Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Mustafa Çifci Aşk Yazarı

http://blog.milliyet.com.tr/mustafacifci

20 Kasım '13

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk paylaşılır mı?

Aşk paylaşılır mı?
 

Fotoğraf: Mustafa Çifci


Aşkta hissedilen ya da yaşanılan duyguların sevgi kavramında söylenenlerin tersini söylenebilir. Örneğin, âşık olanda aldatma eğilimi olmaz. Sevgide ne kadar çoğalmak ve kalabalık olmak istenirken, aşk kalabalık istemez. Aşkta, tek kişi ve yalnız mekânlar tercih edilir. Aşk, kıskançlık duygusuyla sahiplenmek duygusunu büyütür. Paylaşmaktan son derece uzaktır. Sadece kendisine ait olmasını ister. Çünkü aşk paylaşılmaz. 
 
Her şeyin değiştiği gibi düşünce ve duygularımızda değişir.
 
Sevebilmek hayatın zorluklarına karşı daha güçlü olabilmek anlamına gelir. Bu anlamda yalnızlık ve yalnız kalmak insanın iç dünyasında tedirginliğe yol açabilir. Bu duyguyu hepimiz yaşarız ya da yaşayacağız. Örneğin babamız vefat ettiğinde içine düştüğümüz o derin boşluk gibi...
 
Örneğin insan ilişkilerine bakarsak aldatmalarda böyledir...
 
Ne olurda insan eşini aldatır?
 
Ne değişmiştir?
 
Buna ihtiyaç nereden doğmuştur?
 
Ya da aldatılan eşinde aldatma hakkı doğar mı?   
 
Aşk ya da evlilik bir elmanın iki yarısı olmak değildir. 
 
Kuralsız, hiç bir kalıba sığdırılamayan ve hiç bir karşılık beklemeden sevebilen tek sevgi ana sevgisidir.  Çocuklar ne kadar şımarık, ne kadar bencil olsa da, ana sevgisi hep devam eder. Hiç kimseden bir bebeğin altını bir karşılık beklemeden değiştirmesi beklenemez. 
 
Hani âşık olduğumuzda, bir aşka düştüğümüzde, gece gündüz hep aşkımızı düşünürken kalbimin tek sahibi sensin dediğimizde düşüncemizin ne kadar sığ, ne kadar küçük olduğunu ayrıldığımızda dahi anlayamayız. Anlamadan, bilmeden yalan söylediğimizin farkına dahi çoğu kez varamayız. Çünkü kolay değildir, bir boyuttan bir başka boyuta geçebilmek. Çünkü acı ek taraflı yaşanır.
 
Aşk neydi size göre?
 
Aşk, ruhumun derinliklerinde yanan ateşti… Bazen aşka düştüğümüzde tartımız yanlış tartar, ektiklerimizi biçemeyiz. 
 
 İki aşk aynı anda yaşanır mı?
 
İki aşk aynı anda yaşanmaz. Bir kalp iki aşkı bir arada barındıramaz. Bir zaman sonra biri diğerini yener. Aşk, insanın elini kolunu bağlayıp esir hale getirecek kadar güçlüdür. Âşık, sadece aşkıyla ilgilenir. Gündelik işlerini dahi alt üst edebilir. Aşk, sevdiğinin kötü yönlerini ve kusurlarını göstermez. Kötü sözleri dahi iyi gelir. Bir şeyi arzulayan ve seven ondaki kusurları görmez. Onları ancak ona karşı arzu ve sevgisi ortadan kalktığında görür. Aşk, gözü kaplayan bir perde misalidir; olduğu gibi görmesini engeller. Onun kusurlarını sadece aşkı bittiğinde görmeye başlar. Aşk aşırı sevgidir. Aşkının her şeyini ister, sahip olmak ister. Aklı fikri hep onunladır.  Bir an olsun aklından ve zihninden çıkaramaz. Gündelik yaşamını, hareketleri ve duyguları değişir, hayata karşı değer yargıları alt üst olur. İnsanın aşk karşısında aciz, yorgun kaldığı doğrudur.
 
Sevgiden, aşktan uzak kalmak insanı nasıl etkiler?
 
İstenmemek, sevilmemek gibi duygular insanları hasta eder. Bir toplumun genel düzeyini görmek için hastanelerine ve okullarına bakmak yeter. Bir ulusun yaşam kalitesi, çocuklara, kadınlara ve yaşlılara verdiği değerle eşittir. Çocukları toplumun geleceği, kadınlar öğretici, yetiştirici, yaşlılar ise toplumda saygıyı ifade eder. Geçmişe, anılarına, genel kurallarına sahip çıkabilmek ise yine ulusun mezarlıklarına bakmak belli bir fikir verir.    
 
En güzel ayrılık nedir ya da ayrılıklar nasıl olmalıdır?
 
Kişisel olarak şiddeti hiç bir zaman kabul etmedim ve insanlığın yüz karası olarak gördüm. Hayatın hep iki boyutu vardır. Sevişmek ne kadar güze, doyumsuz ve iki kişinin paylaşımıysa, tecavüz de o kadar çirkin, bencil ve tek taraflı bir davranıştır. Sanıyorum en güzeli ayrılık, eşlerin bu kararı verdikten sonra birbirlerindeki saygıyı bitirmeden ayrılmalarıdır. Yani daha sonra birbirlerinin yüzüne bakacak yüzlerini yok etmeden ayrılabilmeleridir.
 
Aşkın ilk yaptığı şey nedir?
 
Hayatımızda yeni başlayan her aşkın ilk işi, eski ateşi küllendirip kendi ateşini yakmasıdır.
 
İnsanın gönlündeki aşk duygusu değişmeye görsün,  her iki tarafta birbirlerinden bir intikam alırcasına ilk fırsatta girerler başka sevdaların koyunlarına. Üstelik kendilerinde suç bulmadan, yaptıklarının bedelini karşı tarafa yükleyerek hataların kendilerinde olmadığı konusunda ısrar ederler.
 
Severken ayrılmanın acısı nedir?
 
Severken ayrılmak, ayrı düşmek, sevdiğini kaybetmek, başkalarının acısını kendi yüreğimizden ödemektir. Başkaları sevinirken kendimizin üzülmesi, gitmemiş olsaydı sevgili biz sevinecek, karşı taraf üzülecekti, sevgili gittiği için, daha doğrusu bizi değil başkasını tercih ettiği için acıyı sadece bizim hissetmemizdir. Bu ise, paranın beş para etmediği zamanlarda, seviyorum derken ayrı düşmektir.
 
Bir gerçekte şudur, bir erkek bir kadını ne kadar çok severse sevsin, ne kadar çok arzularsa arzulasın, kadın istemezse değil bedenine, kadının tırnağına bile dokunamaz.
 
Ve bir aşk biterken insan hep şunu düşünür, ben nerde hata yaptım,  yoksa benim mi bu hata? Hasreti bitiremedim, ektiklerimi biçemedim...
 
Hayatın özeti ise;
 
Yaşamlar hep aynıdır; Bir eş, bir iki çocuk, bir ev, bir araba, bir kaç sevda kırıntısı...
 
Yarım kalan hayeller, biraz da hüzün...
 
Hepsi bu işte, hepsi bu…
 
Kim olursan ol...
 
Nerede yaşarsan yaşa...
 
Özet olarak son sözünüz nedir?
 
Hiçbir şeyin anlamı yoktur mutlu değilsek; evin, barkın, arabanın, yaşadığımız kentin ve hatta her şeyin…
 
Mutlu muyuz?
 
Yazar: Mustafa Çifci- Aşk Yazarı www.mustafacifci.com
 
facebook.com/askyazarimustafacifci
 
t@mustafacifci
 
İnstagram:mustafa_cifci
 
Not: Bu eser Mustafa Çifci’nin kitabından alınmıştır. Telif hakkı yazarına aittir.
 
 
Toplam blog
: 297
: 523
Kayıt tarihi
: 16.04.13
 
 

Yazılarında insanı derinden etkileyen yoğun bir duygusallık, hüzün, karamsarlık ve yalnızlık vard..