Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '09

 
Kategori
Öykü
 

Aşk şampiyon kalbimde-24.Bölüm

Aşk şampiyon kalbimde-24.Bölüm
 

"RESİM:ALINTI"


AŞK ŞAMPİYON KALBİMDE

24.BÖLÜM

“OLUR YA BİR GÜN GELİR YA…
OLUR YA KADER BU YA…
OLUR YA BENDEN BAŞKASINI
GÖZÜN GÖRMEZ OLUR YA…”


Aradan geçen zaman Çiçek ve Zekeriya için dünyalara bedel Esma ve Selim içinse ölümlerden beterdi. Neredeyse bir aya yakın bir zaman geçmişti o düğünün üzerinden… O günden sonra ne Esma Selim’i, ne de Selim Esma’yı görmüştü. Selim sırra kadem basmıştı sanki. Sanki yer yarılıp içine girmişti genç adam… Zekeriya bile bağlantı kuramıyordu Onunla. Samsun’a gitmemişti bildiği bir tek buydu Zekeriya’nın. İyi ama neredeydi en yakın arkadaşı…

O günden sonra son umudu da uçup gitmişti Esma’nın. Yüzü gülmez olmuştu. Gittikçe içine kapanıyordu. Neredeyse bütün gün cep telefonu elinde, kulaklıklar kulaklarında oturup duruyordu pencerenin önünde… Sevdiği adamın Adana’da olduğu gibi ansızın çıkıp gelmesini diliyordu kalbi yaralı kız. Ama biliyordu ki gelmeyecekti Selim… Adana’da yaşananları hatırlıyordu tek tek… O öpücüğü… Elleri dudaklarına gidiyor, dudakları alev alev yanıyordu. Söylediklerini hatırlıyordu ardından buz gibi oluyordu içi… Sonra düğün gecesi arkasından koşuşunu…


“Gitme Selim.” diyordu Esma “gitme”

Selim bakıyordu öylece…

“Çok geç Esma artık çok geç.”diyerek hızlı adımlarla uzaklaşıyordu.

Elini uzatıyordu kız sanki dokunuverecekmiş gibi Ona…

“Gitti “ diyordu “gitti…”

“Artık beni sevmiyor… Zaten ben de sevilecek biri değilim…Hiç düşünmeden neler söyledim..Ben olsam…Kendimi asla affetmezdim..Zaten etmiyorum da…”

Sonra tekrar beliriveriyordu gözlerinin önünde…

“Ağlama Esma… Tek bir gözyaşına bile tahammül edemeyeceğimi bilmiyor musun?” diyordu.

“Seviyor… Ne kadar içten ağlama dedi… Tek bir göz yaşına bile tahammül edemem dedi…” diyerek elleri ile yüzünü kapadı göz yaşlarını saklamak için.

……………………

Gözlerini belli bir noktaya dikmişti Selim… Kendini iyiden iyiye salmıştı… Kilolar, saç baş darmadağınıktı. Sakalları hoyratça uzamıştı… Kahretmişti Selim. Hayatında bir kez sevmiş, aşka bir kez bu kadar yaklaşmıştı… Kendi kendini yargılıyordu Selim durup durup… Bir otele yerleşmişti düğünden sonra. Hemen dönmek üzere gelmişti İstanbul’a ama sevdiğini görünce dönememişti işte. Neredeyse dışarı hiç çıkmıyordu genç adam. Onu gören bir üniversite de öğretim üyeliği yaptığını asla hayal bile edemezdi. Aşk böyleydi işte… Düşünce yüreğe, kim olduğuna bakmıyordu. Hele bir düşmeye gör. Bazı zamanlar tv açıyordu genç adam.Genellikle de müzik dinliyordu. O da bir ses olsun diye… Bir sese, bir cana hasretti Selim. Şikâyetçi değildi aslında kendi seçmişti bunu.

“Hayatıma giren sayısız kadının ahını çekiyorum… Esma bana haddimi bildirdi… Ama onu çok sevdiğime nasıl inanmadı. Ona kötülük yapabileceğimi nasıl düşündü…Beni hiç sevmedi sebep bu …Korkusu sevmesine izin vermedi…”

…………………….


“Esma…”

Duymadı kız…

“Esma canım.Ben geldim.”

“Çiçek.”dedi gözlerini kurulayarak.

“Ne zaman geldin duymamışım.”

“Esma .”diyerek kardeşinin boynuna doladı kolunu.

“Canım…Günden güne eriyip gidiyorsun .Bak annem de çok üzülüyor.Onu çaresiz bırakıyorsun… Telefon etti çağırdı beni…”

“Hay Allah.Seni de yormuş buraya kadar.Siz daha yeni evlisiniz…Beraber yapacağınız çok şeyiniz vardır.”derken kız göz yaşlarına boğulmuştu bile…

“Kalk hadi… Gidiyoruz…”

“Nereye…”

“Bir psikologa…Bu böyle devam edemez… “

“Ben deli değilim..”

“Yapma Esma sen okumuş bir kızsın… Aslında geç bile kaldık… Vaktiyle erkeklere karşı olan tutumunu çözseydik Selim ile bunları yaşamayacaktın…”

“Selim “diye mırıldandı kız.

Başını iki yana salladı kız.

Artık gitmeme gerek yok Çiçek.Zaten Selim de yok… “diyerek çevirdi yüzünü.

Sonra döndü aniden…

“Zekeriya…Zekeriya onunla görüşüyor mu?”

“Sanmıyorum… Yani hiç görmedi düğünden sonra…Cep telefonunu değiştirmiş galiba…Kaç kere aradı…Ulaşamadı… “

“Ya .”dedi umutsuzca .

“Yalnız Samsun’a dönmediğini biliyoruz…”

“Sahi mi…”dedi buruk bir parıltıyla kızın gözleri.

“İstanbul da olabilir mi?”

“Belki…Hadi kalk…Selim’i falan boş ver.Kendini toplaman gerek. Kendin için gitmelisin psikologa.”

“Benim ilacım Selim.Artık bunu biliyorum…Çok acı çekiyorum Çiçek.Tahmin edemeyeceğin kadar çok… Meğer onu ne kadar çok seviyormuşum…Ama haklı tabii.Ona çok kötü davrandım ben.Bu yaşadıklarımı hak ettim…

“Canım benim.Gel buraya…” diyerek sarıldı kardeşine…

“Peki…Psikolog konusunu yine konuşacağız küçük hanım…

Cevap vermedi kız ve kulaklıklarını yerleştirdi yerlerine… Nazan Öncel’in o şarkısı vardı kulaklarında.Sevdiğine gitmemesi için yalvaran o şarkısı.


“Ay karanlık hep karanlık
Yüzün bize döner oldu
Bir ihtimal daha vardı felaket oldu
Gitme gitme gitme kal bu şehirde
Gitme gitme gitme yazık olur bize”

………………….

Kilometrelerce uzakta da olsa kalbi sevdiğinin hemen yanında olan kalbi kırık erkeğinde kulaklarında başka bir melodi vardı şimdi…

“Ne senden öncesi ne senden sonrası
Ayrılık aman ölümden yaman
Geçmiyor zaman, geçmiyor
Ne anam babam ne hoş hatıralar
Yetmiyor canım, yetmiyor
Ben sen de tutuklu kaldım
Kendi hayatımdan çaldım
Yedi cihan dolandım
Bana mısın demiyor
Ben sen de tutuklu kaldım
Kendi hayatımdan çaldım

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..