Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '14

 
Kategori
Öykü
 

Aşk kapıyı çalınca (Bölüm 6)

Aşk kapıyı çalınca (Bölüm 6)
 

Bir gece Zehra Hanım bir rüya gördü. Rüyasında Nihat sarılmış onu öpüyordu. Birden ateşler içinde uyandı. Yatakta sırılsıklam kalmıştı terden. Hiç tatmadığı bir duygu idi bu öpücük. Eşi onu hiç dudaklarından öpmemişti yıllar boyunca.

Gözlerini tekrar kapadı, belki rüyanın devamını görürüm diye ama ne yazık ki rüya bitmişti. Yataktan kalktı ve sırtına sabahlığını giyip mutfağa giderken 'Bu sadece bir rüya.'diye söylendi kendi kendine.

Aradan günler geçti. Nihat gittikçe daha farklı olmaya başlamıştı. Ayşe'nin ağzını aramaya çalıştı Zehra Hanım Nihat'taki değişiklik için. Ayşe fark etmemişti. Kadıncağız sanırım benim hayallerim bana bir oyun oynuyor diye düşündü.

Aslında Ayşe, Nihat'ta değil ama annesindeki büyük değişikliğin farkındaydı. Araya ak düşen saçlarını kumrala boyayan, artık ensesinde toplamayıp omuzlarına salan, giyimine daha bir özen gösteren, hatta arada dudağına ruj bile süren annesi birden on yaş gençleşmiş gibiydi. Ayşe, annesindeki değişikliğe bir anlam veremiyordu.

Bir gün Nihat işten erken geldi. Her zamanki sessiz, utangaç halinin aksine cesur ve futıursuz bir tavırdaydı. Zehra hanım'ı mutfakta yakaladı. 'Yarın sizinle konuşmak istediğim çok önemli bir konu var, sabah onda sahilde çay bahçesinde sizi bekleyeceğim .'diye kararlı bir şekilde konuşan delikanlının halinden ürkmüştü Zehra Hanım.

Kadın, birden evden çıkacak, onu söyleyecek diye düşündü. Nihat ona bu kadar ciddi ne söyleyebilirdi . Ama niye çay bahçesini tercih etmişti bu kararı bildirmek için. Evde de söyleyebilrdi pekala .

O geceyi gene uykusuz geçirdi Zehra Hanım. Sabaha kadar yatakta döndü durdu. Nihat'ın evden ayrılabileceği düşüncesi bile yüreğini yakmaya yetiyordu. Birden bu gence alışmanın ötesinde bir başka duygu beslediğini farketti. Bu sevda mıydı acaba. Ama imkansızdı. O Nihat'ın annesi olacak yaştaydı.

Ertesi gün Nihat, sabah erkenden çıktı gitti hiçbir şey söylemeden. Saat ona doğru sahildeki çay bahçesine yürüyen Zehra Hanım'ın yüreği yerinden çıkacak gibi çarpıyordu. Sahile geldiğinde Nihat'ın önceden gelip oturduğunu gördü. Delikanlı onu görünce yerinden kalktı ve elini sıktı. Bu resmi karşılama, kadında  gencin evden çıkış haberini vereceği fikrini daha bir kuvvetlendirdi.

Zehra Hanım sus pus oturup gence bakarken Nihat birden konuya daldı. Beni kınamayın, yadırgamayın diye söze başlayan genç, 'Sizi seviyorum ve evlenmek istiyorum. 'diyerek sözlerine devam etti.

Kadıncağız duyduklarını birden anlayamadı. Bir kaç saniye anlamsız bir şekilde etrafa baktı, Sonra birden güneş, denize indi, hava karardı, bulutlar toparlandı, şimşekler çakmaya başladı.

Zehra Hanım'ın kulakları uğuldamaya, karnı burulmaya, başı dönmeye başlamıştı. Sanki dünya yıkılmış, insanlar yok olmuş ve o da bu evrende eriyip gitmişti.

Onun bu halini duyduğu teklife kızdığı şeklinde yorumlayan Nihat, karşısında özürler dileyerek konuşmasına devam ediyordu. Ama kadıncağız gencin ne dediğini artık duymuyordu.

Nihat onu seviyordu ve evlenmek istiyordu. Bu gerçeği idrak edene kadar yaşadıklarını kendi de daha sonra çok düşündü.

Sevmek günah değildi. Ama onlar yaşça çok farklı bir konumda idiler. Hadi sevmeyi anladım ama evlenmek imkansızdı onlar için. Bunu o gün deniz kıyısında dilinin döndüğü kadar anlatmaya çalıştı Zehra Hanım delikanlıya.

Nihat nuh diyor, peygamber demiyordu. Evlenme fikrini kafasına iyice koymuştu.

Bu olaydan bir hafta sonra nikah dairesinden Nihat'ın kolunda çıkan Zehra Hanım, ömrü oldukça bu genci mutlu edeceğine ve bir gün bile sevgisinin azalmasına izin vermeyeceğine söz veriyordu içinden.

 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..