Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '12

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk için...

Aşk için...
 

Başı : Ruhunu bile teslim edersin çekinmeden. Varlığın özdeşleşir. Bir olmuş hissedersin kendini. Varlıkla yokluk arasında bir arafta yaşarsın. Ölmekle yaşamak birdir, ikisi arasında gider gelirsin. Deli gibi kıskanırsın bir yandan, tüm varoluş ikinizden ibaret olsun, başka da bir şey olmasın istersin…

Sonu: Keskin bir acı saplanır yüreğine, tenin acısa aldırmazsın da, acı daha içten gelir. Ölmekle yaşam arasındaki çizgi yer değiştirir, kuzeyin karanlık soğuğuna teslim olursun. Sonsuz bir cezalandırma içine düşmüş zavallı bir ruhun çaresizliği içinde çırpınır durursun, nerede, nasıl olduğunu bilmeden derin, uğursuz bir uğultu içinde devinimsiz sürüklenirsin. Beynin hissizleşir, zihnin çeperleri arasında yaşadıklarının tersi olması gerektiğini söyleyen anılar, sözler uçuşur. Çok yükseklerden geçen göçmen kuşlar aceleciliğinde umarsız salınırlar, dokunamazsın; izlersin. Seni yaşatmak için çırpınmış yüreğin, ölümün kıyısında, eziklik ve pişmanlıkla kararsız bir aritmi ile hatırlatır kendini. İçindeki, boşluktan düşme hissi heyecan yaratmaz artık, her nefes bir ezilmedir ve kaçınılmaz bir çarpma, parçalanma. Hiçbir teselli işe yaramaz. Yaşamın anlamı, heyecanı, yerini melankolik bir boş vermişliğe bırakır. Seçim yapma isteği bile kalmaz varlıkla yokluk arasında. Sadece uyuşsun istersin varlığın. Yaşadığının ötesinde bir acı yoktur, onu teselli edebilecek bir karşılık da…

Cennetin arzı alasından, cehennemin dibine yapılan bu nefes kesen yolculuk, bir aşk hikayesinin başını ve sonunu anlatır. Zaman, mekan, taraf ve isimler değişebilir ama genelde hikaye değişmez.

Her aşk başlar ve sona erer. Hafızalarda yaşamaya devam edenler mutsuz sona eren hikayelerdir. Aslına bakarsanız mutlu olduğu düşünülenler de sona erer ancak sona ermeleri trajik değil de evrimsel bir süreçle gerçekleşir. Aşk, sevgi olarak devam eder taraflar arasında.

İnsanın kendine yönelmesinin ulvi yoludur aşk. Arayışların zirvesidir. Ve insan hayatındaki çarpıtmaların doruğudur.

Aşk, insanın içinde yaşayan sonsuzluk düşüdür. Bu nedenle insan, yaşadığına giydirir ulvilik elbisesini. Arayışının somuta indirgenmiş yönelişidir elbiseyi giydirdiğimiz, bir yaratım prototipidir.

Mükemmelliğe öykündüğümüz aşkımız, çarpıtmalarımızdan, zihinsel süreçlerimizden kurtulamaz. İçsel olarak hissettiğimiz sonsuzluk düşünün provası kaçınılmaz olarak hezimete uğrar. Ne kadar giydirirsek o kadar insanileşir, o kadar yabancılaşır aşka yöneliş.

İşte sırf bu yüzden giydirmek değil, soymak gerekir aşk için.

 
Toplam blog
: 58
: 536
Kayıt tarihi
: 14.09.11
 
 

"Uzun ince bir yoldayım" diye tarif etmiş hayatını Ozan Aşık Veysel. Yazdığı bu sözlerinde beni e..