Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '09

 
Kategori
Öykü
 

Aşk şampiyon kalbimde -26. ve son bölüm

Aşk şampiyon kalbimde -26. ve son bölüm
 

"RESİM:ALINTI"


Birbirlerinden uzak aynı şehirde olduklarını bilmeden aynı düşünce de buluşmuşlardı Esma ve Selim.

“Evet, sayın seyirciler… Maç 2-1 Galatasaray’ın galibiyeti ile sonuçlandı… “

“Kazandık işte …Zaten bundan doğal bir sonuç olamazdı “dedi kız… Beyaz atkısını doladı boynuna ve kalktı yerinden…

“Bu seferlik .. Gelecek maçı biz alacağız…”

“Alın da görelim… Aslanlar gibi oynadık. Galibiyet hakkımızda. Söke söke de aldık.”

“ Dedim ya bu seferlik. Alıştırma turları bunlar…”

“Ben buna züğürt tesellisi diyorum ama…”

“ Züğürt de olduk desenize… Bu kadar taraftarsınız da ne işiniz var Fenerlilerin arasında?”

“Ben de burada oturmak istemezdim ama ancak bulabildim burayı… Neyse bunu bir önemi yok artık. Maç bitti. Şimdi gitme vakti.”

Bir iki adım attı kız.Y ukarılardan birileri oturulacak yerlere basa basa yuvarlanıverdi kızın önüne.

“Bekleyin biraz… Ezileceksiniz. Şu kalabalığı görmüyor musunuz?”

“Size ne?”diyerek döndü ki kız…

Nerden geldiğini anlayamadığı bir cisim alnına çarpıverdi ve o hızla ezildi kızın yüzüne çarpan nesne. Kırmızı sıvı alnından akmaya başladı.Kız kendini toparlamaya çalışarak elini acı içindeki alnına götürdü...Eline baktı korku dolu gözlerle..

“Kan… Alnım kanıyor…”

“Kan değil korkma… Sadece domates…”

“Domates mi?” dedi kız şaşkınlıkla..

Selim cebinden beyaz bir mendil çıkararak uzattı ona…

“Ya da verin ben temizlemenize yardımcı olayım…” diyerek kızın alnını ve üzerine süzülen domates suyunu temizlemeye başladı genç adam.

“Hala çürük domates atıyorlar demek…Hayret.! “

“Ama sizin ki çürük değil di. Kan kırmızıydı.”

Bu sefer Esma’nın gözlerine öfke yerleşmişti… Bu henüz tanıştığı adam onunla düpedüz dalga geçiyordu…

“Kızdınız mı bana?”

“Yok canım neden kızayım.”

“Hadi gelin buradan çıkmanıza yardımcı olayım.”

Esma sağına soluna bakındı… Her yer karınca gibi insan kaynıyordu…

Çaresizce boyun eğmek zorunda kaldı bu tanımadığı adamın yardım teklifini kabul etmeye.

Zor da olsa çıkmışlardı Ali Samiyen’den.

“Teşekkür ederim “dedi kız adamın kolundan çıkarak…

“Önemli değil. Görüyorsunuz ya… Fenerbahçeli taraftarlar çok kibardırlar. Rakip takım taraftarlarına bile yardımı esirgemezler…”

Esma ‘nın hiddetten yine yanakları şişmişti.

“ Kibar mı? Bence kaba, saba adamlar onlar. Aynı zamanda da küstahlar… Yani… Başıma domates atan da sizin takımdandı…

Söyleyecek bir şey bulamadı Selim…Sadece gülümsedi.

“Tüm Galatasaraylılar sizin gibi inatçı mı yoksa?”

“Neden? Neden böyle dediniz?”

“Hala bana adınız söylemediniz de. “

Gülümsedi nihayet kız.

“Esma… Benim adım Esma. “ dedi.

……………………

Herhangi bir sabahtı işte… Herhangi bir gün… Güneş yine gökyüzündeydi… Bulutlar hemen yanında… Ağaçlar yine yeşildi…Yine keşmekeşti trafik…Boğaz Köprüsünde bekliyordu araçlar…Zaman akıyordu hayata karışmış…

Kendini Ali Samiyen’in önünde buluverdi Selim…Gelmeyi hiç düşünmediği halde ayakları yolu bilircesine getirivermişti cüssesini, ona sormadan…

Yerini almıştı taraftarların arasında Selim… Sağına soluna bakınmıştı sanki aradığı biri vardı… Çok uzak bir ihtimal olsa bile… Acabalar aklında dolaşıyordu… Aynı yere oturmuştu özellikle… Maç başlamıştı… Gelen giden yoktu… Ümitler rafa kalkmıştı bir kez daha… Madem buradayım maça odaklanayım diye düşünmüştü sonunda genç adam.

Selim’in içine doğan güneş boşuna değildi o henüz bunu bilmese bile…

Elindeki biletlere baktı Esma… Galatasaraylıların değil de Fenerbahçelilerin oturduğu tarafta buluverdi kendini… Ayakları götürüyordu kızı.Sanki bilinmeyen bir güç tahakküm ediyordu beynine…

“Oturun hadi hanımefendi “sözleri arasında gözlerinin aradığı biri vardı…

Küçük bir ihtimal olsa da acabalardan bir kaçı da kızın zihninde dolaşıyordu.

Ve bir anda gördü… Görmeyi umduğu adamı… Selim oradaydı işte… İki üç sıra önünde oturuyordu… Sarsıldı…Şaşırdı… Sevindi… Ne yapacağını bilemedi… Duraladı..

“Hadi ama oturun artık…” dedi arkalardan öfkeli bir ses…

Hiçbir sesi duyacak halde değildi Esma. Kız birkaç basamak atladı oturanların üzerinden… Selim’in yanına oturdu…

“Şükürler olsun Tanrım… Şükürler olsun. “diye mırıldandı..

Gelen giden umurunda değildi Selim’in… Sağıyla soluyla ilgilenmiyordu bile… Maç seyrediyor gibi gözükse de aklının başka yerlerde olduğu çok belliydi…

Esma Onun bu halini seyretti bir süre… Bilemedi ne yapacağını… Gayri ihtiyari uzatıverdi elindeki çekirdek külahını…

“Çekirdek… Çekirdek ister miydiniz?”

“Bu ses… Bu ses…”diye düşünerek döndü yüzünü Selim…

Gülümsedi kız…

“ Maçın yanında iyi gider…”

Gülümsedi Selim… Gözleri ışıldadı… Beklediği an gelmişti işte… Bir mucizeydi yaşananlar… Hani çok yürekten istenirse olurmuş ya… Düşündüğünü yanına çağırırmışsın ya… Telepati derlermiş ya buna…

Uzandı külaha ve avucunu çekirdekle doldurdu genç adam…

“Üzerime dökmek yok ama…”

“Söz “ dedi kız…


“Evet, sayın seyirciler… Golll…Golll …”diye böldü konuşmalarını spiker…

Selim sevinçle ayağa fırladı…

“Ggolllll….Golll”…

Esma seyrediyordu adamın coşkusunu… Sevincinin sebebi gol değildi aslında…Sevdiğinin yanı başında olmasıydı…

Hiç konuşmamışlardı Esma’nın “söz “dediği andan itibaren.

”Galatasaray Fenerbahçe maçının son yarım saatindeyiz sevgili seyirciler… Fenerbahçe 1-0 önde…” cümlesini tamamlayamadan spiker…

“Vay anasına sayın seyirciler… Golll…goll…Fenerbahçe bir gol daha atı.. Maç bitti sayın seyirciler… Fener… Fener… Herkezi yenerr…”

Ayağa fırlamıştı Selim… Kızın hayran bakışları arasında… Coşkusu yarım kalmıştı kızın yüzüne döndürdüğünde gözleri…

“Tuttuğu takımın gol atamaması mı soldurdu yüzünü Esma?”

Kız öylece baktı adama.

“Keşke Galatasaray kazansaydı da solmasaydı gül yüzün…”

“Galatasaray umurumda mı sanıyordun… Tek derdim sendin… Buraya seni görebilmek umudu ile gelmiştim… Ben… Ben…”

“Ben de…”diye atıldı Selim.

“Ben deseni görebilmek umuduyla gelmiştim, inanır mısın?”

“İnanırım…” dedi kız adamın kırgın gözlerine bakarak.

Uzandı sonra, Selim’in elini aldı avuçlarının içine… Sonra dudaklarına götürdü ve bir öpücük kondurdu…

“Ben senü sevdiğümü dünyalara bildirdim. Endirdün kaşlarini… Endirdün kaşlarini… Babani…Babani… .Babani mi öldürdüm…” diyerek şarkıyı mırıldandı..Selim ile ikisinin şarkısını…Dolaştırmadan birden bire soruyordu bu şarkıyla kendisine kırgın olup olmadığını adamın…

“Endirdün kaşlarini… Endirdün kaşlarini… Babani..Babani… Babani mi öldürdüm…” diyerek bir cevap bekledi Selim’den…


Selim’in yüzüne de ister istemez bir gülümseme yayılmıştı bu sıcak davranış karşısında.

“Gülmek yakışıyor sana “dedi genç kız.

“ Barıştık mı?”

“Küs müydük?”

“Kırgın değil misin bana?”

“Çokk…Ama geçti şimdi.”

“Sahi mi?”

“Evet…”

“Selim…”

“Efendim…”

“Ben… Ben…”

“Evet…”

“Seni çok seviyorum ben… O kadar çok seviyorum ki…”

“Ben de Esma. Ben de seni çok seviyorum. Canımdan çok… Her şeyden çok…”

“Beni affedebilecek misin?”

“Affetmek mi? Neden?”

“Çok üzdüm seni ama inan bana seninle birlikte ben de çok üzüldüm…”

“Yaşanılması gerekiyormuş demek ki bu günlerinde…Biz de yaşadık…Hepsi bu…”

Yutkundu Esma… Hazır ol vaziyete geçti. Boğazını temizledi… Sevdiği adamın gözlerinin derinliklerine baktı. Ve sordu.

“ Benimle evlenir misin?”

Şaşkındı Selim… Çok mutluydu aynı zamanda da…

“Evet, sevgilim evet… Seninle evlenirim… “diyerek kucakladı kızı…

Birbirlerinin bedenlerinde eridiler nerede olduklarını unutup… Dudakları kavuştuğunda birbirlerine dünyanın en mutlu insanı olmuştu ikisi de…

Ne Galatasaray ne de Fenerbahçe vardı artık onlar için… Ne malubiyet… Ne galibiyet…

Sadece yaşanacak güzel günler…Aşk, sevgi, kavuşma … Birbiri için çarpan iki yürek… Sevdalı gönüller … Asıl olan aşkı yakalamaktı… Ve onlar çetin bir sınavdan geçerek aşkı sıkı sıkı yakalamışlardı bir daha salıvermemek üzere.


-S-O-N-


 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..