Aşk her yerde seni bekler

Gece yarısı pencereden hafifçe esen bir rüzgar misali, karanlık gecenin bitiminde doğan güneş gibi, uykusuz gecelerin büyük ödülü, beklenenlerin en özlemlisi aşk... Zamanın var mı ?

Ne gazeteler yazar ne de google de zamanın var. Tedbirsiz hazırlıksız gelirsin insanların dünyasına. Önce mutlu eder sonra gözyaşına boğarsın. Ne seninle ne de sensiz hesabı...

Ama neden se hiç beklenilen aranılan zaman da gelmezsin insanlara. Hep bir karmaşa arasında çıkıverirsin. Mucit olabilseydim seni görebilecek bir gözlük icat etmek isterdim. Ama ben ne mucidim ne de sen görünen bir varlıksın.

Aşkın zamanı olmaz olmayacakta. Ya metro da, ya dolmuş beklerken, ya alışveriş yaparken, kaldırımda hızlı hızlı yürürken, vapur da demli bir çay yudumlarken, her an her yerde karşımızda.

Ya görmek görebilmek, ama nasıl? Nasıl farkına varacağız? Nasıl dokunacağız?

Eğer gerçekten sevgiye ihtiyacımız varsa, sevgi ile bakabiliyorsak, dürüst olur, bir çıkar peşinde koşmaz isek, ve gülen bir yüzle bakabilirsak dünya ya, aşk hemen yanımızda... Tam randevu saatinde bütün ihtişamı ile bizi bekler.

Aşk bize yalan söylemez, aslında bekleyen biz değil aşktır. O bize daha bi hasret duyar. Hemen yanıbaşımızda olmasına rağmen onunla tanışmamamıza kızar durur. O bize hiç küsmez. Aşka hep küsen insandır. Hep darılan, kaçan, uzaklaşan insandır.

Biraz daha cesaret, biraz daha farkındalık, çıkar beklememek, dürüst olmak hepsi bu kadar basit. Korkma cesur ol. İnsan yaşamaktan korkmaz. Yalnız yaşanmaz. Eğer bir sevenin yoksa bu kadar çalışmana de hiç gerek yok. Kimin için çalışıyorsun, kimin için bu kadar fedakarlık. Bencil olma sahiplen ve ait ol.

Yaşam amacın sadece kendin için olursa zaten başarılı da olamazsın. Hayatını bir aşka adamak zorundasın. Onun için başarılı olmak zorundasın. Onun için hayatta kalmak zorundasın. Onun için sabretmelisin, Onun için verimli olmalısın, onun için kazanmak zorundasın. O kim mi? Onun adı AŞK...