Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk özgürlüğü sever

Gerçekten sevmeyi biliyor muyuz yoksa sevmek bize öğretilmiş bir oyun mu?

Uzun zamandır aklımda bir soru, birilerini sevmekle mi başlar hayat yoksa birileri sizi sevince mi? Yani aşk iki kişilik bir oyun mu yoksa tek kişilik mi? Bence aşk iki kişi başlayıp, tek kişinin sürdürmeye çalıştığı ve sürdürmeye çalışan tek kişinin değil, diğer tek kişinin de sonlandırdığı klişeleşmiş bir oyun hepsi bu.

Nasıl giriyoruz böyle bir oyuna bunu aslında gerçekten araştırmak gerek. Aşkın kanunu nedir? Aşk bulunsaydı ne olurdu? Bilime dayalı aşklar daha mı uzun yaşanırdı? Falan filan....

Geçenlerde Discovery Channel’da izledim. Üniversitede bir öğretim görevlisi, okulda bulunan çiftler üzerinde bilimsel bir araştırma yapmış. Bu araştırma ortaya ilginç bir sonuç çıkarıyor. İnsanlarda tek eşli bir memeli. Ben işin bu kısmına her ne kadar katılmasam da, bilime saygım sonsuz belirtmek isterim. Şimdi deney şu şekilde gerçekleşmiş; çiftlerden istenen ayrı ayrı karşı cinsten başka kişilerin fotoğraflarına bakarak kendi sevgileri ile ilgili bir cinsel fantezi kurmaları ve bunu yazıya dökmeleri. Bunu yaparken de önlerinde duran diğer şahsın fotoğrafına baktıkları her an için yazının o kısmına bir tik atmaları. Gözlemin devamında yine aynı yöntemle bu kişilerin sevgilileri ile ilgili masumane duyguları yazmaları isteniyor. Bu araştırmanın sonunda cinsel fantezi kurma aşamasında kağıtlarda daha fazla tik işaretine rastlanmış. Yani buradan da anlaşılacağı gibi insanoğlu cinsellik söz konusu olduğunda asla ve asla tek eşli bir mahluk değil. Ama iş sevgilileri ile ilgili duygusal yönlere gelince kimse fotoğrafta duran sarışın fıstığa yada adaleli esmere bakmıyor. Ne ilginç bir durumdur ki bu deneyin sonunda da insan oğlunun tek eşli olduğu ortaya çıkıyor. Yani hepinize müjdeler olsun birbirinizi cinsellikle aldatmış olmanız sizin aşkınızı zedelemiyor, yeter ki karşınızdakine karşı sevecen olun.

Aslında her söylenen söz her yapılan araştırma boş. Çünkü insan hiçbir zaman elindeki ile yetinmeyi bilmez ve hep daha fazlasını arar. Daha fazlasının da sonu yoktur aslında, istemenin de sınırı yoktur. Elimizin altında olan her şeye bizim gözüyle bakmak, asla kaybetmeyeceğimiz şeyler olduğunu düşünmek hepimizin doğasında vardır. Dünyanın yaratılış amacı bile insanlığa hizmet etmesi içindir. Yani bizler her şeyi elde etme şansına sahip kutsal varlıklarız. Böyle bir durumda kim bizden tek bir çiçekle baharı geçirmemizi bekleyebilir ki.

Aldatma meselesine gelince bu konuda sürekli böbürlenen erkek milletine ufak bir tavsiyem var. Bir kadın aldatırsa bunu asla ve asla anlayamazsınız aklınızda bulunsun. Çünkü kadına bu durumu konduramadığınız ve böyle bir duygu ile asla yüzleşemeyeceğiniz için anlasanız bile bunu hiç olmamış kabul edersiniz. İşte bu da sizin zayıf yönünüzü ortaya çıkarır. Ama sonuçta aldatan ister erkek ister kadın olsun bu bir zaaftır.

Aşkı gerçek anlamda yaşamak istiyorsanız eğer aşkı özgür bırakın. Bu bütün hayatım boyunca aşk hakkında duyduğum en güzel yorum. Milyonlarca kere irdelemesini yaptığımız bu olayın aslında özeti bu. Sevmek özgür bırakmaktır. Sevdiğinizi özgür bırakın, bırakın ne yaparsa yapsın, nasıl yaparsa yapsın, nerede ve kiminle olursa olsun. Kısıtlamak, yermek, eleştirmek aşkın tabiatına aykırıdır bence. Aşk her bireyin kendince oynadığı, yazdığı ve yönettiği kısa bir filmdir sadece.

 
Toplam blog
: 61
: 1378
Kayıt tarihi
: 13.07.07
 
 

Sadece yazmayı seviyorum hepsi bu. ..