Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '21

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Aşk olmak’çün sevgilerde

Aşk olmak’çün sevgilerde
 
Gazanfer ERYÜKSEL
 
Yol boyunca rastlaşacağı her kim varsa bir iskambil destesi gibi açılıyordu yuvarlak masada. Ayrıca ağaçlar, dağlar, ırmaklar, bozkır, orman, çeşmeler, şehirler ve mevsimler… Yuvarlak masanın bunca şeyi nasıl taşıdığı harflerin matematiği olmalıydı. 
 
Yuvarlak masanın karşısındaki duvar kaya kabartması bir betikti. “Sözcüklerin matematiği şiirin matriksine götürür bizi. Bakıp da görülmeyen çokluk, o saklı diline doğanın” ibaresi bilindik, bilinmedik alfabelerle görünüp diğeriyle yer değiştiriyordu. 
 
İşte o anda yuvarlak masanın da döndüğünü fark etti. Gözü karşı taş duvara ilişti yeniden. Ki o duvar dağ mıydı yoksa? İbarenin dilden dile değişimiyle yuvarlak masanın dönüş ritminin örtüştüğünü gördü. Üç zamanlı semai usulüyle dönüyordu kaya kabartmasındaki ibare ve yuvarlak masa. 
 
Masa döndükçe değişen açılarla masadaki her şey, görünen görülmeyen boyutuna geçip birkaç harf bırakıyorlardı zamana. Harfleri görünür kılan ise şiirin matriksiydi. Si sesi ise matriksdeki vaktin karar perdesiydi. Her harf lâkin, bir soruydu şüphesiz yazıldıkça hep. 
 
“Hişt…” sesiyle irkilip durakladı. Sait Faik’i hatırladı o anda. “Eksilen şeyleri gösteren, harflerin çoğaldığını hep aynı ışıktı” diyen gök kubbede biriken sesler miydi acaba? 
 
Kör ettiği denli görünmez de olabilendi ışık. Bizim açımızla, ışığın açısıydı belirleyici olan. İyi-kötü ve/veya ilginç bir durumun kişiye, zamana, mekâna göre değişmesi gibi.  
 
Masaya bakan adamı fark etti o anda. “Hişt” diye seslenen bu adam mıydı acaba? Merhaba, dedi. Bir daha, bir daha… Selâmına bir cevap alamadı. Adam elindeki deftere bir şeyler yazmaya başladı. Yavaşça arkasına geçip deftere yazılanları okumaya çalıştı. Bir taraftan da “Ne yazı ama, doktor yazısı halt etmiş” diye düşündü. Yazılanları zor da olsa okumaya başladı.
 
Yol hâliydi şeylerin
Işığından kaçamamak
Denizdi şüphesiz
Ve göl
Ve ırmak
Gölgesi olmayan
 
Görüp de 
Diye ünledi şaman
An gelip görünmemek
Yol hâliydi ışığın
Harflerin söylediği
 
Dedim, dedim de
 
Zamandı hep
Bilip de bütün dilleri
Resmeden vakitler göçünü
Sevginin yol izinde
 
Deftere yazılanları okuyunca kaya kabartmasındaki ibareye baktı bir daha ve yuvarlak masaya… Adama baktı sonra da. Adam kaybolmuştu. 
 
“Hişt” dedi o ses yine… “Üzerine ışık düşende kanatlanması şeylerin renk âlemine…”
Bir anda adamın not aldığı defteri gördü. Giderken düşürmüş olmalıydı. 
 
Okunması zor yazılı defterin sayfalarını çevirmeye başladı. Bu yazıyı eczacı bile zor okur, diye düşünürken kendisinin rahatça okumasına şaşırdı.
 
Geçmişin gelecekten 
Gelmesi / Şimdi eşiğini 
Aştıkça hep
 
Sızlanan ışıktı sanki
Arsızlığı çocuğun
Kim şımartmışsa onu
 
Hem sonuç
Sebep olması hem de
Işığın
 
Avın avcı olması mı
Demeliydim yoksa
 
Işığın Z planı vardı hep
Sarmalında
Aşk olmak’çün sevgilerde
 
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 227
: 584
Kayıt tarihi
: 16.12.15
 
 

1952 Yılında İstanbul'da doğdu. Pertevniyal Lisesi'ni ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akad..