Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '09

 
Kategori
Öykü
 

Aşk şampiyon kalbimde 23.bölüm

Aşk şampiyon kalbimde 23.bölüm
 

"RESİM:ALINIT"


Tüm organizasyon hazırdı düğün için… Tüm ısrarlara rağmen gelmeyeceğini söylemişti Selim. Ama Zekeriya’ nın hala umudu vardı. Öyle ya kardeşinden ileri olan birinin nikâhına gelmemesi olur şey değildi… Herkes yerini almıştı. Esma mavi elbisesinin içinde titriyordu ürkek bir civciv gibi. Selim gelmeyeceğim demişti. Ama Esma da düşüncelerinde hep çağırmıştı Selim’ i. Eğer telapati diye birşey varsa… Selim mutlaka gelecekti… Ama ya gelirse o zaman ne yapacaktı Esma. İşte tam da bu yüzden kalbi yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu genç kızın. Gözü kapıdaydı oturduğu yerden… Gelen giden yoktu ama. Vakit daralıyordu.

Nikâh memurunun geldiğini haber alınca çılgına dönmüştü Zekeriya. İleri geri arşınlıyordu odayı… Dışarıya bakıyordu bulunduğu odadan. Ellerini ovuşturuyordu.

“Gelmedi Çiçek. Gelmedi… Bunu nasıl yapar? Kardeşinin nikâhına nasıl gelmez? ”

“Sakin ol sevgilim… Selim aslında çok net belirtti gelemeyeceğini…”

“Kabul edemiyorum ama… Ya insanlar boşanıyor da an geliyor buluşuyor konuşuyorlar birbirleriyle… Sırf Esma’ dan ayrıldı diye.”

“Belki de bilmediğimiz şeyler vardır… Kardeşimde ketumdur. Çok ısrar ettim ama tek kelime alamadım ağzından.”

“Çiçek… Canım… Eğer yanlış anlamazsan… Erteleyelim düğünü…”

“Her şey hazırken mi? Ya konuklara ne diyeceğiz? “

“Offf o da doğru ya…” diye yüzünü sıvazladı adam.

“Kardeşim olmadan içime sinmiyor. Selim nikâh şahidim olacaktı benim.”

“Zekeriya eğer çok istiyorsan erteleyelim… Böyle şeyler insanın hayatına bir kez gelir… İçinde ukde kalacağına…” dedi Çiçek kısa bir süre düşündükten sonra…

Başını salladı Zekeriya…

“Tamam çıkalım ve nikahın ertelendiğini söyleyelim… Sonra atlayım bir uçağa ve Samsun’ a gidip getireyim kolundan tutup. ”

Başını çaresizce yana büktü Çiçek… Belli etmiyordu ama Çiçek de son ana kadar Selim’ in geleceğini umut etmişti bu nikâh bir vesile olacak ve Esma ile Selim karşılaşacaktı. Aradaki buzların erime ihtimali çok yüksekti. Hele bir görsünlerdi birbirlerini… Gerisi kolaydı. Ama evdeki hesap çarşıya uymamıştı işte…

Esma’ da artık umudunu yitirmişti. Neredeyse saklanarak oturduğu ağaçların altından giriş kapısını gözlemekten çoktan vazgeçmişti.

“ Değerli misafirlerimiz… Nikâh şahidimin çok acil işinin çıkması nedeniyle nikâhımızı erteleme kararı aldık… Sizleri buraya kadar yorduğumuz için çok özür dileriz. Lütfen keyfinize bakın… Yiyin, için, eğlenin.” dedi Zekeriya boynundaki papyonu çekerek… Başını kaldırınca karşısındaki görüntüyü fark etti.

“ Dostlar …” dedi o kadife gibi sesi ile Selim.

“Beklenen nikâh şahidi bendim ve geldim. Geciktiğim için hepinizden çok özür dilerim… Nikâh birazdan olacak…”

“Selim… Selim…” diyerek boynuna atıldı arkadaşının Zekeriya.

“Selim “diye mırıldanırken Esma yüreği kuş olup kanatlanmıştı bile çoktan kızın.

“Hoş geldin Selim.” derken eğildi ve kulağına fısıldadı Çiçek.

“Gelmeyeceksin diye Esma da çok endişelendi…”

Adamın gözleri kızı aradı… Sanki iyice sinmişti Esma ağaçların arkasına.

“Kardeşimi böyle bir günde tek başına bırakamazdım. Onun içine sinmeyen yokluğum az kalsın nikahı erteletecekti…Ben de gelmeseydim onun bu mutlu gününe ölene kadar kendimi affetmeyecektim ama nikahtan sonra hemen gitmem gerek…Lütfen anlayınız beni..”

“Selim…”

“Lütfen Zekeriya… Hadi papyonunu tak. Nikâh memurunu daha fazla bekletmeyelim…”

Esma nikâhtan kopmuş Selim’ e odaklanmıştı. Gözünün önünden gitmiyordu bir türlü Adana’ dan ayrılan o perişan adamın hali… Onu sormuş muydu acaba ablasına? Hiç ilgilenmemiş miydi yoksa? Yanına gelir miydi acaba? Ne kadar çok soru vardı Esma’ nın aklında cevaplanması gereken… Başında korkunç bir ağrı hissetti kız.

Selim belli etmeden göz ucu ile izliyordu Esma’ yı… Ne kadar da zayıflamış. Yüzündeki makyaj bile kapayamamış solgunluğunu diye düşünmeden edemedi Selim.

“Evet … Evet… Evet…” diyen sesler yükselmişti oracıktan ve Çiçek basıvermişti kocasının ayağına…

Nikâh da keramet var derlerdi ya… Esma’ nın içini de evlilik ateşi kaplamıştı ilk kez Selim’ in de olduğu gibi. Nikâh defterini imzaladıktan sonra yeni evli çifti kucaklayarak mutluluklar dilemişti Selim ve hemen kaçmak, başkaları ile göz göze gelmemek için bir an önce mekândan uzaklaşmak istiyordu.

“Gitmesen Selim “ dedi Çiçek.

“Seni anlıyorum Çiçek… Ama böyle olmaz… Burası ne yeri ne de zamanı… “ sonra döndü arkadaşına.

“Nikâh için buradaydım… Darılmaca yok anlaştık mı? ” dedi elini sıkarken adamın.

“Yok “ dedi Zekeriya arkadaşına sarılırken…

“Mutluluklar …” diyerek hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledi Selim… Geriye dönüp baktı bir kez daha gidiyorum dercesine… O bakışı seçiyordu Esma kırık bir gurur, hüzünlü bir ifade vardı yeşil gözlerde…

Kalktı kız yerinden bir anlık refleksle… İlerliyordu Selim’ in peşi sıra ama ayakları yürümüyordu sanki… Koşuyordu ama olduğu yere çakılmış gibiydi… Onun adını çağırıyordu ama sesi çıkmıyordu… Gelişine sevinemeden gidişine yanmaya başlamıştı Esma… Kendini affettirmek için miydi koşuşu davetlileri yara yara?


“Selimmm… Selimm..” diye haykırdı tüm gücü ile aralarında bir karış mesafe ya vardı ya yoktu. Döndü adam.

Bir ses bekledi ondan…

Hiçbir şey söyleyemedi kız. Boğazı düğüm düğümdü… Sadece gözlerinde yaşlar süzülüyordu…

Yaklaştı Selim… Aralarında bir adım mesafe ya vardı ya yok…

Baktı ıslak gözlere… Kendini bırakmamak için büyük bir çaba harcıyordu genç adam. Uzandı kızın yanağındaki damlalara dokundu… Yüreğinin bilmem kaçıncı kez yerinden fırladığı duygusuna kapıldı Esma.

“Ağlama Esma… Tek bir gözyaşına bile tahammül edemeyeceğimi bilmiyor musun? ”

Bu sıcacık cümle içini ısıttı kızın. Gözleri ıslak bir yaprak gibi parıldadı. Dudakları kıpırdandı.

“Gitme Selim. “ derken kendi bile zor duyuyordu sesini.

Selim baktı öylece. Dudağı cümle fazlasıyla mutlu etse de adamı… Yanağına dokunan parmaklarını geri çekti aniden.

“Çok geç Esma artık çok geç.” diyerek arkasını döndü ve hızlı adımlarla uzaklaştı oradan.

Öylece kalıvermişti adamın arkasından Esma. Dizleri onu taşımaz haldeydi ve dizlerinin üzerine çöküvermişti adeta.

Suzan kızının koluna girerek ağaçların altına götürdü. Düğünün ahengine zarar gelsin istemiyordu yaşlı kadın ama ana yüreği kızına, küçük kızına ağlıyordu. Hışırtılı elleri dolaşıyordu kızının saçlarında teselli etmek istercesine…

“Gitti anne Selim gitti. “ diye hıçkırıyordu Esma.

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..