Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '10

 
Kategori
Öykü
 

Aşk mı? Sorumluluk mu? (İkinci bölüm)

Aşk mı? Sorumluluk mu?  (İkinci bölüm)
 

www.aksam.com.tr/images/2009/11/01/ask.jpg


Birinci bölüm için "tıklayın"

Hakan’ın üye olduğu bir kulüp vardı. Haftada iki gün işten çıkınca ter atmak için oradaki spor aletlerinde çalışıyordu. Ertesi günü Yeşim’e açılışa gidip gitmediğini sordu. Yeşim “Siz gelmediğiniz için gidemedim” deyince, Hakan isterse bazı akşamlar kendisiyle birlikte spor salonuna gelebileceğini söyledi. Yeşim de memnun olacağını söylemişti. Hakan en azından kendisiyle mesai saatleri dışında daha rahat konuşabileceğini ve aralarında bazı bilinmeyen konuların açığa çıkacağını düşünüyordu. İlk akşam işyerinden birlikte çıkıp, spor salonuna giderken, özel konulardan söz etmediler. İş yerindeki arkadaşlar ve iş akışından konuştular. Spor salonu ise modern bir yerdi, İçerde duşları ve kafeteryası vardı. Hakan ve Yeşim eşofmanlarını giyerek spor salonuna indiler. Hakan hangi alette nasıl çalışacağı konusunda Yeşim’e yardımcı oluyordu. İş yeri dışında başka bir ortamda bulunmak onları sanki birbirlerine daha yakınlaştırmıştı.

İlk spor salonuna gidişleri hafta sonuna yakın olduğundan bundan sonraki gidişleri bir sonraki haftanın ikinci günü olacaktı. O güne kadar kayda değer bir şey olmadı. Hafta başında yine birlikte iş yerinden çıktılar ve spor salonuna indiler. Genelde birbirlerine yakın aletlerde çalışıyorlar. Yeşim’in zorlandığı yerlerde Hakan kendisine yardımcı oluyordu. Spor salonundan çıktıktan sonra kafeteryada bir kahve içerlerken, Hakan aniden aklındaki soruyu sordu. “Şu anda bir erkek arkadaşın var mı?” Yeşim böyle bir soruyu beklemiyordu. Başlamak üzere olan bir arkadaşlıktan söz ediyordu. Hakan bunun kendisi olmadığını biliyordu. Sadece “Hayırlı olsun” demekle yetindi. Aslında Yeşim’in bir erkek arkadaşı olmamasını tercih ederdi. Bunu sözle söylemese bile, hareketlerinle Yeşim’e belli etmişti. “Geç oldu kalkalım istersen” bu sözü söyleyen Hakandı. Kahvesini tam olarak bitmemişti. Yeşim’i eve bıraktı ve kendisi de geç vakit evine gitti.

O hafta Hakan’ın işleri yoğundu. Bir de araya bir günlük seminer programı sıkıştırmışlardı. Bu yüzden işyerinde olsun, dışarıda olsun Yeşim’le fazla görüşememişlerdi. Haftanın ikinci spor çalışmasını da bu yüzden iptal etmişlerdi. Bir sonraki hafta, Pazartesi günü Yeşim yanına geldi ve ertesi günü için spor salonuna gidip gidemeyeceğini sordu. Hakan “Şimdilik bir sorun yok gideriz herhalde” diye cevap verdi. Hakan’ın cevap verirken, gözlerinde eskisi gibi bir ışıltı görememişti Yeşim.

Bu defa spor aletlerinde çalışırken, Hakan birkaç arkadaşıyla konuşmaya dalmıştı. Bu nedenle kızla da fazla ilgilenememişti. Çalışma sonunda bir soda içmek için kafeteryaya oturmuşlardı. Yeşim “Size bir şey söylemek istiyorum.”demişti. Hakan, buyur söyle dedi. Yeşim biraz kızararak ve önüne bakarak devam etti.”Hani ben biri var demiştim ya” evet dedi Hakan. Yeşim devam etti. “Artık yok”. Hakan Yeşim’in bu sözüne “Pek üzüldüğümü söyleyemem.” dedi. “Tahmin ederim” diye cevap verdi Yeşim.. Bu konuşma aslında ikisini tekrar birbirlerine yaklaştırmıştı.

Aradan 1 ay kadar bir zaman geçmişti. Bu geçen zaman içersinde her ikisi de birbirlerine yakınlaştıklarını hissediyorlardı. İşyerinde Yeşim, iş bahanesiyle sık sık Hakan'ın yanına geliyor. Haftada 2 gün de akşamları spor saonuna birlikte gidiyorlardı.

Bu ay içinde resmi tatil günlerinden biri Cuma gününe geliyordu. Bu hafta sonu tatiliyle birlikte 3 günlük tatil demekti. Hakan’ın aklından geçen, gözlerden uzak bir şekilde Yeşim’le baş başa kalmaktı. Onun yanında kendisini çok mutlu hissediyordu. Kız da kendisinden hoşlandığını bakışlarıyla belli ediyordu.

- Hafta sonu işin var mı?

- Ablamla eniştem gelecekti. Onları yalnız bırakmam doğru olmaz.

Yeşim üç kız kardeşten ortancasıydı. Ablası evliydi ve eniştesinin gümrük memuru olması nedeniyle Edirne’de yaşıyordu. Bir de kendinden küçük liseye giden bir kız kardeşi vardı.

- Bu hafta için sormadım. Bir sonraki hafta. Cuma tatiliyle birlikte üç güne çıkan hafta sonu.

- Bir programım yok. Neden sormuştunuz?

Birbirlerine ne kadar yakın olsalar da Yeşim hiçbir zaman Hakan’a isminle hitap etmemişti ve ilerde de kendisine siz demeyi sürdürecekti.

- Birlikte üç günlük bir tatile ne dersin?

Hakan bu soruyu damdan düşer gibi sormuştu. Ancak Yeşim buna hiç şaşırmadı. Sanki ondan öyle bir teklif bekliyor gibiydi.

- Olabilir tabii. Ancak evdekilere, grup halinde arkadaşlarla bir program yaptık derim herhalde.

Yeşim’in üzerinde bir aile baskısı yoktu. Kendisi 24 yaşındaydı. Üniversiteyi şehir dışında okuduğundan, kendisi gibi ailesi de onun serbest hareket etmesine alışmıştı.

Bu üç günlük tatil için Hakan eşine söyleyecek bir bahane bulmalıydı. Daha birkaç gün evvel eşi, o tatilde çocuklarla birlikte bir program yapmak istediğini söylemişti. Hakan da “O gün gelsin de bakarız” diye geçiştirmişti.

Hakan’ın o gece gözüne uyku girmedi. Bir taraftan Yeşim’le çıkacağı tatilin heyecanı, diğer taraftan bir bahane bulma gayreti onun uykusunu iyice kaçırmıştı. Sabaha karşı uykuya ancak dalmıştı. Uyuyabilmesinin nedeni de eşine söyleyeceği bahaneyi bulmuş olmasıydı. Evet…. Seminer. O hafta sonu şehir dışında katılmam gereken bir seminer var diyecekti. Zaten zaman zaman holding bu tip seminerler düzenlerdi. Hakan bunların bazılarına katılımcı, bazılarına da konuşmacı olarak katılırdı. Bu seminerler genelde Antalya bölgesinde beş yıldızlı otellerde olurdu. Holding çalışanları hem şirket politikaları konusunda son gelişmeler hakkında bilgi sahibi olurlar, hem de moral olarak kısa bir tatil yaparlardı. Ama şimdi kendisi olmayan bir seminere gidecekti.

Bir seyahat acentesinin ilanı Hakan’a uygun gelmişti. Antalya Kemer’de 3 günlük bir turdu. Uçakla gidip gelecekler, beş yıldızlı otelde kalacaklardı. Hakan seyahat acentesine bizzat gidip, rezervasyonu yaptırdı, ve tur ücretini de nakit olarak ödedi. Bu ödemenin kredi kartı ekstresinde gözükmesini istemiyordu. Eve gelen ekstre eşinin eline geçerse bu otel harcamasını anlatması kolay olmazdı.

Uçak sabah saat 7.30 da kalkıyordu. Yeşim’le havaalanında buluşacaklardı. O gece yine heyecandan rahat bir uyku uyuyamamış, gözlerini kapadığında ise gözünün önünde hep Yeşim’in olduğunu düşünmüştü. Havaalanının girişinde bavulların geçtiği x-ray cihazının biraz ilersinde beklerken, taksiden inen Yeşim’i gördüğünde heyecandan kalbi yine hızla atmaya başlamıştı.

- Geç kalmadım değil mi?

- Yo… tam zamanında geldin, diyerek Yeşim’i yanaklarından öpen Hakan kızın sıcaklığını o an sanki içinde hissediyordu.

İstanbul’dan seyahat programına katılan 30-35 kişi kadardı. Check in işlemleri sırasında tur rehberi kendilerine program detayını vermişti. 3 günlük tatil içersine bir çok aktivite sağdırmışlardı. Bunların hiçbirisi Hakan’ın umurunda değildi. Onu sadece Yeşimle baş başa kalacak olması ilgilendiriyordu. Ama işin ilginç tarafı bu defa diğer kadınlarda olduğu gibi seks birinci planda değildi. Tabii ki kişinin sevdiği, aşık olduğu biriyle seks yapması mükemmel bir şeydi. Ama o daha Yeşim’in bakire olup olmadığını bile bilmiyordu. Ona karşı duyduğu heyecan, sıcaklık, onunla bir olma isteği. Evet bunun adına aşk deniliyordu.

Antalya havaalanında tur şirketi Kemer’e transfer için 2 araç göndermişti. Grupta kendileri gibi çiftler dışında 3 tane de yaşlı bayan vardı. Tur aracında herkes birbiriyle samimi olma çabası içindeydi. Hemen arkalarında oturan bayanlar Hakan ile Yeşim’i evli sanmışlar, ve birkaç soru sormuşlardı. Onlar da hiç bozmadılar, birkaç yıldır evli olduklarını söylediler. Bu konuşma her ikisinde de değişik duygular uyandırmıştı.

Otele geldiklerinde görevliler bavulları indirmeye başladılar. Hakan’ın bavulu, Yeşim’inkinden daha ufaktı. Hakan üç gün için, her gün için birer gömlek ile 2 pantolon, 1 şort getirmişti. Yeşim’in eşyaları daha çok olmalıydı, ne de olsa bir bayandı. Resepsiyondan oda anahtarlarını aldılar. Tur rehberi, 15 dakika sonra aşağıda bir tanışma kokteyli hazırlandığını ve tura katılanların davetli olduğunu söyledi. Görevli asansörle bavulları yukarı çıkartıp, anahtarı Hakan’a verdiğinde Hakan da çocuğun eline bir bahşiş sıkıştırdı.

Odada bir çift kişilik bir de tek kişilik yatak vardı. Balkondan deniz görünüyordu. Gerçekten konakladıkları otel çok güzeldi. Aşağıdaki kokteyl salonuna indiklerinde, tur rehberi firmalarını tanıtan kısa bir konuşma yaptı. Daha sonra insanlar birbirleriyle kaynaşmaya başladı. Ancak Hakan ve Yeşim bir köşeye çekilmişler, kendi aralarında konuşuyorlardı. Yaşlı kadınlardan biri yanlarına gelip, “Birbirinize çok yakışıyorsunuz, aman nazar değmesin” diye laf attı.

Mayıs ayı olmasına rağmen Antalya Kemer’de yaz havası vardı. Turistlerin çoğu üstsüz olarak denize giriyorlardı. Hakan, mayoları giyip, denize gitmeyi teklif etti. Ama Yeşim havuzu tercih ettiğinden havuz başına gideceklerdi. Odaya çıkıp, üstlerini değiştirdiler. Hakan, kendisi için bir şey ifade etmeyen sadece seks için birlikte olduğu kadınlardan biriyle böyle bir ortamda bulunsaydı, ilk işim kadını yatağa atmak olurdu diye düşünüyordu. Gerçi Yeşim için de içinde bir arzu vardı ama sevgi ve saygı bu arzunun çok üzerindeydi. Yeşim bikinisinin arkasını bağlaması için Hakan’dan yardım isterken, her zamanki nezaketini bozmuyor ve kendisine siz diye hitap ediyordu. İkisinin arasında önce saygı, sonra da sevgi vardı. Bu ikisi olduktan sonra üçüncü S ile başlayan kelime olan seks zaten kendiliğinden zamanı gelince yerine gelirdi.

Devamlı spor yapan Hakan’ın atletik vücudu kızın dikkatinden çıkmamıştı. Aralarındaki yaş farkına rağmen, Hakan genç gösteriyor, yaşından olgun gösteren Yeşim ile uygun bir çift görüntüsü veriyorlardı.

Güzel bir havada, havuz başında disko müziği çalıyor, onlar da gözlerini birbirlerinden ayırmadan güneşleniyorlardı. Hakan kızın arkasına güneş yağı sürerken, bir taraftan teni ne kadar güzel diye düşünürken, sanki elleri bir cereyana kapılmış gibi elektrikleniyordu. Demek ki elektriklenme böyle bir şeydi. Öğle yemeğine kadar birkaç kere havuza girip, kuruduktan sonra üstlerine plaj elbiselerini giyip yemeğe gittiler. Yemeğe giderken de ellerini birbirlerinden ayırmıyorlardı. Öğleden sonra animatörlerin organize ettiği birkaç havuz oyununa katıldılar. Denizde muz adı verilen bir alete, daha sonra da deniz bisikletine bindiler. Akşam yemeğinde ise canlı müzik ve dans programı vardı. Denizden çıkıp, duşlarını alıp, yemeğe indiler. Hakan’ın nazik ve ölçülü davranışları Yeşim’i son derece memnun etmişti. Yavaş müzik eşliğinde dans ederken, loş ışıkta dudakları birbirine değmeye başlamıştı. Her ikisinin de kalbi yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu. Hakan hala kızın bakire olup olmadığını bilmiyordu. Ama biraz sonra bu merakının giderileceğini biliyordu. Kızın istemediği hiçbir şeyi ona yapmamaya karar verdi. Saat 24 e doğru odalarına çıktılar.

Devamı için "tıklayın"

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..