım

- Yaş kırk

- En olgun ve en güzel zamanınız

- Öyle mi dersin

Yağmur hızla mutfağa yöneldi, Baran’a sarılarak öpmeye başladı, ikisi de kendinden geçmiş bir vaziyette yatak odasına sürüklendiler.salona geri döndüklerinde iki saat geçmiş olduğunu ve çok acıktıklarını fark ettiler. Baran yeniden mutfağa girdi, yemek hazırlamaya başladı, Yağmur divana kıvrılmış gözlerini kapamış öylece yatıyordu. Baran “yemek hazır” diye seslendiğinde uyumuş olduğunu fark etti.

- Çok uyudum mu

- Yok sadece yarım saat

- Oo sofra ne güzel olmuş

- Şarabı açar mısın

Yağmur şarabı kadehlere doldururken sordu

- Ne olacak şimdi

- Bilmem

- Suç işliyormuşuz gibime geliyor.

- Ne suçu

- Aşk suçu

- Evet haklısın, ama ben seni ilk gördüğüm günden beri beğeniyordum

- Sen de beni etkiledin ama, Evren var

- Evet en önemli konu o

- Ne yapacağım

- İkinizle olmaz, ben en iyisi hocaya sorayım

- Hoca kim

- Tanımazsın, kendince dergahı olan bir akil adam

- Ne dergahı ya

- Gönül dergahı diyor ama ben öyle müritler toplantısı görmedim

- İlginç adammış

- Öyledir

Yağmur yemekten hemen sonra kalktı, Hoca ile konuşmaya can atıyordu. Eve gider gitmez telefona sarıldı Hoca’yı aradı, birkaç zil sesi sonrası hoca telefonu açtı

- Selam hocam

- Selam ne derdin var

- Niye hocam

- Sen beni derdin olmadan aramazsın

- Valla hocam bir işe girdim sorma gitsin

- Ne yaptın

- Hocam iki kişiye birden aşığım

- Olmaz öyle şey, sen kadınsın senin tabiatına aykırı, birine rastladın, çok hoşlandın ve onunla çıkmaya başladın di mi

- ...........

- Susmandan belli ve hatta sen onunla yattın

- .............

- Ve ötekine de söyledin durumu

- Yok henüz söylemedim

- Beni niye aradım

- Hocam ne yapmalıyım, Evren için üzülüyorum, Baran’dan vazgeçmek istemiyorum

Hoca bir an duraksadı ve dedi ki........

 
Toplam blog
: 283
: 1304
Kayıt tarihi
: 04.12.06
 
 

Nükleer fizik doktoru, şiir yazmaya çalışıyor, kalite yönetim sistemleri danışmanı, öykü deneme yaza..