Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '14

 
Kategori
İlişkiler
 

Aşk kapıyı bir kez çalar

Aşk kapıyı bir kez çalar
 

Aşk kapıyı bir kez çalar


Geçenlerde çok değer verdiğim onun da bana değer verdiğini sanıp yanıldığım gördüğüm bir adamın küçümseyici son sözlerinden önceki tek anlamlı sözü. "Aşk arayarak bulunmaz" olmuştu. Çok kelimeler kurmak istedim adama lakin gerek yoktu.

Ama  haklıydı ;

Evet aşk arayarak asla bulunmuyordu.

Şahsen aşkı hiç aramadım çünkü o b..k çukuruna bir kez düştüm.

O yüzden aşkı aradığımı sanmak sadece yanılmaktı.

Ben aşkımı hiç kaybetmedim hep kalbimin üstüde taşıdım tek bir gün bile aşkımdan vazgeçmedim.

Şimdi ise istesem de vazgeçemiyorum o çok sevdiğim aşkımdan, malesef ki o kadar kolay olmuyor o iş o yüzden aşkı aramıyorum efenim.

Aşk zaten on kere de bulunan bir şey de değil.

Zaten aşk dediğimiz meret mutlu sonlu falan da değil.

Acı yoksa aşk da yoktur.

Ya bir adamı çok seversiniz ya bir kadını o da sizi sizin sevdiğiniz kadar sevmez.

Lakin siz o kadar çok seversiniz ki o sevgi sanki ikinize birden yetecek diye düşünürsünüz.

Belli bir süre mutlu da olursunuz bir yığın anı bir yığın fotoğraf biriktirirsiniz sandıklara saklanacak.

Sonra sizin aşkınız ilişkiyi kurtarmaya yetmez.

Kavgalar başlar çünkü karşı taraf da size kör kütük aşık olsun istersiniz. Olmaz...

Kafayı yersiniz kıskançlık krizleri geçirirsiniz.

Paranoyaklaşırsınız, ağlarsınız, sanki içinizi neşterle kesiyorlamış gibi canınızı acıtırsınız.

Sonra aşık olduğunuz adam ya da kadın gider.

Yalnız kalırsınız öldürürcesine bir yalnızlık ile başbaşa kalırsınız.

Her şarkı size onu hatırlatır her gördüğünüz çift siz olursunuz.

Her koyu kahve gözler onun gözleri olur.

Yatağa yatarsınız, yatağa kar yağar gibi üşürsünüz.

Ellerinizdeki o yünlü eldivenler bile ısıtmaya yetmez çünkü aşk gitmiştir.

Siz sonsuz acı ile bir bar taburesinde elinizde bir kadehle çakılı kalırsınız.

Kimse yoktur ortada ne aşk vardır ne mutluluk.

Bir tutam acı sadece.

Sonra gidenin yasını tutarsınız öyle bir yas ki kimseyi tutamazsınız yanınızda.

Eş dost akraba dost hiç kimse kalmaz herkesi yollarsınız başınızdan.

Eve kapanır uyku hallerinden sinir krizlerine geçişler yaparsınız.

Sonra bu duruma da alışırsınız çünkü hep dostlarınız vardır yanınızda kaldırırlar bir şekilde ayağa.

Hele ki en zor iş sokağa çıkma evresidir.

Acınızı sokaktaki kaldırım taşlarından alamadığınız fark edince, başka adamlardan ya da kadınlardan çıkarırsınız.

Kalp kırarsınız dalga geçersiniz insanların onurları ile duyguları ile, dünyayı umursamazsınız.

Ve bular da bittiğinde aşkınızdan hala kurtulamadığınızı görürsünüz.

Anlarsınız ki aşk bitmez aşk gitse de bitmez.

Sonrası işte yokluğuna alışıyorsunuz.

Ve hayata devam etmeye çalışıyorsunuz.

Yeni insanlar tanımaya yeni insanlar sevmeye hayatta herkesin sevilmeye değer olduğunu anlamaya başlıyorsunuz.

Özellikle de kendizi sevilmeye değer görüyorsunuz. Bir aşk için herşey yapıldıktan sonra aşk hala yoksa artık oyunda yalnız kalmak sadece acıdan ibarettir ve siz artık bunu biliyorsunuzdur.

Zaten sevdiğiniz aşık olduğunuz ve ölmeyi bile göze aldığınız kadın yada adam, çoktan yolu çizmiş hayatına devam etmektedir.

İşte bu noktada aşkınızı kalbinizin en görülmeyecek mabenize koyup sevilmeyi arıyorsunuz bizim adamın yalnış nitelendirdiği kısımda bu yani.

Siz aşkı değil sadece sevilmeyi ve mutluluğu arıyorsunuzdur.

Aşk çünkü bir kere gelmiştir kapınıza ve siz biliyorsunuzdur Aşk kapıyı bir kez çalar.

07/02/2014

Arzu SAİM

 

 

 


 

 
Toplam blog
: 21
: 408
Kayıt tarihi
: 07.07.12
 
 

Kendi hayat meşgalisini veren azcık yazan azcık gezen yurdum insanı... https://twitter.com/ar..