Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '09

 
Kategori
Öykü
 

Aşk şampiyon kalbimde -21.Bölüm

Aşk şampiyon kalbimde -21.Bölüm
 

"RESİM:ALINTI"


21.BÖLÜM

Suzan yalpalayarak giden perişan adamın arkasından baktı ve ellerini kurulayarak içeri girdi.

“Esma… Kızım… Ne oldu?”

Kız başını kaldırdı.

“Ağlıyorsun sen.”

“Ağlamıyorum…”

Sustu kadın.

“Selim…Giderken perişan görünüyordu…İkiniz de çok kötü görünüyorsunuz…”

Hıçkırdı kız. Derin bir nefes aldı…

“Aranızda ne geçti Esma?”

“Hiçbir şey.”

“O yüzden mi kalktı ta İstanbul’lardan buraya geldi bu genç adam…”

“Sorma anne hiçbir şey sorma ne olur.”

“Peki, güzel kızım. Ben yalnız bırakayım seni. Yalnız bırakayım da ye bitir kendini..Zaten bir deri bir kemik kaldın son günlerde..Yemiyor, içmiyorsun…Konuşmuyorsun…Turgut oğlum geldi de bugün neredeyse günlerden beri ilk kez çıktın evden… “ dedi kadın, kızına bakarak.

“Selimdi değil mi beklediğin? Günlerden beri beklediğin oydu. Onun yüzünden kaçtın geldin Adana’ya…” diyerek duraladı kadın..

“Yoksa… Turgut ile gelmen mi kızdırdı onu…Kıskandı seni belli ki.”

Kız sadece ağlıyordu…Cevap vermiyordu annesine.

“Anlaşıldı “ dedi kadın kalktı kızının yanından.

“Anne …” diye seslendi Esma…

“Selim…Bana evlenme teklif etti.”

Kalakaldı Suzan…

“Demek boşuna gelmemiş buraya delikanlı. Aferin ona … Bir kez daha gözüme girdi…zaten ilk görüşte kanım ısınmıştı, sevmiştim onu…Gerçi Turgut’u da severim ama sen onu sevmezsin bilirim…”

“Anne…Bir şey var…Ben kabul etmedim teklifini.”

“Ne… Neden? Onun için acı çeken sen değil misin?”

Dudağını büktü kız…

“Anne… Ben Selim’i çok seviyorum… Hiç kimseye hissetmediğim duygularım var ona karşı…”

“O zaman..”

“Korkuyorum anne… Çok korkuyorum… Sevmekten korkuyorum. Kaybetmekten korkuyorum…”

Suzan kızının saçlarını okşadı şevkatle.

“Sevmek kadar güzel şey var mı dünyada ve sevilmek kadar…Ben köylü bir kadınım..Anlamam belki sizin gibi..Ama insanları tanıyorum ben..O genç…Seni seviyor güzel kızım..Sana nasıl baktığını gördü bu gözlerim..”

“Sevmek yeter mi anne? Babam da seni sevmiyor muydu? Ama sonra bırakıp gitmedi mi bir başka kadın uğruna…”

Suzan donakaldı… Esma ne kadar da küçüktü Cemal onları terk edip gittiğinde… Küçücük bir kızın bugün bu olaydan bu kadar etkileneceğini asla tahmin edemezdi Suzan…Cemal’in gidişi ile ne kadar sarsıldığını hatırladı yaşlı kadın… İki kızı ile yapayalnız kalışını…Alev gibi yanan kalbindeki terk edilmenin ateşini kızları ile söndürmeye çalışmasını…

Yaşlı gözlerle baktı kızına…Hiç konuşmadıklarını fark etti bu konuyu daha önce. Kızının bu kadar yara alabileceğini hiç mi hiç aklına getirmemişti Suzan..Küçücüktü Esması…

“Sen bize bakma kızım… Başkaydı bizim durumumuz… Baban okumuş adamdı… Çukurova Üniversitesinde okuyordu tanıştığımızda… Son sınıftaydı… Olacak ya işte, Tanrı yazmış ya alınlarımıza bu yazıyı… Karşılaştık bir çay partisinde… Şahika yakın arkadaşımdı benim…O da babanla aynı üniversite de okuyordu…Çok ısrar etmişti o çaya gitmem için bana…Kıramadımdı onu. Gerçi gitmeye de can atıyordum…Öğrencilerin içinde olmak , kendimi onlar gibi hissetmeme neden oluyordu…Okuyamamıştım ben..Ortaokulu anca bitirmiştim…Ananen çok hasta idi o sıralar.. Babam çalışmak zorunda… Artık patronları izin vermez olmuşlardı…Aldı beni okuldan çaresiz. Oysa ne kadar iyiydi derslerim…Öğretmenim çok üzülmüştü…Böyle başarılı bir öğrenciye yazık ediyorsun demişti babama. Babam boynunu bükmüş…Anası çok hasta … Ona bakması gerek deyivermiş, kestirip atmıştı… Dört yıl kadar yatağa bağımlı kaldı anam…Baktım ona helalı hoş olsun…Sonra göçtü gitti bu dünyadan…Baba kız kalakaldık baş başa…Babam okuyup okumak istemediğimi sordu…İstemedim Esmam..Artık çok geçti..Benim akranlarım mezun olmuştu okuldan…Serpilmiştim…güzelleşmiştim… Nah belimin altındaydı saçlarım…Çok iriydim diğer çocuklara göre.”

Esma bugüne kadar hiç duymadığı şeylere odaklanmış, dikkatle dinliyordu annesini.

“ Dedim ya babanla o çay partisinde tanıştık… İlk görüşte vurulmuştum ona..O kadar yakışıklıydı ki… Hiçbir şey düşünmemiştim benimle olmak istediğini söylediğinde… Ayaklarım yerden kesilmişti … Evlendik… Bir sene sonra Çiçeği aldım kucağıma… Her şey yolunda gidiyor gibiydi…Mutluyduk…Ya da ben öyle sanıyordum… Sonra sana hamile kaldım… Sen doğdun…” diyerek yanaklarına süzülen yaşlara aldırmadan devam etti Suzan.

“ Sanırım ben sana hamileyken başlamış ilişkileri babanla yakın arkadaşım Şahika’nın…”

Sarsıldı Esma…Hıçkırık sesi annesininkine karıştı.

“ Hissediyordum… Baban değişmeye başlamıştı…Eskisi gibi değildi bana karşı…Beni hakir görüyor, küçümsüyordu… Cahildim ben… Bu çok belirginleşmişti.Onun yanında daha modern görünüşlü bir kadın olması gerekiyordu.”

“Şahika…” dedi Esma.

“Evet… “ dedi Suzan başını omzuna yaslamış kızının saçlarını okşarken…

“Kızamadım babana...Onu çok sevmiştim..Hala da seviyorum…Hiç unutmadım… O haklıydı…Benim gibi cahil bir kadın ona ne verebilirdi ki…”

“İki tane evlat verdin anacığım …Yetmez mi…Ben babamı asla affetmiyorum, etmeyeceğim.Seni , iki kızını gözü görmez olmuş…Başka bir kadın için yuvasını dağıtmış…”

“Bilmediğin bir şey var Esma… Biz babanla asla boşanmadık… Sizi büyütmem için gerekli parayı her an muntazaman yolladı bana..Gelirim yoktu ki benim…Nasıl bakardım size..”

“Ah… Anneciğim…Seni nikahı altında tutarak hayatına nasıl bir engel koyduğunu görmüyor musun? Belki yeniden severdin… Evlenirdin belki yeniden…Genç yaşında…”

“Şiişşt…Bu benim kaderimdi kızım… Başka birini sevemezdim.Cemal’in sevgisi ile doluydu yüreğim…İki kızım vardı benim…Yaşama nedenimdi onlar..Neyse ki Çiçek de sen de hayatınızı kurtardınız…Altın bileziklerinizi taktınız kolunuza, okudunuz..Ananız gibi cahil olmadınız..”

“İşte bu yüzden anne…Bu yüzden erkeklere güvenmiyorum… Bu yüzden Selim’e evet diyemedim…”

Gülümsedi Suzan..

“Bak ablan ne kadar mutlu…Geldiler elimi öptüler Zekeriya ile…Demek istediğim her erkek bir değil… “

Esma ‘nın düşüncelere gömüldüğünü fark etti Suzan…

“Acele etme kızım… İyi düşün… Kalbinin sesine de kulak ver… Olacakların önüne geçemezsin… Ya sevdim der katlanırsın olacak biteceklere…Ya da hayatın boyunca acaba diyerek yaşarsın…İçinde yarım kalan bir şeyler olur…Pişmanlıkların olur… Cahil bir kadınım ben...Aklım bu kadarına erer… “

“Anneciğim...” dedi kız nemli gözlerini kaldırarak..

“Unutma ki kaderden kaçamazsın… Hayat çok şey öğretir insana.Yaşayarak öğrenirsin, bunun okulu yoktur … Senin aklın karışık… “

Başını salladı kız annesini onaylar gibi..

“Onu çok seviyorum… Ama bir o kadar da korkuyorum…İncinmekten , hırpalanmaktan, terk edilmekten, üzülmekten korkuyorum.O kadar çok korkuyorum ki…”

Gülümsedi Suzan…

“Sadece zamana ihtiyacın var senin…Kafanı toparlamaya…Yüzleşmelisin sevdanla…Kaçmakla olmaz…Düşün Selim buraya neden geldi…Neden evlenme teklif etti sana…Her şeyi düşün..Ne karar verirsen ver yanındayım ama üzülmeni istemem..Hazır olduğunda yüzleşirsin onunla…”

“Ya kaybedersem onu bu zaman zarfında…”

“Eğer insanları biraz tanıyorsam…O delikanlı benim güzel kızımın yerine bir başkasını koyamaz..Giderken o kadar bedbaht görünüyordu ki….Şimdi nasıl yanıyordur onun yüreği..Belli ki Adana’dan seni alarak gitmekti hayali..Ama eli boş dönüyor İstanbul’a..Yüreğinde kocaman bir yara ile…Nasıl sever böyle bir yürek başka birini…


……………..

Otobüsün camından dışarıyı seyrediyor gibiydi genç adam… Yolculardan kopuk bir hali vardı ilk bakışta… Gözyaşlarını içine akıtıyordu belli ki… Her ikramı geri çevirmişti… Sanki yastaydı… Yastaydı genç adam… Aşk acısı acımasız bir yılan gibi çöreklenmişti sol tarafına… Esma’nın seni sevmiyorum diye haykırışı dolanıyordu zihninde…Onu tutup kendine çektiğinde alev alev yanan dudaklarını hissediyordu dudaklarında..Nasıl da titriyordu zayıflamış bedeni …

“Neden Esmam neden benden bu kaçış… Geçmişte yaşadıkların, korkuların…İzin versen hepsini nasıl da sileceğim zihninden… Kapattın tüm kapılarını…Kendini koruyorsun biliyorum… Ama seni bu kadar severken nasıl zarar vereceğimi düşünür ki yüreğin… Benim gibi müzmin bekar bir erkeğe, evliliği düşünmeyen birine …Evliliği düşündüren sensin… Hayatımın sonuna kadar yaşamak istediğim sensin… Bir bilsen… Dudakların zehrini kalbime akıtsa da gözlerin yalan söylemeyi beceremiyor ki bir tanem “ diye düşündü Selim…

Ama yine de yüreğine çöreklenen yılandan kurtulamıyordu genç adam..Elleri bomboş dönüyordu İstanbul’a şarkıdaki gibi.

Ağlıyordu için için… Ama gözlerinde tek damla yaş yoktu adamın…

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..